Macron artık tek. Yalnız. Kimsesiz. En sıradan bakanı, en küçük milletvekili bile gittikleri her mekanda « karşılama komite »lerince yuhalanıyor. Yuhlar sürüyor. Küfürler de. Macron’un, bakanlarının, milletvekillerinin iş sözleşmelerinin bitimine dört yıl kaldı. Dört yıl boyunca bu tezahürata dayanabilecekler mi?
M. Şehmus Güzel
Cumhurbaşkanı olmak kolay değil. Herkese de nasip olmaz. Ama gel gör ki kimi zaman devlet kuşu, nede olsa kuş sonuç itibariyle, gider bir aceminin, bir « civcivin » başına konar. Ve o da kalkar « tek adam » rolü oynar. Oynamaya kalkışır. Her zaman başarılı olamayabilir. Başarılı olma şansı var mıydı?
Acemi cumhurbaşkanı « mütevazilik » nedir bilmez. Seçilenin her istediğini yapamacağını bilmez. Anımsatana posta atar. İşinden eder. İlk başbakanını bu nedenle işten çıkarmıştı. Ondan sonra ise hep « Yalova kaymakam »larını bu makama atadı. Bugünkü başbakanı emir kulları içinde en emir kulu örneğin. Bakanlarının kendine gölge etmelerini önlemek için ne kadar « kereste »/« odun » varsa hükümetine aldı. Herbiri « Patron »un sekreteri gibi kullanılmalarına bile ses çıkarmadılar. Kaç perdelik olacağı henüz bilinmeyen bu komedinin ne zaman biteceğini bilemiyoruz ama sona yaklaştığımızı sezinlememek de nâ-mümkün.
Ergani deyişidir « Yere düşene vurulmaz » kuralı gereği kimseyi tekmelemiyoruz ama şu birkaç noktayı da vurgulamadan geçmeyelim:
Cumhurbaşkanı, 19 Nisan 2023 Çarşamba günü Alsas bölgesindeki Selestat isimli 2 bin iki yüz kişilik küçük bir köyü ve Muttersholtz isimli yirmi bin kişilik bir kasabayı ziyaret etti. Bugün Güney’deki Ganges isimli 4 bin kişilik bir köyü. Son aylarda bıraktığı kötü izlenimi silmek umuduyla. Öyle mi? Son yaptıkları gözümüzün önünde:
Emeklilik yaşını 64’e çıkaran ve emeklilik için ödentilerin toplamını 43 yıla yükselten yasayı Anayasa Komisyonu’nun kısmen onaylaması üzerine birkaç saat sonra, sabah olmadan saat 03 :28’de yayınladı. Yangından mal kaçırırcasına. Yasal süresi onbeş gündü bir gün bile beklemedi. Yetmedi. Pazartesi günü televizyondan « halka seslendi ». 13 dakikalık yinelene yinelene artık herkesin ezberlediği « yeniliklerden », yakın geleçekte yapılacaklardan, nurlu ufuklardan bir kez daha söz etti. Emeklilik işi bitirilmiş gibi güya yeni konular için kolları sıvamaktan söz etti. Sanki milyonlarca işçinin, öğrencinin, emeklinin üç aydan bu yana ülke düzeyinde her seferinde 250 ile 310 arasındaki değişik mekanda düzenlediği gösteri ve yürüyüş yapılmamış gibi. Sanki emeklilik işi temelden çözümlenmiş gibi.
President’ın paralel bir dünyada yaşadığı böylece bir daha ortaya çıktı. « Sarı Yelekliler »in gösterilerinden sonra onlara 12 milyar euroluk katkı, yardım yaptıktan sonra ülkenin önemli kent ve kasabalarını dolaşıp « halkla yeniden bütünleştiğini » sandığı gibi bu kez de aynı şeyi yapmaya kalktı. Ama iyi saate olsunların tavsiyelerini dinleyerek (mutlaka) ölçeği düşük tuttu: Sadece kenarda köşede kalmış minik köyler ve mütevazi kasabalar ziyaret edildi, ediliyor, edilecek. Gittiği yerlerde olası protestoları engellemek, olası sataşmaları en az zararla gidermek için bu tür köy ve kasabalar seçiliyor. Olsun. « Karşılama Komitesi » hazırlıklıydı ve alışılmış « tarife » uygulandı:
Cumhurbaşkanı önce sıkı bir biçimde yuhalandı. Ziyaret ettiği fabrikada, vardığı havaalanında, ziyaret ettiği ortaokulda elektrikler kesildi. « Yuh yuh »lardan sonra « Buradayız ! Burdayız » sloganları atıldı. Hemen sonra « Macron istifa! » sloganları ve küfürler peş peşe sıralandı. Emekliler ve emekçiler, yaşlı ve genç, şu sloganı türküleştirdiler: « Emekliliği mücadele ederek kazandık, mücadele ederek koruyacağız ! » (« La retraite, on s’est battu pour l’avoir. On se battra pour la garder ! » Yeni bir moda olarak tencereler kepçelerle gürültü konseriyle. Macron « Tencereler ve yumurtalar yemek yapmak için kullanılır » gibi veciz bir cümle yumurtladı. Oysa kimse kendisine yumurta atmadı. Çürük yumurta bile atılmadı. Bugün gitiği Ganges’ın bağlı olduğu vilayette vali tencere ve kepçe yasağı ilan etti. Tencere ve kepçe kelimelerini apaçık yazmamak için bulduğu fransızca cambazlığını bizim İsmail Dümbüllü veya Şaban bile bulamazdı. Şair ruhlu vali ne de olsa. Fransızcasını yazmadan geçmeyeyim: « dispositifs sonores portatifs ». Vay beee!
