Göç, gözaltı ve tutuklamalarla geçen bir çocukluğun ardından avukat olan Abdulmecit Yıldırım şimdi de Yeşil Sol Parti’den İzmir milletvekili adayı olarak Meclis yolunda
14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere 1 aydan kısa bir süre kalırken, çalışmalar devam ediyor. Bir yandan da aday tanıtımları sürüyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) adayları da seçim bölgelerinde çalışmalarına devam ediyor.
Parti birçok kentte rekor oy almayı hedeflerken, İzmir’de de en az vekil çıkarmayı hedefliyor. Yeşil Sol Parti’nin adayları arasında hikayesi ve mücadelesiyle dikkat çeken isimlerden biri de İzmir birinci bölge, ikinci sıra milletvekili adayı Abdulmecit Yıldırım. Katliam, işkence, tutuklama, baskı ve göç politikasının çemberinde büyüyen Yıldırım, yaşadıklarının hesabını sormak ve hiç bir çocuğun bu hikayelerle büyümemesi için mücadelesini her alanda büyütmeye hazırlanıyor.
Aile boyu işkence, tutuklama
38 yaşında olan Yıldırım , Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesi Çale köyünde dünyaya gelirken, 1990’lı yıllarda Yıldırım’ın babası Hikmet ile ağabeyi Adil Yıldırım sayısız kez gözaltına alınarak, işkenceye maruz bırakıldı. Ablası Emine Yıldırım ise Amed’in Licê ilçesinde 1992’de 22 yaşındayken gözaltına alınıp, tutuklandı. Yargılama sonucu müebbet hapis cezasına çarptırılan Emine Yıldırım, 30 yıllık tutukluluğun ardından 52 yaşındayken 10 Kasım 2022’de tahliye oldu.
Hizbullah dayısını katletti
Yıldırım’ın ailesi köy boşaltmalarının yaygın olduğu 1993’te zorla köylerinden edilip, ilçe merkezine yerleşmek zorunda kaldı. Aile ilçeye göç ettikten sonra bu kez Hizbullah tarafından tehdit edilmeye başlandı. Yıldırım’ın dayısı Mesut Yıldırım aynı yıl içinde Hizbullah üyeleri tarafından ilçe merkezinde sokak ortasında katledildi.
İzmir’e göç ettiler
Yıldırım ailesi, 1993 yılında İzmir’in Konak ilçesi Soğukkuyu Mahallesi’ne göç ederken, Abdulmecit Yıldırım da ailesinin yaşadıklarına karşı Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirerek, avukat oldu.
Poyraz’ın avukatı
Yaklaşık 13 yıldır aktif avukatlık yapan Yıldırım, aynı zamanda Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nin İzmir Şubesi kurucularından aynı zamanda İzmir’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın da dava avukatlarından.
Avukat parasını bulamıyorduk
Gözaltı, tutuklama işkence, faili meçhuller, köy yakmalarının hakim olduğu bir atmosferde büyüdüğünü belirten Yıldırım, “Babam ile ağabeyim sayısız kez gözaltına alınarak, işkenceye maruz kaldı. Ailem her seferinde avukat arayışına giriyordu. O zaman bu dosyalara giren avukat sayısı çok azdı. Dosyalar Amed’e gidiyordu. Biz Nusaybin’den Amed’e gitmek zorunda kalıyorduk. Hayvancılıkla geçimimizi sağlıyorduk. Babam ve ağabeyim her gözaltına alındığında, hayvanlarımızı satarak avukat parası çıkarmaya çalışıyorduk” dedi.
Dönem itibariyle avukat bulmakta zorlandıklarını ekleyen Yıldırım, “Yıllarca mücadele ettik, şimdi bu mücadelenin Meclis ayağını da yürütmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
Mücadeleyi Meclis’e taşımak istiyorum
Aradan yıllar geçmesine rağmen hala çocukların işkenceye tanıklık ettiğini ve hatta bizzat işkenceyi yaşadıklarını ifade eden Yıldırım, “Ben yaşadıklarımı başka çocuklar, başka aileler yaşamasın diye avukat oldum. Bizim coğrafyamızda avukatlık mesleği tercih değil, bir ihtiyaç. Dolayısıyla ben de mücadelemin bir de Meclis ayağını büyütmek, bağımsız bir yargı, gerçek adaleti savunmak için Yeşil Sol Parti’den milletvekili adayı oldum” sözleriyle amaçlarına değindi.
3’üncü yolu inşa edeceğiz
Seçim çalışmalarındaki izlenimlerini de anlatan Yıldırım, “İzmir’de ilk kez bu kadar coşkuyla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla İzmir’den en az 4 milletvekili ile Meclis’te yer alacağımızı düşünüyorum. AKP-MHP bize diktatörlük vaat ediyor. Millet İttifakı da kısmi revizyonlar yapıp, eski sistemi sunuyor. Eski sitemin içinde doğmuş, büyümüş biri olarak bunların hiç birinin çözüm olmadığını biliyorum. 1990’larda AKP-MHP yoktu. Parlementer sistem vardı. Ama yine faili meçhul, işkence, tutuklamalar vardı. O nedenle biz ‘3’ncü Yol’u inşa edeceğiz’ diyoruz” ifadelerini kullandı.
Tutuluların sesi olacağım
Meclis’e gitmesi halinde en çok siyasi tutukluların sesi olacağını söyleyen Yıldırım, “İmralı Cezaevi hukukun bir kara deliğidir. Orada başlayan her olumsuz uygulama, zamanla tüm cezaevlerine yayılıyor. Türkiye bir cezaevi bölgesine dönüştürüldü. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini biliyorum. Meclis’te en çok siyasi tutukluların sesi olacağım” şeklinde konuştu.
Haber: Semra Turan – Delal Akyüz / MA