Sevgili Yeni Yaşam okurları, Yeşil Sol Parti Mersin listelerinden milletvekili adayıyım, biliyorsunuz. Bu kez Mersin’den merhabalar diyorum o yüzden sizlere.
Gazetelerde köşesi olan milletvekili adayı arkadaşlarım bir süreliğine -yoğun programların haklılığı dolayısıyla- yazılarına veda etmeyi tercih etti. Ben tam tersini yapacağım. Bu köşeyi sizin aracılığınızla sözümüzün, eylemimizin ve yürüyüşümüzün elçisi olarak işlevlendirmeye çabalayacağım.
*
Yeşil Sol Parti seçim kampanyamızı 10 Nisan’da Ankara’dan başlattık. 12 Nisan’da seçim bölgemiz Mersin’de adayların tanıtıldığı halk buluşmaları gerçekleşti. Ve böylece yereldeki süreç başladı.
Emek ve Özgürlük İttifakımızın yapmış olduğu merkezi görevlendirmeler çerçevesinde 14-18 Nisan tarihleri arasında Akdeniz, Ege ve Çukurova illerinde seçim bürosu açılışları, halk toplantıları ve şenlikleri içeren il-ilçe etkinliklerine katıldık.
Antalya, Denizli, Aydın, Muğla, İzmir, Manisa, Adana ve Mersin’i kapsayan bu gezide Yeşil Sol Parti’yi tanıtma ve görkemli bir seçim atmosferi yaratmak amacındaydık. Antalya, Denizli, Muğla, Aydın ve Manisa geçtiğimiz dönemde çok az oy farklarıyla kayıplar yaşanan, seçimin kritik illerinden. Dolayısıyla bu seçim sürecinde bir yandan seçim kampanyasını yürütmek bir yandan ise geçtiğimiz seçimlerde yaşanan durumu halk lehine aşmak ve kazanıma dönüştürmek amacı taşıyor. Bu illerdeki Yeşil Sol Parti seçim çalışması yapan Emek ve Özgürlük İttifakımızın tüm güçlerine ve dostlarına büyük görev ve sorumluluk düşüyor.
Yeri gelmişken belirtelim, sözünü ettiğim kritik iller başta olmak üzere, tüm seçim bölgelerinde geçerli olan bir görevimiz daha var. Devrimci demokratik kamuoyu elbette HDP’nin karşı karşıya olduğu kapatma davasından kaynaklı seçimlere Yeşil Sol Parti ile girileceğini biliyor. Ancak milyonlarca insanın doğru biçimde bilgilendirilmesi sahadaki en önemli ihtiyaçlardan bir tanesi. Yeşil Sol Parti tercihi teknik bir detaya indirgenmemeli. Böyle bir hataya düşülmemeli. Hiç hesapta olmayan olası oy kayıpları örgütlü bir seferberlikle boşa düşürülmelidir.
*
Geçtiğimiz seçimlerde yine çok az bir fark ile üçüncü vekili Meclis’e göndermeyi başaramadık. Dolayısıyla Mersin’de de görevimiz aşağı yukarı aynı: Bir yandan Yeşil Sol Parti’nin tanıtımını yapmak, diğer yandan mümkün olan en yüksek sayıdaki vekili seçmek. Bunu yaparken aynı zamanda ve en önemlisi demokratik bir cumhuriyet hedefi ile donatılmış örgütlü bir halk gücünü yaratmak.
*
Mersin’in yerleşik nüfusu resmi rakamlara göre 2 milyona yakın. Kayıt dışı nüfusun çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz seçimlerde Mersin seçmen sayısı 1 milyon 293 bin, oy kullanan seçmen sayısı 1 milyon 147 bin idi. Türkiye ortalamasının üzerinde bir sandığa gitme oranı söz konusu.
Öte yandan kent nüfusuna Suriye savaşı ardından yaklaşık 400 bin mülteci ve 6 Şubat depremleri ardından özellikle Hatay’dan gelen depremzedeler eklenmiş durumda. Büyükşehir belediyesinin açıklamış olduğu resmi rakamlara göre deprem göçünün 382 bin olduğu kayıtlara geçmiş durumda. Ancak bu nüfusun çok daha fazla olduğunu kent dokusunun güncel profilinden çok rahat görebiliyoruz.
Genç nüfusun ve halkçı politikaya yön verme potansiyeli taşıyan toplumsal kesimlerin, yani işçi sınıfının, Kürt halkının, Arap Alevilerin, Türk Alevilerin, Kürt Alevilerin, Yörüklerin, geniş genç ve kadın nüfusunun oluşturduğu kent demografisi toplumsal mücadeleler açısından burayı özgün kılıyor. Ek olarak, yıllara yayılan Nükleer Santral karşıtı mücadelenin yarattığı ekolojik bilinç de kentin toplumsal mücadele kompozisyonunun önemli bir parçası.
Dolayısıyla, Mersin Türkiye devrimci hareketinin en ciddi potansiyele sahip illerinden bir tanesidir. Buradaki potansiyeli daha da ileri taşıma ve zenginleştirme gibi bir görevimiz olduğu bilinci ile hareket ediyoruz. Bu göreve talibiz.
Karşı karşıya olduğumuz bu görev kalıcı ve uzun vadede mücadele edecek siyasal aygıtlarla gerçekleşecektir. Bunun salt bir sandık tavrı ve matematiği ile gerçekleşmeyeceğinin farkındayız. Dolayısıyla önümüze uzun soluklu bir mücadele ve örgütlenme planı koyduk. Bu plan stratejik hedefimiz olan demokratik cumhuriyet programı ile taktik tavrımız olan seçim çalışmasının buluşma noktasıdır. Politik programlar salt propaganda metinleri yahut halkı araçsallaştıran ve onu seçmene indirgeyen seçim vaatleri manzumesi değildir. Kurucu nitelikteki belgelerdir.