Bir avuç sermaye ve çıkar çevresi dışında hiç kimseye yararı olmayan nükleer santral ısrarı sürüyor. Akkuyu’ya nükleer yakıt çubukları getirilmesi birçok kentte kitlesel gösterilerle protesto edildi
Yusuf Gürsucu
Nükleer endüstri, 26 Nisan 1986 tarihinde Çernobil Nükleer Santrali’nde yaşanan patlama sonrası, nükleer enerjinin geleceğini etkilememesi adına ölü sayısını yangını söndürmeye çalışan itfaiyecilerle sınırlayıp 30 civarında olarak duyurmuştu. Diğer yandan Uluslararası Nükleer Savaşa Karşı Doktorlar Birliği (IPPNW) binlerce tasfiyecinin ölmüş olduğunu açıklamıştı. IPPNW, 2006’da hazırladığı raporda 10 bin kişinin tiroit kanseri olduğunu ve 50 bin vakanın daha görüleceğini belirtiyordu. Çernobil, Avrupa’da 10 bin sakat doğuma ve 5 bin ölü doğuma neden olurken bazı Sovyet kaynakları da 25 bin tasfiyecinin öldüğünü belirtti.
Türkiye’nin değil Rusya’nın!
Türkiye’de sermayenin iktidarı olan AKP’nin Rusya ile yaşadığı girift ve bireysel çıkarlara dayalı ilişkinin meyvesi olarak dayatılan Akkuyu Santrali için nükleer yakıt tankının yerleştirilmesi nedeniyle tören düzenlenmesi bu konuda geri dönülmez bir pozisyon yaratma amacı taşıyor. Türkiye ile Rusya arasında 2010’da yapılan devletlerarası anlaşmaya göre, santralin yapımı ve 20 yıl boyunca işletme hakkı Rusya Nükleer Atom Kurumu olan Rosatom’da olacak. 20 yılın ardından da Akkuyu’nun hisselerinin yüzde 51’inin yine Rosatom’da kalacak olması dikkat çekici.
15 yılda 36 milyar dolar ödenecek!
Türkiye’de 103 bin MW gücü aşan elektrik üretim kapasitesi olmasına karşın bu kapasitenin ancak ¼’ünün kullanılabiliyor olması Akkuyu’nun Türkiye’nin enerji ihtiyacı için kurulmadığını göstermeye yetiyor. 15 yıl boyunca en az 35 milyar 568 milyon dolar, santral enerji üretmese bile 5 bin MW elektrik üretiyormuş gibi ödenecek. 2025 yılında üretime geçeceği belirtilen santralden 2040 yılına kadar alınacak elektriğin kilovat saat ücretinin 12.35 sent (dolar) olması ise açık bir soygun olarak kayıtlara geçmiş durumda. Nükleer karşıtı mücadele yürüten örgütlenmeler, yeni bir Çernobil olabilecek Akkuyu’da süren santral inşaatını ve yakıt çubuğu getirilmesini protestolarla karşıladı.
Nükleer santrallerin atıkları!
Çernobil ve Fukuşima’da yaşanan nükleer santral felaketleri nükleer santrallere neden karşı olmamız gerektiğini çok net ortaya koyarken nükleer santral atıkları ise en az patlamaların yarattığı zararlar kadar yaşamı zehirliyor. Nükleer atıkların imhasına yönelik bugüne kadar hiçbir çözüm üretilebilmiş değil. Nükleer atıkların tehlike seviyeleri düşük, orta ve yüksek dereceli olmak üzere üç seviyede ele alınıyor. En tehlikeli olan da nükleer santralde enerji elde edilmesi için kullanılan yakıt çubuklarının özelliğini yitirmesinden sonra ortaya çıkan atıklardan oluşuyor.
Bu atıkların yarılanma ömürleri 250 bin yıla kadar çıkmaktadır. Bulundukları yerde radyasyon ve ısı enerjisi yayarken etrafındaki canlıların DNA’sının bozulmasına neden olur. Bu da çeşitli sağlık problemlerine ve özellikle kanser gibi vakalara yol açar. Kullanılmış yakıt çubukları en az 5 ya da 10 yıl soğutma havuzları içinde bekletilmek zorundadır ancak bu bekleyiş sürecinin ardından radyasyon etkisi azalmamaktadır. Havuzda durdukları sürece etrafına radyasyon yaymaya devam ederken atıklar havaya, suya ve toprağa karışarak patlamadan daha büyük problemlere neden olmaktadır.
Fukuşima’da kirlilik sürüyor
Adana Ekoloji Platformu ve Adana Nükleer Karşıtı Platformu, Çernobil faciasına dair Abidin Dino Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamaya yurttaşların yanı sıra Yeşil Sol Parti, HDP, İHD, Yeşil Sol Parti Adana milletvekili adayları Tülay Hatimoğulları ve Ferhat Kabaiş de destek verdi. Adana Ekoloji Platformu ve Adana Nükleer Karşıtı Platformu adına açıklama yapan Çağla Özgençtürk, Çernobil faciasında yüz binlerce insanın öldüğünü yüz binlercesinin ise aşırı radyasyona maruz kalarak hastalanıp acı çektiğini dile getirdi.