Arrêté de la préfecture sur les « dispositifs sonores portatifs »
Protesto gösterisi ve yürüyüşü için çevreden Ganges’a gelenler köy girişinde arandı, tencere ve kepçelere el konuldu. Ama köyde yaşayanlar tencere ve kepçelerini gelenlerle paylaştı ve tencere konseri devam etti. Vali alay konusu ve madara oldu. Göstericilerin ortaokula yaklaşmaları yasaklandı. Kitle belediye binası önünde gösteriyi sürdürdü: « Macron istifa »larla.
Bugün, Perşembe 20 Nisan 2023’te, demiryolu işçilerinin, gençlerin, öğrencilerin gösteri ve yürüyüşleri Paris’te, Rennes’de, Marsilya’da, Lyon’da ve daha bir dizi kentte sürüyor. Bütün işçi sendikaları konfederasyonlarının senidkal birliği sıkı biçimde sürüyor. 1 Mayıs’ta dev bir gösteriyle iktidara sıkı bir yanıt vermenin hazırlıkları yapılıyor. Gösteri ve yürüyüşler hergün nerede olanak varsa orada düzenleniyor.
Macron’un siyasi krizi rejim krizine dönüşebilir. Yere serilmiş durumdaki Cumhurbaşkanının yurtdışındaki kredisi sıfıra yaklaşıyor.
Macron fena halde benmerkezci. “Tek Adam” rolü oynamaya pek meraklı. Tiyatro aktörü gibi: Sanki yaşamıyor cumhurbaşkanı rolünü oynuyor gibi. Yineliyorum: Paralel bir dünyadaymış havası veriyor. Kimi kez deli mi ne diye soranlar bile oluyor. Hep « sınıf birincisi » olduğu havasında. “Her şeyi en iyi ben bilirim. Ben en büyüğüm. Her şeyi en iyi ben yaparım” havasında. Şaşırmamak elde değil. Yurttaşlarına tepeden bakıyor. Küçük-büyük dağları ben yarattım diyor, ısrar ediyor.
Epey de tehlikeli. Ülkeyi tek başına yönetmek istiyor. Parlamento’yu « takmıyor ». Başbakanını sadece işleri yürütmesi, emirlerini uygulaması için partisinin en uysallarından seçti. Bayan başbakan öteden beri emir kulu olmasıyla ünlü, daha önceki hükümetlerde bakanlık yaptığında Saray’dan gelen emirleri, yasa tasarılarını tek virgülüne dokunmadan sendikacılara empoze ettiği, Parlamento’ya aynen sunduğu, kabul ettirdiği, uyguladığı biliniyor. Çalışma Bakanlığı sırasında sendikacılarla görüşmelerinde hazır bulunan bir sendikacının anlattığına göre, “Kibar, çok kibar bir kadın. Biz sendikacıları sözümüzü kesmeden dinliyor. Ama cumhurbaşkanından gelen hukuki düzenlemeleri tek kelimesine dokunmadan aynen koruyor. Bizim önerilerimizi, katkılarımızı hiç dikkate almıyor.”
İktidarı oluşturan üç partili koalisyon Millet Meclisi’nde mutlak çoğunluğa sahip olunca sorun çıkmıyordu ama bu kez Macroncu koalisyonun çoğunluğu mutlak değil, 250 milletvekiliyle sadece göreceli olduğundan işler sarpa sarıyor. Hükümet Anayasa’nın 49. maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne dayanarak, yasa tasarısını Millet Meclisi’nden oya sunmadan, milletvekilleriin dinlemeden geçirince, bir anlamda Millet Meclisi’nin sesini kısınca, ciddi sorunlar çıktı. Macron otoriter olmakla suçlandı.
Macron inat ediyor: Bugün bile kamuoyunun yüzde 70’inin, şu anda çalışma hayatındakilerin yüzde 90’ının karşı olduğu emeklilik yaşının 64’e çıkarılmasını 1 Eylül 2023’te yürürlüğe koyacağını yineledi.
