Depremin yıkamadığı evleri devlet başımıza yıkacak diyen depremzedeler, devlet tarafından OHAL ile çıkarılan kararnamelerle arazilerinin kamulaştırılmasına tepki gösterdi
Mereş ( Maraş) merkezli 6 Şubat’ta yaşanan depremlerde yerle bir olan kentlerden olan Hatay’da Antakya ilçesi Gülderen Mahallesi’nde bulunan 61 parseldeki taşınmazlar, yeni şehir hastanesi yapımı amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından acele kamulaştırıldı. Acele kamulaştırma kararı verilen şelalenin bulunduğu ve suların aktığı dere kıyısındaki 61 parselde, Arap Alevileri yaşıyor. Diğer yandan kamulaştırma yapılan parsellere sınır arazileri AKP’li Antakya Belediye Başkanı İzzetin Yılmaz’ın yakınlarının villaları bulunuyor. Aynı zamanda bu alana sınır olarak, AKP’li milletvekili Adem Yeşildağ’ın ve ismi öğrenilemeyen bir AKP’li il yöneticisinin de arazinin olduğu belirtildi. Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından başlatılan kamulaştırma işlemine burada yaşayan yurttaşlar tepkili. Yaşadıklarının ağır bir süreç olduğunu söyleyen yurttaşlar Mezopotamya Ajansından Müjdat Can’a konuştular.
Devleten yardım beklerken devlet arsalarımızı kamulaştırdı
Depremde evleri hasar gören akrabalarının kendi evine sığındığını ve sayılarının 25’i geçtiğini belirten Seyran Ateş, “ Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında burası acele kamulaştırmaya girmiş. Deprem şokunu atlatmadan böyle bir şok atlatmamız bizi çok sarstı. Biz depremden dolayı devletten yardım beklerken, devletin bizim arsalarımızı, sağlam evlerimizi kamulaştırması kabul edilebilecek birşey değil. Depremin yıkamadığı evlerimizi, şuan devlet farklı gerekçelerle bizden alıp başımıza yıkmaya çalışıyor. Bunu kabul etmiyoruz” dedi.
‘Oldu bittiye getirdiler’
Amaçlarının Antakya’yı yeniden inşa etmek olduğunu ancak devletin sağlam evleri de yıkmaya çalıştığını belirten Ateş, topraklarını terk etmeyeceklerini söyledi. Devletin herhangi bir fikir almadan bu kararı alarak evlerini ve arazilerini kamulaştırdığını belirten Ateş, “Bizimle konuşmadan ‘oldu bittiye’ getirmeye çalışıyorlar. Bunu kabul etmiyoruz. İdari, hukuksal yönden itirazlarımızı yapacağız. Herhangi bir zorla çıkarma durumunda da burayı bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
Mahalle de şahsa ait 50-60 yapının kamulaştırılarak insanların göçe zorlandığına dikkat çeken Ateş, “Buradaki insanlar zeytincilik, sera ve hayvancılıkla geçiniyor. Acele kamulaştırma kabul edilemez. Çok daha fazla hazine malı var onlar değerlendirilebilir” dedi.
‘Tek isteğim bahçeme dokunulmasın’
Gülderen Mahallesi’nde doğup büyüdüğünü belirten Vecide Atahan da, depremde evinin yıkıldığını ve 5 dönümlük zeytinliğine yerleştiğini söyledi. 250’den fazla zeytin ağacının yanı sıra, portakal, limon gibi birçok meyve ağacının da olduğunu belirten Ataman, zeytinliğine el konulduğunu söyledi. “Ben köyümden gitmek istemiyorum” diyerek konuşmasını sürdüren Atahan, tek isteğinin bahçesine dokunulmaması olduğunu dile getirdi.
‘Bir depremde devlet yaşatıyor’
Mahallede muhtarı Nevzat Yeral ise, mahallelerinin dağ eteği olmasından ötürü depremin etkisinin az olduğunu, depremde evsiz kalanların gelmesiyle nüfuslarının arttığını söyledi.
Yeral, “Burada sağlam evler var. 150 yıldır insanlarımız burada yaşıyor. Devlet ne düşünüyor, ne yapıyor bilmiyoruz. Neden evlerimizi alıyorlar? Hastane adı altında farklı şeyler mi yapacaklar? Burada insanlar haklı olarak tedirgin. Ben bu mahallenin muhtarıyım ama bana da kimse birşey sormadı” diye konuştu. Yeral, “Gelip halkla konuşsunlar. Bu insanlar neden tepki gösteriyor, nedir sorunları dinlesinler, bunu sorma gereği duymadan bir deprem de onlar yaşatıyor” şeklinde konuştu.
HATAY