Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi açıkladığı deklarasyonla, Suriye’de kalıcı çözüm için hükümete çağrı yapılırken, Özerk Yönetim’in sorumluluk almaya hazır olduğu vurgulandı
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Suriye krizinin demokratik ve barışçıl yollarla çözümü için deklarasyon yayınladı. Konuya ilişkin Reqa’daki Özerk Yönetim Yürütme Meclisi binası önünde yapılan basın açıklamasında deklarasyonu Özerk Yönetim Eş Başkanı Hamid El Mihbaş okudu.
Suriye’de 2011’de başlayan siyasi krizin hala devam ettiği vurgulanan deklarasyonda, amaçlarının 2023 yılı içerisinde barışçıl ve demokratik çözüm yönünde gelişmeler yaratmak olduğu vurgulandı.
Çözüm için adım atılmalı
Yaşanan krizlerin yüzbinlerce insanı etkilediği vurgulanan açıklamada, “Efrîn, Serêkaniyê, İdlip, Ezaz, Bab, Cerablus, Girê Spî ve Suriye’nin başka alanlarından milyonlarca insanımız ülke içinde ve ülke dışına göç etmek zorunda kaldı. Milyonlarca insanımız göç ettiği yerlerde insanlık dışı muameleyle karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye’de gerçekleşen depremden en fazla zarar gören bir kesim de Suriye’den giden mülteciler olmuştur. AKP-MHP yönetimindeki Türkiye’de deprem sırasında Suriyeli mültecilere her türlü saldırı, hakaret ve işkence yapılmıştır. Bugün Suriye’nin tamamında ciddi anlamda açlık, yoksulluk, işsizlik, güvenlik ve sağlık sorunları yaşanmaktadır. Mevcut yaşananlar karşısında Suriye’nin bir an önce barışçıl ve demokratik bir geleceğe kavuşması için tüm sorumlu siyasi güçlerin diyalog, tartışma ve uzlaşmaya dayalı ortak çözüm yaratmak amacıyla adım atması gerekmektedir” denildi.
Tüm güçler dahil edilmeli
Suriye sorunun çözümü kapsamında bugüne kadar ortaya konan ulusal ve uluslararası (Cenevre, Astana süreci vb.) çabaların henüz sonuç vermediği belirtilen açıklamada, “Günümüz itibariyle sonuç üretmiş değildir. Bunun temel nedeni, Suriye sorununun doğru tahlil edilmemesi, barışçıl ve demokratik bir çözüm programı ortaya konulmaması, Suriye’de yaşayan tüm dinamiklerin sürece dahil edilmemesi ve çözümünün dışarıda aranmasıdır. Öte yandan Suriye’de siyasi çözümde önemli rol oynaması gereken Suriye devletinin de mevcut sorunları çözecek ve krizi aşacak bir politika ve tutum içinde olmaması da çözümsüzlüğün sürmesine yol açmaktadır” denildi.
Talepler sıralandı
Açıklamada bütün grupların çözüm konusunda aktif rol alması gerektiği vurgulanarak, çağırılarını ve taleplerini sıraladı. Çağrı şu şekilde devam etti:
1-Bizler, Kuzey ve Doğu Suriye güçleri olarak Suriye’nin bütünlüğünden yanayız. Suriye’de yaşanan sorunlara sadece ülke bütünlüğü çerçevesinde çözüm bulunabilir. Bu çerçevede çözümü geliştirme amacıyla ortak bir program, proje ve çözüm perspektiflerini müzakere etme kapsamında mevcut Suriye devlet yönetimi ve Suriye’de var olan tüm toplumsal, siyasi, sivil yapılar ile görüşmeye ve diyaloga açık olduğumuzu beyan ediyoruz.
