Kadınların kazanımlarının ellerinden alındığını söyleyen İranlı yazar Maryam Namazie, ‘jin, jiyan, azadî’ direnişlerinin köklerini Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadın devriminden aldıklarını söyledi
İran’da 13 Eylül 2022’de katledilen 22 yaşındaki Jîna Emînî’nin ölümünün ardından başlayan “jin, jiyan, azadî” protestoları, dün de direniş sırasında katledilenlerin mezarlıklarına yapılan ziyaretlerle devam etti. İran’da 2000 yılında rejimin baskıları üzerine yurt dışına çıkmak zorunda kalan yazar Maryam Namazie, kadınlar öncülüğünde sürdürülen direnişi değerlendirdi.
‘Kadınların kazanımları ellerinden alındı’
İran’daki kadınların tarih boyunca sürekli direndiğini belirten Namazie, 1979 İslam Devrimi’nden sonra yaşanan ayaklanmanın bugün “jin, jiyan, azadî” şiarıyla devam ettiğini ifade etti. Namazie, Şah yönetiminin devrilmesi sonrası kadınların elde ettikleri kazanımların sonraki yönetimler tarafından kadınların ellerinden alındığını anımsattı. Namazie, “Kadınlar en başından buna direndi. İslami rejimin kurulmasının ardından ilk toplu protesto, zorunlu örtünme kurallarına karşı 8 Mart 1979 Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlendi. Son 40 yılda kadınlar, cinsiyet ayrımcılığına, şeriat aile yasalarına, çocuk yaşta evliliklere, namus cinayetlerine ve zorunlu başörtüsü yasalarına son verilmesinin yanı sıra infazlara, siyasi tutukluların özgürlüğüne ve işçi haklarına son verilmesi için mücadele ettiler” şeklinde konuştu.
Jîna Emînî’nin isyanı büyüdü
İran’daki “jin, jiyan, azadî” isyanının köklerini Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadın devriminden aldığına dikkati çeken Namazie, “İran Kürdistanı’ndaki Jîna Emînî’nin cenazesinde bu isyan büyüdü. Sonuç olarak slogan İran’a ve dünyaya yayıldı, dünyaya ilham verdi. Çünkü teokratik kuralların ağırlığıyla karşı karşıya kalan kadınlar, teokrasiyi dize getirmede ön saflarda yer alıyor. Rejim, kadınları baskı altına alarak, tüm toplumu baskı altına aldı. Dolayısıyla İslami ve ataerkil kurallara meydan okuyan kadın merkezli bir sloganın İran’da gelişen kadın devriminin sloganı olarak kabul edilmesi son derece uygun” ifadelerini kullandı.
‘Rejim için sonun başlangıcı’
İslami rejimin kadın düşmanı politikalar üzerinden kendini var ettiğini belirten Namazie, “Rejim için kadınları başörtüsü üzerinden kontrol etmek varoluşsal bir mesele. Bu yüzden birkaç saç teli için kadınları ve kızları öldürüyor, kadın bedenlerini hedef alıyor ve hatta okullardaki kızları zehirliyor. Z kuşağı kızlar sindirilmek ve terörize edilmektedir. Fakat bu artık işe yaramıyor, rejim için sonun başlangıcıdır. Ne kadar sürer bilinmez ama sonu yaklaşıyor” şeklinde konuştu.
‘Devrimi savunmalıyız’
Namazie, İran’da eylemlerin hala devam ettiğine işaret ederek, “Devrim hala devam ediyor ama desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekiyor. Hiçbir zafer garanti değil, onun için savaşmalı ve onu savunmalıyız. Belucistan’da devam eden haftalık Cuma protestoları da dahil olmak üzere, tezahürleri hala her yerde. Cenazeler veya anma törenleri artık dini yas değil, protesto dansları, şarkılar ve sloganlar, saç kesimi, öldürülen kişiyi onurlandırmak için alkışlarla meydan okuma yerleridir. Kadınlar ve kızlar, rejimin ‘acımasızca’ öldürme tehditlerine rağmen başları açık yürüyor. Siyasi tutsaklar serbest bırakılır bırakılmaz devrimi destekleyen sloganlar atıyorlar. Buna bir örnek işçi aktivisti Sepideh Qoliyan’dır. Yaklaşık 6 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakıldığında ‘Zalim Hamaney’ diye sloganlar attı” dedi.
‘Yeni bir şafağın habercisi’
İran halkının özgürlük ve baskıcı bir rejim arasında yol ayrımında olduğunu söyleyen Namazie, şöyle devam etti: “Jin, jiyan azadî’ devrimi, İran’ın, bölgenin ve dünyanın kadınları ve halkı için raydan çıkarılıp yok edilemeyecek kadar önemli. Kadın devriminden yana olanlar uyanık kalmalı. İran’daki kadınların ve halk, kadın, yaşam ve özgürlük taleplerine odaklanmalı. Bir yol ayrımındayız. İran’da İslami rejimin kurulmasından sonra dünya çok daha karanlık hale geldi. Bununla birlikte, diğer çeşitli dinci güçlerde bir artış gördük. Muzaffer bir kadının devrimi dünyayı daha iyiye doğru değiştirecektir. Eğer onu su götürmez bir şekilde savunursak, yeni bir şafağın habercisi olacaktır.”
Haber: Berivan Kutlu / MA