Çakıcı’nın ağzından ‘yakarız konakları’ diye söylenen türkü, Ege yöresinde sıkça çalınır; oynanır. 27 Nisan gecesi topluca alev alarak ertesi sabah harabeye dönen Narlıdere Folkart sitesi, İzmirlilerin çoğunluğu için o türküdeki konak gibiydi. Sitedeki daireler milyon dolarlık fiyatlarla Tatlıses ve benzeri nouveau-riche elite satılmıştı. Akıllı konut oldukları için kentin yalnızca en lüks, en konforlu ve bu nedenlerle de en ulaşılmaz değil, en güvenilir sitesi olduğu tartışılmazdı. Bu hesaba göre, itfaiyeye bile gerek kalmadan kendi yangın alarmı ve yangın söndürme sisteminin devreye girmesi gerektiğini düşünmek için yeterince sebep var. Ama öyle olmadı: Türküdeki Çakıcı, dediğini yaptı.
İzmir ve Folkart denildiğinde akla öncelikle Ethem Sancak adı gelir ama resmi patron kendisi değil yeğeni Mesut’tur. Ethem bey, tank-palet fiyaskosu ve Erdoğan’a Şems ile Mevlana tarzında aşık olduğunu ilan etmesiyle meşhurdu. Yakın geçmişte hislerini aniden Doğu Perinçek’e yönelterek Vatan Partisi’ne katıldığı duyulmuştu. Mesut Sancak ise son 10 yıldır adeta İzmir’i fethetmekte. Körfezin iç kıyısına diktiği iki adet dev Folkart kulesi, kentin her yanından olduğu gibi Narlıdere’de yaptığı süper-lüks akıllı Folkart konutlarından da görülürdü. Sancakların İzmir’i fetih projesi, kentin kalbi Kültürpark’ın dibine dikmeyi planladıkları bir dev kuleyle tamamlanacaktı ki kent halkı çevreci grupların haklı itirazları üzerine direnişe geçti; mücadele sokakta ve mahkemelerde sürüyor.
Bina’ işleri mevzubahis olunca yan sektörler de canlanır. İzmir’de bu yan sektörün adı ‘Fetö Borsası’dır ve bu örtülü borsanın en açığa çıktığı vakalardan biri, 30 Mayıs 2019 tarihinde işte o şimdi yanan lüks sitede cereyan etmiştir. Yener Toğa adlı polis üniformalı bir şahıs o akşam Narlıdere Folkart güvenliğine Ahmet Kurtuluş’un oturduğu dairede adres tespiti yapacağını beyan etti. Tarif edilen kapıyı çaldı ve karşısında gördüğü Kurtuluş’a ateş açarak öldürdü. Daha sonra mahkemeye, devlet tarafından görevlendirildiğini düşünerek bu cinayeti işlediğini söyleyecekti. Maktul Ahmet bey, AKP İl Başkan yardımcısıyken Fetö Borsası davasından tutuklanmış ve itirafçı olunca şartlı tahliye edilmişti. Ahmet bey, bu ulaşılmaz ‘konaklarda’ ikamet imkânlarını o örtülü borsadan mı kazanmıştı bilinmez ama itiraflarında borsa baronu olarak Binali Yıldırım, barones olarak da Nükhet Hotar isimlerinin geçtiği rivayet olunur. Yine de cinayet sebebi henüz anlaşılamamıştır.
Binali beyi herkes tanır ama ‘barones’ pek bilinmez. Oysa Nükhet hanım 2002-2018 yılları arasında AKP genel başkan yardımcısı, yani Erdoğan’ın sağ kolu sıfatıyla siyaset yapmıştır. O yıllar zarfında özellikle İzmir’in ‘imarında’ etkili olduğu söylenir. Fetö Borsası firari tetikçilerinden Serkan Kurtuluş’un ifşaatına göre, özellikle 15 Temmuz 2016’dan itibaren Nükhet hanımın talimatları ve İzmir Emniyet İstihbarat Şube’nin bilgi desteğiyle, Gülen Cemaati’yle ‘iltisaklı’ onlarca işadamı Serkan beyin çetesi tarafından ‘kaldırılmış’, FETÖ davasından yargılanmama karşılığında kendilerinden yüklü miktarlarda paralar alınmıştır. Birçoğuna işkence yapılmış; çıplak fotoğrafları çekilerek arşivlenmiştir. Serkan bey halen Arjantin’de bir hapishanede iltica başvurusunun tamamlanmasını beklemekte ve bu esnada da muhtemelen ABD gizli servisine özellikle Suriyeli cihatçılara silah satışının detaylarını içeren ifadeler vermektedir. Çünkü ‘bina’ işlerinin bir başka yan sektörü de kamuoyuna ÖSO ‘cihadı’ diye anlatılan örtülü silah-petrol ticaretidir. Nükhet Hotar, halen Dokuz Eylül Üniversitesi’nde rektör.
Serkan bey, Suriye iç savaşı çıkınca bir süre oralarda ÖSO’culuk yapmış. Arkadaşı Alparslan Çelik, 2015’te düşürülen Rus jetinin pilotunu infaz eden şahıstır. O dönem bölgede görev yapan askerler, bu çetenin MİT adına orada bulunduklarını ifade ediyorlar. Daha sonra, Putin’in şart koşması üzerine bu Alpaslan ve arkadaşları (Serkan da aralarında) İzmir’de bir lokantada silahlarıyla birlikte tutuklandılar. Kısa süre sonra, muhtemelen ‘iyi hal’ nedeniyle bırakıldılar. Alparslan bey, yakın zamana kadar resmi makamlarca aranır durumdaydı fakat bulunamıyordu. Devlet Bahçeli’yle fotoğrafları basında yer alınca, arandığı sırada Bahçeli’nin özel koruması olarak çalıştığı ortaya çıktı. ‘Bina’ işinin yan sektörleri saymakla bitmiyor…
17 Haziran 2021 günü Deniz Poyraz, HDP İzmir İl binasında öldürüldü. Katil Onur Gencer, ÖSO’cu olarak Suriye’de bulunmuş bir şahıstı. Cinayet mahallinden çıkışta polisler tarafından şefkatle kucaklandığı görüntülendi. İzmir ÖSO ahalisinden Alparslan Çelik ve Serkan Kurtuluş gibi şahsiyetlerle ilişkileri hakkında muhtemelen hiç sorgulanmadı.
Bu metin içinde yer alan bütün isimlerin bir arada olduğu bir takım bilgi ve belgeler bir yerlerde mevcut mudur; bilinmez. Öyle olmuş olsa da muhtemelen artık değildir. Folkart Narlıdere sitesi ile İstanbul Yeni Akit binasının aynı gece yanıp kül olmasının bu ‘bina’ işleri ve yan sektörleri ile ‘iltisakı’ var mıdır? O da bilinmez. Bir twitter kullanıcısının bu eşzamanlı büyük yangın vakaları üzerine yorumunu aktarmakla yetinelim: “Hem arşiv temizliyor hem de sigortadan para almaya çalışıyorlar”.
Bitirmeden; bu Serkan Kurtuluş’un Alaattin Çakıcı ile de fotoğrafları var. O Çakıcı bu Çakıcı değil elbet ama yine de insan “ne türküymüş yahu” demeden edemiyor…