Tutuklandığı adliye koridorunda ‘Kahrolsun faşizm, yaşasın Özgür Basın’ sözleri ile baskılara tepki gösteren gazeteci Abdurrahman Gök, Şengal’den İran’a, deprem bölgesinden Kurkut’un vurulmasına birçok bölgede hakikati kaleme aldı
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da Amed merkezli 21 kentte yapılan operasyonda gözaltına alınan 134 kişi arasında bulunan gazeteciler Abdurahman Gök, Beritan Canözer, Mehmet Şah Oruç ve Remzi Akkaya, “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla tutuklandı.
Tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörlerinden Abdurrahman Gök, gündeme damga vuran birçok önemli habere imza attı.
3 Ağustos 2014’te DAİŞ saldırısından sonra Şengal’de, 5 Ekim 2014’ten sonra Kobanê’de ve 6 Şubat 2023’te deprem bölgesinde olan Gök, 2017 Newrozunda polis kuruşunuyla katledilen Kemal Kurkut’un vurulma anını fotoğraflayarak, hakikatin tersyüz edilmesinin önüne geçti.
Şengal
“Savaş muhabirliği” denilince Kürt basınında ilk akla gelen isim olan Gök, deprem, çatışma ve savaş bölgesine ilk koşanlardandı. 3 Ağustos 2014’te DAİŞ’in saldırdığı Şengal halkının havarına yetişen gazeteci Gök, yerlerinden yurtlarından edilen, göç yoluna düşen Êzidî halkının yaşadıklarını çektiği fotoğraflarla beleklere kazıdı.
Kobanê
Gazeteci Gök, Ekim 2014’te Kobanê’ye dönük DAİŞ saldırıları başladığı sırada Riha’nın Pîrsus (Suruç) ilçesinin Kobanê ile sınır olan köylerine gitti. Sınırda yaşanan gelişmeleri anbean takip etti, kamuoyuna duyurdu. Saldırıların şiddetlendiği 5 Ekim’den sonra Kobanê kent merkezine giden ilk gazetecilerden oldu. Savaş alanına dönüşen Kobanê’nin tüm sokak ve caddelerinde yaşananları fotoğrafladı, kameraya aldı ve haberini yaptı. Kobanê direnişinin sembol isimlerinden biri olan “Apê Nemir” ile cephede röportaj yaptı. Tüm halkların yönünü çevirdiği Kobanê’deki destansı direnişi dünyaya duyurdu.
Kurkut cinayetini fotoğrafladı
Kemal Kurkut, 21 Mart 2017’de polis kurşunuyla Amed’de katledildi. Olaya ilişkin emniyetten yapılan ilk açıklamada, Evrim Alataş Caddesi’ndeki polis barikatından Newroz alanına girmeye çalışan bir “canlı bombaya” müdahale edildiği iddia edildi. Olayı iktidar ve basını bu şekilde duyurdu. Abdurrahman Gök, çektiği fotoğrafları paylaştıktan sonra gerçekler ortaya çıktı. Gök, olay anını verdiği bir demeçte şöyle anlattı: “‘Fotoğrafları yayınlama, başına iş alırsın’ dedi yakınlarım. ‘İsminle yayınlama’ dediler. Ama orada benim dışımda fotoğraf çeken yoktu. Yayınlanınca, benim çektiğim anlaşılacaktı. Her gün evleri basılan, gözaltına alınan, tutuklanan meslektaşlarımı görüyorum. Bunlar benim de başıma gelebilir. Aklıma hepsi geldi. Ama bu fotoğrafları yayınlamak hakikate karşı bir borçtur. Ya yapmayacağız bu mesleği ya da gerçek neyse onu yazacağız. Eğer bu mesleği seçmişsek, gerçekleri anlatmaksa derdimiz, vicdanen o çocuğun gözlerini, bağırışını unutamam ben…”
Cezalar bir ‘intikam’
Kemal Kurkut’u katledenler değil, Gök polisin ve yargının hedefi oldu. “İntikam” alırcasına 9 Ekim 2018 tarihinde 90 kişiyle birlikte gözaltına alınan gazeteci Gök hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla dava açıldı. Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 30 Haziran 2022’de görülen karar duruşmasında, “örgüt üyesi olmak” iddiasından beraat eden Gök’e “örgüt propagandası yapmak” suçlamasından 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi. Cezaya, gazeteci Gök’ün 2014’te DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısını takip ederken yaptığı haberleri sanal medya hesabından paylaşması gerekçe yapıldı.
