Türkiye coğrafyasında doğal yaşam şirketlerin çıkarları uğruna katledilmeye devam ediliyor. Maden, enerji, inşaat vb. talan için ormanlar katledilirken, bu kez orman katliamı için ihale açılması dikkat çekici
Yusuf Gürsucu
Kapitalizm fıtratı gereği doğal yaşamı sermayeye hammadde deposu olarak görürken, ağaçları ise kereste olarak değerlendirmekte. Maden, enerji, endüstriyel tarım, endüstriyel kerestecilik vb. amaçlarla ormanlar katliamlara uğratılmakta. AKP iktidarı ormanların sermaye çıkarları için yok edilmesinin önündeki bütün yasal engelleri kaldırarak, yağmada büyük bir özgürlük alanı oluşturdu. Kampanyalar yapıp 1 milyon fidan diken iktidarı bu fidanların hiçbirinin yaşamıyor olması ilgilendirmezken, orman varlığının arttırıldığı yönündeki gerçek dışı iddialarını ise gerçek raporlar yalanlıyor. Diğer yandan Kürt coğrafyasının sömürgecilik anlayışıyla sömürüye tabi tutan iktidar, Şirnex ve birçok Kürt ilinde operasyon iddiasıyla ormanları yakarken, her gün binlerce ağaç korucular eliyle kesilip katledilerek satılıyor.
24 dönümde 240 bin ağaç
AKP iktidarı seçimler yaklaştıkça giderayak büyük doğa katliamlarına imza atarken, sadece Antalya’da 240 bin ağacın katledilip kesilerek kereste ve inşaat şirketlerine peşkeş için ihaleye çıkıyor. 29 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Antalya’da 240 bine yakın dikili ağaç ihale yöntemiyle satışa çıkarılacak. Yayımlanan kararla Antalya Orman Bölge Müdürlüğü 16 ayrı ihale açtı. Toplamda 23 bin 364 metrekarelik alandaki 239 bin 621 ağaç ihaleyle satışa çıkarıldı. Yaklaşık 3 buçuk futbol sahası büyüklüğünde kesilecek ağaçlar için 10 bin 713 TL muhammen bedeli (tahmin edilen bedel) belirlendi. İhale ise 10 Mayıs’ta yapılacak. Ağaçların katledileceği alanın 24 dönüm bir yeri içeriyor olması inşaat rantı amacıyla alan açmak istendiği anlaşılırken, katledilen ağaçların müşterisi ise kereste tüccarları olacak.
Türkiye odun üretiminde lider
Eski Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürü ve AKP Ankara Milletvekili olan Nevzat Ceylan, Meclis’te Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’i sert bir dille eleştirerek iktidarın katliamcı yüzünü sergilemişti. Ceylan konuşmasında, “Ülkemiz ormanlarının yüzde 40’ında üretim yapılıyor. Odun üretimi, ülkemizde 4 metreküpü aşıyor, hâlbuki dünya ortalaması 0,8 metreküp. Avrupa ortalaması 2,5; Kanada 0,47; Rusya 1,1 civarında üretim yapıyor. Ama biz onlardan fazla üretim yapıyoruz. Küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ve dünyanın en önemli yüksek alanlarından olan ormanlarımızın maalesef küresel iklim değişikliğiyle ilgili yeterince bir politika geliştirilememiş ve klasik statükocu ormancılık faaliyetlerinin devam ettiğine de şahit oluyoruz” dedi. Bu sözler orman katliamlarının boyutunu işaret ederken, diğer yandan orman köylüleri yere yıkılmış bir kucak ağaç için traktörüne el koyulabilmekte veya cezaevlerine yollanabilmektedir.
Şirnex’te ağaç katliamları
AKP’nin iktidarının uygulamaya koyduğu politikalarla Kürt halkı üzerinde yoğun bir baskı kurulurken, bu baskıya benzer bir diğer baskı ise Kürt coğrafyasının genelinde ekolojik yıkımlarla sürdürülüyor. Türkiye’nin batı bölgelerinde yaşanan ekolojik yıkımlarda ayağa kalkanların büyük bölümünün bölgede süren yıkım karşısında sessizliğe bürünmeleri ve ormanların yakılıp kesilerek yok edilmesinin raporlarda yer tutmaması can sıkıyor. Bu duyarsızlık devletin sömürge hukukunu ortaya koyduğu politikalar sonucunda düşmanlaştırılan Kürtlerin, yaşadıklarına ve coğrafyalarına devletin gözüyle bakma alışkanlığının neden olduğu ise biliniyor.
