1 Mayıs işçi ve emekçi bayramına günler kalırken Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, seçimlere değinerek, ‘Beklentimiz 14 Mayıs’ta bu baskıcı iktidara son verilmesidir. Bu iktidarın yerine daha demokratik bir yönetimin şekillenmesi umududur’ dedi
14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere 17 gün gibi kısa bir süre kalırken, çalışmalar devam ediyor. Seçimin yanı sıra 1 Mayıs hazırlıkları da son aşamaya geldi. Emekçiler 1 Mayıs’ta aynı zamanda meydanda seçim taleplerini haykıracak.
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Devrimci Kara, Hava ve Demiryolu İşçileri Sendikası (Nakliyat-İş) Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu 1 Mayıs’ın önemine değindi.
Ortak mücadele ortaya çıktı
Sendikaların tarihine ve emek mücadelesindeki yerine değinen Küçükosmanoğlu, sendikaların, kapitalist sistemin filizlendiği İngiltere’de ortaya çıktığını hatırlatarak, o dönem uzun süre çalışma koşullarının sorumlusunun üretim araçları olarak yansıtıldığını ve bu yüzden de mesleki örgütlenmelerin geliştiğini belirtti. Bu tarihsel süreçten sonra işçilerin, ekonomik ve demokratik haklarına sahip çıkmak için sendikalarda bir araya geldiklerini belirten Küçükosmanoğlu, “Sendikalar, işçilerin ekonomik mücadele aracıdır. Kapitalizmin ilk yıllarında 16 saate ulaşan uzun çalışma süreleri, olumsuz çalışma koşulları ortaya çıktı. Buna karşı işçi sınıfı örgütlendiğinde ve bir araya geldiğinde bunları değiştirebilecek bir güç olduğunun bilinciyle sendikalarda örgütlenmeye başladı ve bundan sonra tüm dünyada ekonomik mücadele olarak ortaya çıktı” dedi.
En fazla yasak AKP döneminde
AKP döneminde sendikal mücadelenin saldırı altında olduğunu belirten Küçükosmanoğlu, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) gibi iktidara yakın sendikaların ise bu dönemde olağanüstü bir üye artışı yaptığını vurguladı. AKP iktidarı döneminde grev yasaklarının arttığının altını çizen Küçükosmanoğlu, “Hatta Erdoğan övünerek, ‘Bizim dönemimizde kaç grev yapıldı’ der. Çünkü alınan birçok grev kararı, uygulamaya başlandığında hep yasaklarla karşı karşıya kalındı. En fazla grev yasaklarının olduğu dönem AKP dönemidir. Zaten gerçek anlamda bir grev hakkından söz edilemez ancak var olan grev hakkının da kullanımıyla ilgili en fazla yasaklamaların olduğu dönem AKP dönemidir” dedi.
En az pay alan işçiler
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre işçilerin milli gelirden aldıkları paya işaret eden Küçükosmanoğlu, 2 yıl önce milli gelirden işçilere düşen yüzde 36 payın yüzde 25’e düştüğünü aktardı. İşçilerin giderek yoksullaştığını belirten Küçükosmanoğlu, “Fakat sermaye sınıfı ise giderek zenginleşti. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’de ‘Biz enflasyonla büyümeyi tercih ediyoruz. Elbette bu bazılarının aleyhine olacak ama burada ihracatçılar kazanacak’ demişti” dedi.
Geçmişi anma günü değil
1 Mayıs mitingine değinen Küçükosmanoğlu,“Kapitalist sistemin ilk çıktığı günlerde 15- 16 saatlere ulaşan uzun çalışma süreleri, ağır çalışma koşuları ve sömürü düzenine karşı direnişin ve mücadelenin adı 1 Mayıs. O bakımdan da 1 Mayıslar hem ulusal anlamda hem de uluslararası arenada taleplerin haykırıldığı ve üretimden gelen gücün sermaye sınıfına gösterildiği birlik ve dayanışma günüdür. Geçmişi anma günü değil” ifadelerini kullandı.
Demokratik bir yönetim olmalı
14 Mayıs seçimlerine hazırlanan siyasi parti ve ittifakların aday profiline dikkat çeken Küçükosmanoğlu, bu seçimlerde de listelerde işçilere yer verilmediğini söyleyerek, “Şu an gördüğüm kadarıyla seçilebilecek hiçbir yerde sendikal kökenli bir aday yok. Bu da işçi sınıfı hareketinin, sendikal hareketin zayıfladığının bir başka göstergesidir. Burada tabi ki beklentimiz 14 Mayıs’ta bu baskıcı iktidara son verilmesidir. Bu iktidarın yerine daha demokratik bir yönetimin şekillenmesi umududur” dedi.
İSTANBUL