Kural yasada ama kuralın iptalı için muhalefet partileri mücadeleyi bırakmış değil: Yeni bir yasa teklifiyle kuralın iptali için çalışılıyor. Kuralın iptali çin referanduma gidilmesi amacıyla Anayasa Mahkemesine başvuruldu. Anayasa Mahkemesi 3 Mayıs’ta kararını açıklayacak.
Nihayet son gensoru önergesinin sekiz oy farkıyla reddedilmesiyle bugünkü hükümetin ve elbette Macron iktidarının da sonuna yaklaşıldığına inanan muhalefet partileri hükümeti düşürmenin demokratik yollarını denemeyi sürdürüyorlar. Yeni bir gensoru oylamasında dokuz veya on milletvekili daha hükümete güvensizlik yönünde oy kullanırsa hükümet istif etmek zorunda kalacak.
O zaman Macron belki Millet Meclisi’ni fesheder ve erken seçimlere çağrı yapar. Belki başka bir hükümetle bu modası geçmiş yalanla yönetimi ve kötü komediyi sürdürür. Olası bir seçimde tepetaklak gideceğine kesin gözüyle bakılan Macron’un fesih ve erken seçim yolunu denemeyeceği sanılıyor. Bu yüzden siyasi bunalım/kriz böyle devam edecek gibi.
Macron’un ülkesindeki ve yurtdışındaki kredisi sıfıra doğru hızla inerken böyle bir cumhurbaşkanının sonu göründü diyebiliriz sanıyorum. Unutulmasın.
Tarihe ne kalacak?
Siyasetteki acemiliği, deneyimsizliği. Bu iki özelliğe sahip olmadığı için mütevaziliği hiç bilmemesi.
Bütün yurttaşların değil maalesef sadece zenginlerin hatta sadece çok zenginlerin cumhurbaşkanı olduğu. İktidara gelir gelmez varlık vergisini feshetmesi bu konudaki en somut örnek. Onlarca örneği daha var.
Emeklilik yaşını inat ederek ille 62’den 64’e çıkarmak istemesi de yine ben merkezci olmasından kaynaklanıyor. İnanılacak gibi değil ama Fransa işveren sendikaları konfederasyonu başkanı bile bizzat “Sayın cumhurbaşkanı emeklilik yaşı meselesi toplumsal bir meseledir, çözümünü bize bırakın, işçi sendikalarıyla birlikte biz çözelim” dedi defalarca; ama cumhurbaşkanı inadım inat işi tek başına ve bütün emekçilere karşı sürdürmek istedi. İşte varılan nokta: Ganges!
Haftada bir, üç kişilik ailesi için ancak « 100 gram kıyma » alanların sorunlarını bilmediği için, işçileri, yoksulları sevmiyor: O kadar ki eylemler öncesi sendikaların birkaç kez ısrarla yineledikleri görüşme teklifini red etti.
Ocak 2023’ten bu yana düzenlenen ve son elli yıldaki en görkemli gösterilerin önemi sadece katılanların sayısının yüksek olması değil; gençlerin, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerinin bugüne kadar görülmemiş sayıda katılımlarıdır da. Mayıs 68’e bu noktada yaklaşılıyor.
Yasayı yayınlanıp işi bitirdiğini sanan tek adam, işçi sendikalarını ve patronları geçen Pazartesi sabahı görüşmeye davet etti. Emekliliği ve ona bağlı meseleleri konuşmak üzere değil, başka konuları tartışmak için. İşçi sendikaları reddetti. Patronlar istemeye istemeye katıldılar. Ama Macron’u kibarca ve biraz da sıkılarak dinledikten sonra Macron’un çalışma hayatını ve ücretleri düzenlemeye ilişkin önerilerinin bu aşamada bu biçimde gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu açıkladılar.
Macron artık tek. Yalnız. Kimsesiz.
En sıradan bakanı, en küçük milletvekili bile gittikleri her mekanda « karşılama komite »lerince yuhalanıyor. Yuhlar sürüyor. Küfürler de. Macron’un, bakanlarının, milletvekillerinin iş sözleşmelerinin bitimine dört yıl kaldı. Dört yıl boyunca bu tezahürata dayanabilecekler mi?
Üç partili yamalı bohça koalisyonu fire vermeyecek mi? Hıristiyan Demokrat ve Macron’un birincil desteği MoDem partisinde birkaç milletvekili muhalefete yaklaşıyor. Macron’un partisinden 4 belki 5 milletvekili takım değiştirmek üzere.
Macron’un iş sözleşmesi dört yıldan önce feshedilebilir mi?
Fransa siyaseti dar geçitte.
Yere düşene tekme atılmaz. Kimseye tekme atmıyoruz. Hele yakında gidici olanlara asla!
Not: Bu konularda ek bilgi için ayorum.com’da mart sonunda yayınladığım « Yalan » ve « Abidin Dino ile hayali söyleşi » başlıklı yazılarıma bakılabilir.