Deprem enkazlarının mera alanlarına döküldüğü Wêranşar ilçesinde kurulmuş olan platformun üyesi avukat Elif Ekin Pekdemir, yurttaşların, ‘Biz depremden ölmedik, molozdan öleceğiz’ dediğini söyledi
Mereş (Maraş) merkezli depremlerde yıkımın oluştuğu Meletî’de (Malatya) enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Enkaz molozları, İnönü Üniversitesi kampüsü ve 16 mahallenin içinde yer aldığı Batalgazi ilçesine bağlı Memurek bölgesi ile Wêranşar (Doğanşehir) ilçesine bağlı Çiğlik, Kelhalil, Eskiköy, Suçatı ve Yuvalı mahallelerinin mera alanlarına dökülüyor. Memurek ve Wêranşar’da yaşayanlar, molozların dökülmesinin bir an önce durdurulmasını ve dökülen molozların kaldırılması için mücadelelerini sürdürüyorlar. Wêranşar ilçesi mera alanına dökülen molozlara karşı Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışma Platformu kuruldu. Molozların etkilediği Çığlık Mahallesi’nde yaşayan platform üyesi avukat Elif Ekin Pekdemir, talepleri karşılanıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.
‘Suç duyurusunda bulunduk’
Molozların mera alanlarına dökülmesine karşı kaymakamlığa bilgi edinme başvurusunda bulunduklarını kaydeden Pekdemir, “Ancak dilekçemize bir cevap alamadık ve dilekçemiz Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne gitti, ancak yine bir cevap alamadık. Bütün dilekçelerimiz cevapsız kaldı. 18 Nisan’da bizde buna karşı bölgede yaşayan 4 yurttaşımızla birlikte Doğanşehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na çevrenin kasten kirletilmesi suçundan suç duyurusunda bulunduk. 20 Nisan da burada açıklama yapmak istedik, ancak jandarma hiçbir karar göstermeden burada açıklama yapmamıza izin vermedi. Hangi karara göre izin vermediklerini sorduğumuzda ise ‘gidin mülki idare amirine sorun’ dediler. Ancak uğraşlarımız sonucunda buraya yakın bir yerde açıklamamızı yaptık. Bu süreci hukuki olarak takip etmeye devam edeceğiz” dedi.
Halk sağlığı tehdit altında
Molozların döküldüğü mera alanına yakın 5 mahallenin içme suları ve tarımsal arazi sularının geçtiği bilgisini paylaşan Pekdemir, molozların döküldüğü alana yakın ormanlık alan ile kayısısı bahçelerinin bulunduğunu ifade etti. Molozların çevre ve halk sağlığı sorununa neden olduğuna dikkat çeken Pekdemir, “Molozların içerisinde asbest denilen kanserojen maddeler var. İçerisinde doğa da kaybolmayan kimyasal maddeler bulunmakta ve bu kimyasallar hiçbir şekilde ayrıştırılmadan direkt bu bölgeye dökülüyor. Halk sağlığı uzmanları da yaratabileceği hastalıklar konusunda ve maske takılarak enkazların sulama yöntemiyle kaldırılması konusunda uyarıda bulundular. Ancak hiçbir şekilde maske takılmadan ve sulama yapılmadan enkazlar kaldırılıyor” ifadelerini kullandı.
‘Yaşamı yeniden inşa edeceğiz’
Deprem bölgelerinde yaşanan çevre ve halk sağlığı sorunlarına karşı gelişen mücadelelere vurgu yapan Pekdemir, “Deprem sonrasında ilçemizde acil yıkım kararı olup yıkılan binaların yüzde 75’inin molozları bu bölgeye getirildi. Günlük 250 araçla bin 200 sefer yapılarak molozlar bu bölgeye dökülüyor. Samandağ’da, Memurek’te ve burada insanlar yaşam alanı için mücadele ediyor. İnsanlar birçok yakını ve ailesini kaybetmelerine rağmen mücadele etmeye devam ediyorlar. Ve bu insanlar ‘biz depremden ölmedik, molozdan öleceğiz’ diyorlar. Bu cümle aslında depremin hakikatini özetliyor. İnsanlar ‘tüm yitirdiklerine rağmen yaşam alanlarımızı savunacağız ve yaşamı yeniden inşa edeceğiz’ diyorlar. Bu irade karşısında kimse duramaz” şeklinde konuştu.
Ekoloji örgütlerine çağrı
Taleplerinin molozların dökülmesinin durdurulması ve bilimsel yöntemlerle çevre ve insan sağlığı gözetilerek, molozların kalıcı moloz alanlarına kaldırılması olduğunu ifade eden Pekdemir, çevre ve ekoloji kurumlarına şu çağrıda bulundu: “Bizler rant uğruna alınmış kararlarla çevreye ve insan sağlığına verilecek zararlara karşı mücadele ediyoruz. Deprem bölgesinde molozlara ve çevre kirliliğine karşı mücadele eden herkes aynı zamanda birer depremzede. Bizde buradan gitmiyoruz, diyerek irademizi çok net bir şekilde ortaya koyduk. Burada çevre ve insan sağlığı için tehlike arz eden molozlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm sivil toplum kuruluşları ve çevre örgütlerine çağrımız, bu süreçte bize destek olmalarıdır.”
Haber: Mahmut Altıntaş / MA