2-Suriye sorununun temelinde, siyasi ve toplumsal demokrasi yoksunluğu vardır. Etnik, inançsal topluluklar dahil tüm toplumsal kesimlerin her konuda eşit haklara sahip olma, özgür ve demokratik şekilde yaşama sorunu vardır. Bu nedenle tüm toplulukların katılacağı demokratik bir çözümü sağlamak gerekmektedir. Suriye’yi oluşturan Arap, Kürd, Suryani dahil tüm etnik ve inanç toplulukların Suriye’nin ana unsuru olarak kabul etmek, kollektif haklarını güvence altına almak, demokratik değerlerle demokratik ulus haline gelmek, merkeziyetçi olmayan yerel yönetimlere dayalı demokratik bir siyasi-idari sistem kurmak gerektiğine inanıyoruz
3-Suriye’nin Rojava Kuzey ve Doğu Bölgelerinde uyguladığımız demokratik, çoğulcu ve yerel demokrasiye dayalı sistem deneyimimiz; tüm kesimlerin öz iradesiyle ve özgür bir şekilde aynı haklara sahip olarak barış ve öz güven içinde yaşayabileceğini, yerel idareler yoluyla sorunlarını yerinde ve daha hızlı çözülebildiğini açığa çıkarmıştır. Siyasi, kültürel ve sosyal yapılara genel ve yerel yönetimlerde yer alma olanağı sağlanarak demokratik toplumsal bir uyum ve istikrarın yaratıldığı gösterilmiştir. Bölgemizde uyguladığımız ve deneyimlediğimiz Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Toplum modelinin; Suriye gibi çoğul etnik, inanç, kültür, sosyal ve politik yapıdaki bir ülke için çözüm referansı oluşturacağı kanaatindeyiz.
4-2011 yılından bu yana devam eden sürecin yarattığı ağır ekonomik ve yaşamsal sorunları hafifletmek amacıyla, mevcut ekonomik imkânların tüm Suriye’de adil temelde paylaşılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Kuzey/doğu Suriye bölgemizde var olan (petrol, gaz, buğday, gıda gibi) ürünler tüm Suriye’de var olan ekonomik imkanlar gibi tüm Suriyelilere aittir. Bu kaynakları mevcut Suriye yönetimi ve ilgili siyasi ve toplumsal çevrelerle görüşme ve mutabakat çerçevesinde paylaşmaya hazır olduğumuzu bir daha vurguluyoruz.
Til Koçer ve diğer gümrük kapılarının açılması, insani ihtiyaçların temini ve tüm bölgelere ulaştırılması bakımından oldukça önemlidir. Bu konuda en başta da sorumluluk mevcut Suriye devlet yönetimine aittir. Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi olarak devlet kontrolünde olacak gümrük kapısı konusunda en makul bir uzlaşma ile bu sorunun çözüleceğine inanıyoruz.
5-Ülke içinde veya ülke dışına göç etme durumunda kalan her etnik ve inanç topluluğundan halkımızın yaşadığı sorunları hafifletmek ve insanlık dışı muameleye maruz kalmalarını ortadan kaldırmak amacıyla, bölgemizin imkanları dahilinde kucak açmaya ve adım atmaya hazırız.
6-DAİŞ ve benzeri çete gurupları Suriye içinde, bölgede ve dünyada tehdit oluşturmasını önlemek amacıyla bugüne kadar verdiğimiz mücadele ve ortaya koyduğumuz çabaları bundan sonra da etkili ve aktif bir şekilde sürdüreceğimizi belirtiyoruz.
7-Türkiye hükümeti, izlediği politikalar ile Suriye’de sorunların derinleşmesine, Suriye’nin bütünlüğünün parçalanmasına ve DAİŞ türü gurupların çoğalıp, gelişmesine yol açmaktadır. Türkiye hükümeti, dikkatleri kendi iç sorunlarından dışa yöneltmek için Suriye içine müdahale ederek, işgal ve saldırılarda bulunarak DAİŞ türü gurupları kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktadır.
Açıklamada ayrıca Türkiye’nin saldırılarının demografik yapıya zarar verdiği vurgulanarak; Bizim Türkiye’ye ve Türkiye halklarına yönelik bir düşmanlığımız yoktur ancak Türkiye devleti işgalci durumuna son vermelidir. Türkiye dahil diğer komşu ülkeler ve halklar ile barış içinde yaşamayı benimsiyoruz. Ancak Türk devleti tarafından halkımıza ve alanlarımıza dönük yapılacak olası saldırılara karşı meşru savunma hakkımızı kullanacağımızı bir kez daha belirtiyoruz.
8-Suriye’de demokratik ve barışçıl bir çözümün gelişmesi için başta Arap ülkeleri ve bu ülkelerdeki siyasi güçler, Aydınlar, Demokratik çevreler olmak üzere Birleşmiş Milletler ve ayrımsız tüm Uluslararası güçlerden kolaylaştırıcı rol oynamalarını; Suriye devleti ve çözümde rol oynayacak diğer Suriyeli güçlerle ortak çözüm arayışımıza destek ve katkıda bulunmalarını talep ediyoruz.
Son olarak deklarasyonda bütün çözüm önerilerine açık olunduğu ve sorumluluk alınmaya hazır olunduğu vurgulandı.
HABER MERKEZİ