İran ve Rojhilat isyanı
Kürt kadını Jîna Emînî’nin 16 Eylül’de katledilmesinin ardından başlayan halk ayaklanmasının ikinci ayında Rojhilat ve İran kentlerine giden Abdurrahman Gök, tüm dünyaya yayılan ve özgürlük umudu olan “Jin Jiyan Azadî” sloganı etrafında kenetlenenleri yerinde gördü, konuştu ve yazdı. Xoy, Urmiye, Mahabad, Pîranşar, Bokan, Miyanduab, Jîna Emini’nin doğduğu Seqiz ve İran’ın başkenti Tahran’a giden Gök, buradaki izlenimlerini bir yazı dizi şeklinde çalıştığı Mezopotamya Ajansı için kaleme aldı.
Depremzelerin sesi oldu
Gazeteci Gök, Mereş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan depremde Amed’teydi. Depremden hemen sonra soluğu Mereş’te aldı. Amed’te yola çıkarak önce Semsûr’a sonra Mereş ve ilçelerine gitti. Devletin gözünde ırak olan Bazarcix (Pazarcık) ve Elbistan köylerinde basmadık yer bırakmayıp, depremzedelerin feryatlarını hem haberleriyle hem de paylaştığı videolarla halka duyurdu. Köylere AFAD, Kızılay ve bütün devlet kurumlarından önce yetişen Gök, depremzedelerin yaşadığı zorlukları ve çaresizliği ilk haber yapan gazetecilerden bir oldu. Gök’ün yaptığı haberler sayesinde yüzlerce insana yardımlar ulaştı. Deprem bölgesinde bir ayı aşkın ilçeden ilçeye, köyden köye insanların seslerini duyurmak için koşan Gök, Bazarcix’ta haber takibi sırasında kullandığı araçla kaza yaptı, ona rağmen deprem bölgesinde haber aktarmaya devam etti. Gök, depremden sonra kayıp çocukların haberlerini de yaptı.
Suriyeli Sened’in ortopedik yatağa kavuşmasına vesile oldu. “Rojhilat ve İran’dayım…” haberiyle Fidan Fıstık isimli depremzedenin “Güneş ne zaman doğacak?” sözlerini yine Gök duyurdu. Fıstık’a yardımların ulaşmasını sağladı.
‘Faşizm gidecek’
Gazeteci Abdurrahman Gök, Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) çalışırken, 20 Aralık 2011 tarihinde “KCK Basın” operasyonu kapsamında çalışma arkadaşlarının gözaltına alınmasına sokakta verdiği şu tepkiyle hafızalarda yer edindi: “Bu ajans (DİHA) Apê Musa’nın mirasını devralan ajanstır. Bu ajans Mazlum Erenci’nin mirasını devralan ajanstır. Bu ajans hiçbir zaman diz çökmeyecektir. Arkadaşlarımızı gözaltına almış olabilirsiniz ancak biz onların yerlerine de çalışacağız.”
O dönemden bugüne değişen hiçbir şey olmadığı gibi Özgür Basın üzerindeki baskılar artarak devam ederken, baskılar karşısında gazeteciler tek bir adım dahi geri atmadı. Hukuksuz bir şekilde tutuklanan gazeteci Gök’ün adliye koridorlarında şu sözleri yankılandı: “Faşizm yenilecek hiç merak etmeyin. Faşizan defolup gidecek. Kahrolsun faşizm, yaşasın Özgür Basın.”
Kaynak: MA