Kürt siyasetçi Orhan Doğan’ın kızı gazeteci Ayşegül Doğan, ‘Babamın yolundan yürümek gurur verici. Bu mesele hala ortada duruyor, pek çok kazanıma rağmen çok da acı var ve büyük fedakârlıklar var’ dedi
22 gün kalan 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için çalışmalar devam ediyor. Çalışmalarına hız veren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) de adaylarıyla birlikte seçim bölgelerinde miting havasında geçen etkinlikler yapıyor.
Çalışmaların yoğun olarak sürdüğü bölgelerden biri de Botan kentleri. Yeşil Sol Parti, burada 4-0 hedefliyor. Adaylar arasında Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Newroz Uysal Aslan, gazeteci Ayşegül Doğan, Zeki İrmez ve Bedirhan Osal yer alıyor.
Paris’te okudu
Şirnex’in (Şırnak) adaylarından Ayşegül Doğan, gazeteci kimliğinin yanı sıra, ömrünü barış mücadelesine adayan Kürt siyasetçi Orhan Doğan’ın kızı olarak da tanınıyor. Doğan, Metz Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Paris Yüksek Gazetecilik Okulu mezun olduktan sonra, Paris Doğu Dilleri ve Uygarlıkları Ulusal Enstitüsü’nde Kürt Dili ve Edebiyatı kürsüsünde okutmanlık yaptı.
Gazetecilik yaptı
Agence France-Press (AFP), Le Monde Diplomatique gibi birçok uluslararası ajansta çalışan Doğan, birçok belgeselin yapımında da yer aldı. Uluslararası çalıştay ve konferansların düzenlenmesinde organizatörlük, çevirmenlik, iletişim ve siyaset danışmanlığı yapan Doğan, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan İMC TV’de de program sunuculuğu yaptı. Doğan son olarak, Youtube kanalı olan Yeniden TV’de de program sundu.
Orhan Doğan’ın kızı olarak kabul görmedim
Lise çağında Şirnex’den Ankara’ya göç ettiklerini ve Çankaya Lisesi’ne kayıt olduğunu belirten Doğan, ilk göçlerinde yaşadığı sorunları, “Ancak bir Kürt ve siyasetçi Orhan Doğan’ın kızı olarak hiçbir zaman kabul görmedim” sözleriyle anlattı. O dönemlerde Kürt siyasetinde yer alan birçok ailenin de benzer şeyler yaşadığını dile getiren Doğan, “Çoğu ya sürgüne gitti, ya toprağın altına, ya da cezaevine girdi. Yani, yaşatmak istedikleri hayatı yaşayamadılar. Bu acıları anlatırken, kendi kişisel yaşanmışlıklarını anlatırken bile utanıyorum. Şuan Cizîrdeyim. Özelikle insanlar bana 2015-2016 sürecinde yaşadıklarını anlattıklarında gerçekten kelimelerle tarif edemiyorum. Hala bunları nasıl çözebiliriz ısrarı olan bir seçmen kitlesi var. İşte belki en zor soru bu, böyle bir seçmen kitlesinin karşısında, nasıl bir siyaset yapacağız. Bunun üzerinde düşünmek gerek” dedi.
Cizîr benim için önemli
Milletvekilliği adaylığı teklifinin Şirnex’ten geldiği için reddedemediğini ifade eden Doğan, “Burası benim için özel bir yer. Mesela, 2004’te Demokrasi Partisi (DEP) milletvekilleri tahliye olduğu zaman, bizim en görkemli mitinglerimizden biri Cizîr’de olmuştu ve üstelik organizasyon da yoktu. O sevgi selini hayatım boyunca unutamam. Aktif siyaset dediğimiz şey bizim gibi insanlar için daha çok adanmışlık. Bu böyle bir döneme, milletvekilliğine, belediye başkanlığına, başka bir şeye sığdırılamayacak bir şey” diye belirtti.
Siyaset benim hayatım
Türkiye’ye dönmesinde DEP’in önemli bir rolü olduğunu söyleyen Doğan o süreci ise şöyle anlattı: “Babamlar tutuklandığında ben de 1995’te yurt dışına gitmek zorunda kaldım. Üniversiteyi Türkiye’de okuma şansım ortadan kalkmıştı. Fransa Kürt Enstitüsü’nün organize etiği bir burs programı çerçevesinde Fransa’ya gittim. Fransa’ya gittiğimde daha 17 yaşındaydım. Çocukluğumda doktor, avukat falan olmak istiyordum. Her Kürt’ün bir doktor, avukat olma sevdası vardır. Çünkü bu iki meslekten çok mahrum ve yoksunduk. Hayalim doktor olup Cizre’ye dönüp ücretsiz sağlık hizmeti vermekti. Ama Fransa’ya gidince iletişim okumaya karar verdim ve gazetecilik okudum. Ailemin teşvikiyle de bu alana ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Sonra da Paris’te gazetecilik okudum ve birçok yerde staj yaptım. Arada bir Kürtçe okutmanlık da yaptım. Bu benim Kürtçe okuryazarlığımı sağladı. 2002’de Türkiye’ye döndüm, ülkeye dönme nedenim de DEP milletvekillilerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları doğrultusunda yeniden yargılama süreçleri başlamasıydı. DEP’lilerin dayanışmaya ihtiyacı vardı. 2004’te tahliye oldular ve tahliye oldukları zaman da iletişim, parti siyaset danışmanlığı gibi gönüllü işler yaptım. Aslında siyaset benim hayatımdaydı.”
Babamın izinde olmak guru verici
Doğan, Meclis’te gazetecilerin hakları için de mücadele edeceğini ifade ederek, “Gazetecilik yapmaktan asala vazgeçmeyeceğim” dedi. Babasının yürüttüğü onurlu mücadeleyi kendisinin de sonuna kadar sürdüreceğini söyleyen Doğan, “Babamın yolundan yürümek gurur verici. Bir yanım yaprak döker, bir yanım bahar bahçe. Çünkü bu mesele hala ortada duruyor, pek çok kazanıma rağmen çok da acı var ve büyük fedakârlıklar var. 90’lardan bu yana Türkiye’nin çok sayıda çatışma çözümü deneyimi oldu ama hiç biri başarılamadı, hiçbiri nihayete erdirilemedi, hiç biri arzu edilen gibi olmadı” dedi.
Sandıklarımıza sahip çıkmamız lazım
Türkiye ve bölgede “sandık güvenliği” sorununu olduğuna dikkat çeken Doğan, “Seçim ve sandık güvenliği konusunda koordineli bir çalışma yürütmeye çalışıyoruz. Seçmenlerimizden de şunu istiyoruz; Oyunuzu kullanın ama oyunuzun nereye gideceğine lütfen birleştirmelere kadar takip edin. Oy kullanmak yetmiyor, sandıklarımıza da sahip çıkmamamız lazım” dedi.
Haber: Zeynep Durgut / MA