“Verin bu fakire yetkiyi” görün bak nasıl olur ülkenin zengini. Yetki alındıktan sonra ülke adeta çıkarcılar diyarına dönüştü. Kuruluş amacından uzak bir anlayışla ilk önce yol arkadaşları yarı yolda bırakıldı. Sonra da bitmek bilmeyen “U Dönüşleri” başladı. Üstelik bu “U Dönüşleri”ne 90’lı yıllar siyaseti de eklendi. Yetkinin verdiği “etkiyi” görünce de gözler karardıkça karardı. Tek adam rejimi hayata geçti.
Sonunda bu seçimlerin arifesinde niyetleri açıkça ortaya çıktı. Hizbullah, yani HÜDA-PAR ile anlaşma yapıldı. Cumhur İttifakı içinde ülkenin en karanlık güçleri yer alıyor. İşte bu yetkinin verdiği güce tepki koyanlara karşı da, etkili cevap olma anlayışı devreye sokuluyor. Bir de kuzey rüzgârından etkilenip sağa sola savrulan Bülent Arınç var. “Biz Hizbullah anlayışının sahip olduğu Müslümanlığı ile IŞİD’in sahip olduğu Müslümanlığı Allah bizden uzak tutsun” demişti hâlbuki zamanında. HÜDA-PAR ittifaka katılınca “HÜDA-PAR’ın genel başkanı ve yanındaki arkadaşları da bizim eski dostlarımızdır, biz Refah Partisi’ndeyken beraber çalıştığımız arkadaşlarımızdır, onlar bu memleketin tertemiz vatansever evlatlarıdır” demeye başladı.
Nasıl ki kuruluş döneminden sonra inkâr ve imha devreye sokulduysa, şimdilerde de daha beteri bir politika devam ediyor. Din kardeşi aldatmasıyla Kürtleri kardeş gördüğünü söyleyen ama aslında Musa Anter’in “et ile tırnak gibiyiz ama biz Kürtler hep tırnak olduk” dediği gibi bir kardeşlik hep var oldu. Böyle et tırnak kardeşliğine son verme zamanı geldi de geçti bile. En son Ümit Özdağ’ın, bir Kürt kızının oyunu YSP’ye vereceğini söylemesine karşılık olarak “sen hiç katile benzemiyorsun” demesi ırkçılığın en son evresidir. Küfrü dahi hak etmeyen insanlar vardır, o da işte onlardan biri. O kız daha sonra gözaltına alındı. Ortalığı karıştırmak isteyen b… değneği gibi YSP’nin seçim bürolarına kamera ile birlikte gidiyor. Adamın niyeti başka, resmen kavga çıkartmak istiyor seçim öncesi. Kürtler bu oyunlara gelmeyecek, o dönemler bitti artık. Yakında kendisi de İnce gibi AKP’nin arkasına takılır.
Seçim öncesi insan kaçırmalar ve ölümler çoğalmaya başladı. Zeki Oğuz adlı Kürt iş insanı kaçırıldı ve bir aya yakın bir zamandır kendisinden haber alınamıyor. Oysa olay görüntüleri var ama Zeki Oğuz’u kaçıranlar yakalanmıyor. İçişleri Bakanlığı’ndan bir açıklama yok bu konuda. Bunun cevabı belki de Hulusi Akar’ın konuşması sırasında atılan slogan ve Akar’ın verdiği cevapta yatıyor. “Vur de vuralım öl de ölelim” sloganını atan kitleye cevap olarak “BEKLEYİN ONUN DA ZAMANI GELECEK” demesi. Halen ölümlerden beslenme politikasına sarılan anlayış var. O sloganı atan kitleye sormak gerekir, deprem zamanında asker neredeydi? Şunu unutmamak gerek, gerçekler zaman zaman can çekişse de yaşamaya devam eder.
Millet İttifakı’nın seçimi kazanması bu dönem için önemli ama sonrası çok daha önemli. Erdoğan şimdiden muhalefet örgütlenmesi çalışmalarını örgütlüyor. Millet ittifakı, ülkenin sorunlarını çözmeye samimiyet ve cesaretle hesaplaşmayla hazır mı? Bu sorunlar yalnız ekonomik sorunlar değildir, ülkenin en önemli meselesi olan Kürt sorunudur. Ekonomi düzelirse Kürt sorunu da çözülür yaklaşımı sorunu daha da büyütür. Esasında Kürt sorunu bütün sorunların kilit taşıdır. İnanmayan 40 yıllık savaşın bilançosuna bir baksın.