Amed’de yapılan operasyonlarda dair değerlendirmelerde bulunan Amed Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, ‘Bu baskı rejimi, hak aramanın önünü kesmek, toplumu korkutmak ve sindirmek amacıyla hak savunucularını hedef haline getirmektedir’ dedi
Amed merkezli 21 kentte gazeteci, sanatçı, siyasetçi, hukukçu ve sivil toplum örgütü yöneticilerine yönelik dün yapılan ev ve işyeri baskınlarında gözaltına alınanların arasında bulunan tutuklu gazetecilerin avukatı Resul Temur’un odasındaki tüm materyallere ve savunma dosyalarına el konuldu. Temur’un bürosunda yapılan 5 saatlik arama sonrası savcı, tutuklu gazeteciler aleyhine kendisinin hazırlamış olduğu iddianameyi de suç delili olarak el koyması dikkati çekti.
Savcı suç işlemektedir
Operasyona dair değerlendirmelerde buluna Amed Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, “Meslektaşlarımıza ilişkin soruşturma kapsamında, takip ettikleri dava dosyasının suçlama konusu yapılarak, delil mahiyetinde el konulması, avukatlık mesleki faaliyetinin açıkça engellenmesidir. Kaldı ki el konulan dava dosyalarından birisinin iddianamesinin aramayı gerçekleştiren savcı tarafından hazırlanması ve el konulması, keyfiyeti bizlere göstermekte, açıkça savcı suç işlemektedir” dedi.
Hak savuncuları hedef haline getirildi
Hukuk devleti ve yargıya duyulan güvenin her geçen gün zedelendiğini vurgulayan Özdemir, “Meslektaşlarımız açısından yargısal işlemlerin suç şüphesine dayanmadığı, keyfi arama işlemlerine maruz bırakılarak savunma dokümanlarına el konulduğu hukuksuz bir süreç yaşanmaktadır” diye belirtti. Hak savunucularına yönelik baskıların ciddi bir şekilde arttığını belirten Özdemir, “Yasal ve meşru savunuculuk faaliyetleri nedeniyle şiddet, taciz, tehdit, müdahale gibi çok çeşitli hak ihlallerine maruz bırakılan hak savunucularını engellemek amaçlanmaktadır. Bu baskı rejimi, hak aramanın önünü kesmek, toplumu korkutmak ve sindirmek amacıyla hak savunucularını hedef haline getirmektedir” dedi.
Amaç sindirmek
Özdemir, “Bugün sivil alanda meşru talep ve görüşlerini dile getiren, bunlar için harekete geçerek örgütlenen, muhalif kimliği bulunan neredeyse herkes çeşitli engellemelerle karşılaşmaktadır. Sivil alandaki hareketliliği kısıtlamak amacıyla, yargı tehdidi ile sivil alanın baskı altına alınmaya çalışıldığı, süreç yaşanmaktadır. Yargısal işlemlerin niteliği ve uygulanma şekli, keyfi tehdit unsurunu barındırdığı kadar, muhalif kesimleri sindirmeyi amaçladığı görülmektedir” diye belirtti.
AMED