Yeşil Sol Parti Mêrdîn Milletvekili adayı Saliha Aydeniz, iktidarın ‘çözüm iradesine savaşla karşılık verdiğini’ vurgulayarak, seçim çalışmalarında temel gündemlerinden birinin ‘savaş ve tecrit’ olduğunu söyledi
14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlere bir ay kalırken, siyasi partilerin aday listeleri de netleşti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) kapatılma tehdidi ile yüz yüze olduğu için bu seçimlere Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ile girme kararı aldı.
Seçimlere sol-sosyalist ve Kurdistani partiler ile kurduğu ittifaklarla girecek olan Yeşil Sol Parti, birçok farklı kesimi ve rengi bünyesinde barındırıyor. Geri sayımın başladığı seçimlerde Yeşil Sol Parti Mêrdîn Milletvekili Adayı olan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, JİNNEWS’ten Nişmiye Güler’e konuştu.
‘Türkiye 100’üncü yıla tekçilikle gidemez’
14 Mayıs seçimlerinin önemini değinen Aydeniz, AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde yaptığı Kürt düşmanlığının son 8 yıldır da tüm kesimlere uygulandığını belirtti. 2017’de geçilen “Başkanlık” sisteminin “tek adam rejimi” olduğunu ifade eden Aydeniz, 2015’ten sonra AKP’nin MHP ile kurduğu ittifak ile Türkiye’nin çoklu krizlere girdiğini dile getirdi. Aydeniz, 2023 seçimlerinin Cumhuriyetin 100’üncü yılına denk geldiğini hatırlatarak, “100 yıllık cumhuriyet maalesef Türkiye halklarını kucaklayan, dillerini, kültürlerini gören bir Cumhuriyet olmadı. 100’üncü yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin bu tekçilik ile gidemeyeceğinin gerçekliği var” dedi.
‘İstanbul Sözleşmesi tekrar hayat bulacak’
Seçimlerin kadınlar için olan önemine dikkat çeken Aydeniz şöyle devam etti:
“İstanbul Sözleşmesi’nin tek adam rejimi tarafından bir gecede feshedilmesi tam da budur. Bin bir emek ve mücadele ile elde edilmiş eşbaşkanlık sisteminin yargılanıyor olması bu sistemin toplumu nasıl dizayn etmek istediğinin göstergesi. Her gün kadın katliamlarının arttığı, katliamcıların cezasızlıkla ödüllendirildiklerini görüyoruz. Kadınlar kendi kendini örgütlüyor ve mücadele ediyor. Kadın mücadelesinin yaşamı birebir etkilediği bir ortamda bu seçim çok önemli. Yeşil Sol Parti’nin toplumu özgürleştirme noktasında nasıl kararı varsa kadınların da özgür toplum içerisinde kendi kendini var edebilmenin, özgün, özerk örgütlenebileceği vaadiyle kadınlara alan oluşturuyor. Toplumun yarısını oluşturan kadınların, katliamla, aileye sıkıştırmayla, erkeğin yedeği olarak sıkıştırılmaya çalıştırılmasını asla kabul etmeyen, bütün bunlara karşı kadının her alanda var olmasını siyaseten alan açabilmesini vadediyor. Kadın katliamlarının bu kadar arttığı bir dönemde kadının kendi rengi ve bakış açısıyla siyasette yer alması kadına karşı olan politik katliam yaklaşıma karşı siyasette de güçlü yer alarak bunlara karşı beraber mücadele etmeyi Yeşil Sol vadediyor. İstanbul Sözleşmesi, bir kişinin, bir sistemin, erkeklerin kadınlara bahşettiği bir sözleşme değil kadınlar bunu büyük bedeller vererek elde etmişti. Bu sözleşmenin tekrar hayat bulacağı vaadimiz var. Kadın mücadelesiyle toplumun özgürlüğünü elde edeceğine inanan bir gelenekten geliyoruz. Dolayısıyla Kürt kadın mücadelesinin yansımaları Türkiye kadın hareketleriyle buluşması Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacaktır.”
‘Çözüm iradesine savaşla karşılık verildi’
AKP-MHP ittifakının yürüttüğü savaş politikalarına ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış mutlak tecride de dikkat çeken Aydeniz, iktidarın deprem zamanı bile ‘bombalar yağdırdığını’ söyledi. “Bir çadırı insanlara yetiştiremedi ama milyon dolarlık bombaları Kürt halkının üstüne yağdırdı” diyen Aydeniz sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün Türkiye’nin içine girmiş olduğu krizlerin asıl sebebi savaş gerçekliğinin kendisidir. Bu savaş gerçekliğinin dayandığı nokta tecrit politikasıdır. Tecrit politikası bir yönetim şekline dönüştürülmüştür, bu yönetim şekliyle bütün toplum tecrit altındadır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde başlayan tecrit söz konusu ama bugün bütün cezaevlerine yayılan tecrit, yargının nasıl demokrasinin sopası olarak kullanıldığı ortada, kadın katliamları ve cezasızlıklar ortada, depremdeki kayıpların sebebi ortada hepsinin dayandığı yer tecrit politikasıdır. Savaşta ısrar ediyorlar çünkü topluma verebilecek hiçbir şeyi yok. Sayın Abdullah Öcalan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesi için Kürt sorununu demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi konusunda çok net bir irade beyanı var. Bu iradeye savaşla, tecridin derinleştirilmesi ile karşılık verildi.”
‘Savaş ve tecride karşı durmalıyız’
PKK’nin depremde ilan ettiği daha sonra ise seçim sonuna kadar uzattığı eylemsizlik kararını da hatırlatan Aydeniz, iktidarın ‘beka sorunu var’ söylemlerinin toplumu manipüle ettiğini söyledi. Aydeniz, “Bu eylemsizliğin bu süreçte çok önemli olduğunu, önce deprem için alındı sonra seçime kadar uzatılması aslında demokrasinin kimler tarafından savaşın kimler tarafından istendiğinin çok net ifadesidir. Asıl gündemimiz bütün bu sistemin kaybetmesi için savaşa, tecride karşı durmak gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın onurlu barış ve demokrasi ısrarına inanmak gerekiyor. Biz de seçim çalışmalarımızı yaparken birinci gündemlerimizden biri de savaş ve tecrit politikası olacak. Biz halkımıza inanıyoruz, güveniyoruz. 15 Mayıs’ta büyük bir kazanım elde edeceğimizi biliyoruz” dedi.
HABER MERKEZİ