İktidarın paralı askerleri
İktidar bölgedeki işbirlikçileri eliyle orman kıyımları yaşatırken, her gün binlerce ağaç kesilerek katledilmektedir. Özellikle Cudi ve Gabar dağları ile Besta bölgesinde korucuları araziye süren TSK, ağaç kesimlerine yol vererek bölgenin doğal yaşamı ve ağaçlar yağmalanıyor. Yağmanınnın sürdüğü bölgelerde halkın bağ ve bahçelerine gidişlerini de engelleyen askerler, halka ait meyve ağaçları da dahil binlerce ağacı her gün keserek TIR’larla kent dışına taşıyıp satıldığı belirtiliyor.
Kesim bölgesine girmek yasak
Besta’da ağaç kıyımını sürdüren Şirnex’ın Qeliban ilçesinin Sêgirkê Beldesi’nden Hançer Timi sorumlusu Zübeyir Babat’ın, kendi bünyesinde bulunan korucular üzerinden talanı sistematik bir hale getirdiği belirtiliyor. Ağaç kıyımıyla Besta’da bulunan Qûrteka Pêşya ve Keniya Mîra bölgelerine giriş çıkışlar ise asker tarafından yasaklandı. Nêrweh’de bulunan askeri karakoldan izin alarak bölgeye gidebilen yurttaşlar ise karşılaştıkları talan karşısında şaşkınlık yaşıyorlar.
2 milyon hektar orman katledildi
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘devleti şirket gibi yöneteceğiz’ vurgusu gereği Çevre Bakanlığı tamamen şirket çıkarlarına hizmet eden bir duruma yöneltilirken, Adalet Bakanlığı da doğal olarak aynı pozisyona taşındı. Eskiden çok mu farklıydı diye soracak olursak elbette öz olarak pek farkları yok. Ancak 20 yıllık AKP iktidarıyla, kapitalist neoliberal restorasyon süreci halkın ve doğanın güdük kalmış haklarını ve çıkarlarını tamamen ortadan kaldırıp her değer sermayenin çıkarlarına bağlanmaya başlandı. ‘Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ Nisan ayı başında Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar özel ormanların imara açılması ‘yasal’ anlamda sağlanırken, diğer yandan tüm ormanlarda madencilik faaliyetlerinin önünde hiçbir engel kalmadı.
Ağaç ve doğa düşmanlığı
AKP iktidarı bugüne kadar 2 milyon hektara yakın ormanı maden, enerji, inşaatlar vb. faaliyet için şirketlere peşkeş çekti ve çekmeyi aralıksız sürdürüyor. Resmi Gazete’de yayınlanan kanunda, “Madencilik faaliyetlerinin ve faaliyetlerle ilgili her türlü yer, yol, bina ile tesislerin hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine (Kamu kurumlarına) ait ormanlarda veya özel ormanlarda yapılmak istenmesi halinde Tarım ve Orman Bakanlığınca izin verilebilecek” deniliyor. İktidar ağaç ve yaşam düşmanı yüzünü attığı her adımda ortaya koyarken, bu yağmanın durdurulması çok acil bir durumu gösteriyor. Diğer yandan, Kaz Dağları Kirazlı’da onbinlerce ağaç katledilip altın madeni açma girişimi yüzbinlerin desteği ile durdurulması başarılırken, Akbelen Ormanları enerji şirketinin kömür ihtiyacı için katledilme girişimi ise halen sürüyor.
Sistematik katliam 20 yıl önce başladı
AKP iktidara geldiği ilk yıllarında orman arazileri için 2B adı verilen yağma planını ortaya koymuştu. 2003 yılında ‘2B arazisi’ olarak niteledikleri arazileri parası olan herkese satma işine soyundular. Bu amaçla Anayasanın 169. ve 170. maddeleri fiili olarak değiştirilmek istendi. 2B ile 25 milyar dolar gelir elde edeceklerini belirten iktidarın bu ilk orman yağma girişimi yargı kararıyla durduruldu. Ancak iktidar 2B’den asla vazgeçmedi. 15 Ocak 2009 tarihinde çıkarılan 5831 Sayılı ‘Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 6831 sayılı yasanın orman kadastrosu çalışmalarını düzenleyen 7, 9 ve 45. maddelerini değiştirirken, yasaya Ek Madde 10 eklendi. Böylece 20 yıl önce, ‘2B arazilerinin’ satışı için gerekli altyapı oluşturulmuş oldu.
AKP, MHP ve CHP eliyle
19 Nisan 2012 tarihinde ise 6292 sayılı ‘Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi’ ile ‘Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’ çıkarılırken Anyasa’nın 170. Maddesine aykırılık içermesine karşın muhalefetin (CHP-MHP) desteği ile yasayı çıkarmayı başardılar. 20 Kasım 2012 tarihinde ‘Orman Kadastrosu ve 2/B Madde Uygulama Yönetmeliği’ni yürürlüğe koyarak ‘arazi’ satışlarına başlandı.