200 milyar harcandı, sonuç yok
Özgençtürk, “Çernobil’in ardından Fukuşima nükleer felaketi geldi. 180 km uzakta, denizde meydana gelen depremin yarattığı tsunami dalgaları nükleer santrali bastı ve iki ünitede çekirdek erimesinin başlaması önlenemedi. Japon hükümeti ve kurucu şirketin bütün gayretlerine ve şu ana kadar 200 milyar dolar harcanmasına rağmen Fukuşima’da halen durum kontrol altına alınamadı. Nükleer santral macerasının bugün geldiği nokta yukarıda özetlemeye çalıştığımız bu iflas durumudur. Söküm ve tasfiye masrafları kuruluş masrafları kadar yüksek olan bu güvenilmez, kirletici ve pahalı işten demokrasi ile yönetilen ülkeler artık vazgeçmiş durumdalar.
‘Nükleere inat yaşasın hayat’
Mersin Nükleer Karşıtı Platformu (NKP) Özgecan Aslan Parkı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya çevre örgütlerinin yanı sıra Yeşil Sol Parti, HDP, TİP, EMEP, SYKP, Sol Parti ve sivil toplum kuruluşları ile çok sayıda yurttaş destek verdi. “Nükleer santral istemiyoruz”, “Mersin Fukuşima olmasın” pankartlarının taşındığı eylemde “Akkuyu Çernobil olmayacak”, “Nükleere inat yaşasın hayat”, “Yakıtını da al git”, “Ülkemiz nükleer çöplük olmayacak” dövizleri taşındı. Basın açıklaması öncesi alanda bulunanlar tarafından “Nükleer Santral Karşıtı İnsan Zinciri” oluşturuldu.
‘Maliyet halka ödettirilecek’
NKP Sözcüsü Osman Koçak yaptığı basın açıklamasında, “Atık yakıt çubukları Akkuyu’da bekletilerek radyasyonunu oraya salması sağlanacak. Daha sonra Rusya’ya taşınarak içindeki kullanılabilir uranyum ve plütonyum alındıktan sonra kalan atıklar tekrar Türkiye’ye geri gönderilecek, nihai olarak Ankara Polatlı Avdanlı köyündeki alana depolanacaktır. Akkuyu’nun radyasyonla kirletilmesi yetmiyormuş gibi nükleer kirlilik Anadolu’nun ortasına da bulaştırılacak ve saklanma maliyeti de halkımıza ödettirilecektir” dedi.
‘Geçit vermeyeceğiz’
Ardından söz alan Yeşil Sol Parti Mersin milletvekili adayı Perihan Koca ise “Tam da Çernobil’in yıl dönümünde bize yeni bir yıkım ve katliam projesi olarak nükleer yakıt müjdesi veriyorlar. Doğa düşmanı politikalara ve ölüm tehdidine rağmen sermaye politikalarının çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Yakıtın gelmesi bizim açımızdan bir katliam zeminini açacak noktalardan biri olacak. Bu nedenle nükleer yakıta da Mersin’in nükleer çöplük haline getirilmesine de geçit vermeyeceğiz” diye belirtti.
Beşiktaş’ta kitlesel eylem
İstanbul Nükleer Karşıtı Platform, hem Çernobil nükleer kazasının 37. yıl dönümü hem de 27 Nisan günü Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne resmi statü verileceği açıklamalarıyla ilgili Beşiktaş’ta bir basın açıklaması düzenledi. Fatoş Nergiz Cırnaz’ın okuduğu basın açıklamasında, “Çernobil nükleer felaketinin üzerinden tam 37 yıl geçti. Çernobil nükleer faciası sonrası radyasyon etkileri tüm Rusya’ya yayıldıktan sonra Marmara, Batı Trakya, Edirne, Doğu ve Batı Karadeniz Bölgelerimize yayıldı.
Sağlık Bakanlığı o süreçte kanser artışının olmadığını açıklasa da halk sağlığı uzmanları; kadın göğüs kanserleri lösemi, tiroit hastalıklarındaki artış hızının radyasyona bağlı olduğunu açıkladı. B.M. Dünya Sağlık Örgütü’nce kabul edilip onaylandı” denildi.
‘Seçim propagandası’
Açıklamanın devamında ise şunlar yerler aldı: “Üniversitelerdeki bilim insanlarına Çernobil konusunda açıklama, araştırma yapma yasağı getirildi. Aslında geçmişte ve günümüzde yaşanan tüm insani ve çevresel felaketlerde gerçekler hükümet yetkilileri, karar vericiler, lobiler sayesinde karartıldı ve gizlendi. Bütün bu gerçeklere rağmen ülkemizde 50 yıldır ‘nükleer enerji sevdası’ sürmektedir.
Bütün uyarılara ve itirazlara rağmen AKP iktidarı tarafından yapımına devam edilen Akkuyu Nükleer Santrali’ne Çernobil felaketinin yıl dönümünden bir gün sonra 27 Nisan’da nükleer yakıt çubuklarının getirileceği açıklandı. Proje tam tamamlanmadan, tesis aktif hale gelmeden yakıt çubuklarının Akkuyu’ya getirilmesinin bir seçim propagandası olduğunu çok iyi biliyoruz.”