Türkiye, 14 Mayıs 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerine adayların açıklanması ile birlikte tüm sıcaklığı ile tam gaz girmiş durumdadır. Bu yazımda ittifakların pozisyonlarından ziyade seçim ve sandık güvenliği üzerine birkaç hususa dikkat çekmek istiyorum.
Seçim güvenliğinden anlamamız gereken, seçimin dürüstlük ilkesine uygun olarak bağımsız ve tarafsız yargı gözetiminde açık oy gizli sayım ilkesine uygun yapılıp yapılmadığıdır.
Türkiye’deki seçim idaresine baktığımızda oldukça büyük problem olduğu anlaşılmaktadır. Anayasanın, 16 Nisan 2017 tarihinde kabul edildiği ilan edilen referandum ile esaslı olarak değiştirilip, otoriter tek kişi yönetimine geçme ile birlikte yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı tamamen ortadan kalkmıştır. Seçim idaresine büyük bir güvensizlik vardır. Bu da yetmezmiş gibi partili cumhurbaşkanı modeli ile kamu kaynaklarının seçim esnasında partili cumhurbaşkanı ve bakanları tarafından kullanılması engellenmemiş, tam tersine cumhurbaşkanı her türlü yasaktan muaf tutulmuştur. Seçim sürecinde istifa edip tarafsız olması gereken Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları dönemi sona ermiştir. Partili cumhurbaşkanının sekreterleri olan bu bakanlar seçim güvenliğini nasıl sağlayacaktır? Seçim güvenliği ile ilgili olarak 12 Aralık 2022’de İHD adına hazırladığım raporu etraflıca okumanızı tavsiye ederim (https://www.ihd.org.tr/yeni-rapor-cumhurbaskanligi-secimi-ile-milletvekilligi-genel-secimi-oncesi-turkiyenin-durumu-raporu/).
Seçim güvenliği aynı zamanda seçim sürecinde AGİT kriterlerine göre sağlıklı bir izleme yapmayı da gerektirmektedir. İzleme konuları seçim idaresi dışında seçmen kütüklerinin durumu, medyanın durumu, siyasi partilerin ve adayların finansmanı, propaganda, bağımsız izleme yapma gibi başat konulardır. Türkiye’de seçmen kütükleri üzerine çok fazla spekülasyon yapılmaktadır. Seçmen kütükleri 2008 yılında yapılan kanun değişikliği ile birlikte İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü sistemine entegre edilmiştir. YSK’nın kendi orijinal seçmen kütükleri modeline son verilmiştir. Bu geçiş ile birlikte oldukça ciddi seçmen artışı olmuş, bu artışın sebebi hala tam olarak izah edilememiştir. Buna karşı tek ve somut önerim iktidar değişikliği olduktan sonra nüfus sayımı yapılmalı, Türkiye’nin gerçek nüfusu, sayım yolu ile tespit edilmeli ve bütün veri tabanı buna göre yeniden güncellenmelidir. 2022 yılında yapılan seçim kanunlarındaki değişiklik ile birlikte iktidar medya üzerindeki kontrolünü sağlamak için çeşitli kanunlarda değişiklik yapmış ve özellikle internette bant daraltma yöntemini kullanarak sosyal medyayı kullanılamaz hale getirme yetkisi almıştır. Bu yetkisini en son depremin 2. günü kullanarak göstermiştir. Dolayısıyla seçim günü internet üzerinden geliştirilen alternatif yazılımlara fazla güvenilmemesi gerektiğini özellikle belirtmek isterim. Sandık sonuç tutanaklarının ıslak imzalı bir sureti alınarak muhafaza edilmeli, tutanaklar okul, mahalle, belde, kasaba, ilçe, il düzeyinde alternatif yöntemlerle (faks gibi) birleştirilerek sonuçlar bir de bu açıdan izlenmelidir. Siyası partilerin ve adayların finansmanı konusunda ise Cumhurbaşkanlığı hariç milletvekilliği seçiminde belirlenmiş etik ve ahlaki kurallar yoktur. Hazine yardımından grubu bulunan ve %3’ün üzerinde oy alan partiler dışında partilerin yararlandırılmaması, HDP üzerindeki kapatma davası nedeni ile HDP’nin seçime giremeyerek kendisine verilecek hazine yardımından mahrum bırakılması finansman konusunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Sandık güvenliğine gelirsek, Cumhur İttifakı dışındaki Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı, Sosyalist Güç Birliği Platformu ittifakının seçim günü iş birliği yapması zorunludur. Öncelikle sandık kurullarına üye verebilecek olan CHP ve İYİ Parti’nin Türkiye’deki tüm sandıklara diğer partilere danışarak ve onların önerilerini alarak sandık görevlisi vermesi sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra tüm sandıklarda mümkün olduğu ölçüde yüksek sayıda sandık müşahidi bulundurulmalıdır. Sandık görevlileri ve sandık müşahitleri eğitimden geçirilmelidir. Sandık sonuç tutanağının ıslak imzalı bir sureti mutlaka alınmalıdır. Sandıkların bulunduğu okulların önünde beklenerek sonuç tutanakları alınmalı, ardından birleştirmenin yapılacağı ilçe seçim kurularının önüne gidilerek burada birleştirme sonuçları beklenmelidir. Tüm seçmenler bu şekilde oylarına sahip çıkmalıdırlar. Yani yukarıda ismini zikrettiğim 3 ittifakın mensupları ile bu ittifaklara oy veren seçmen sandıkta kullandığı oya sahip çıktığını, seçim günü seçim kurulları önünde bulunarak ve büyük kitlesel gücünü göstererek sahip çıkmalıdır. Bu durum olası manipülasyonlar ile hileleri ve müdahaleleri önleyici tek güçtür. Unutmayalım halkın kitlesel gücü her türlü kötülüğü önlemeye yetecek tek kaynaktır.
Seçim ve sandık güvenliği üzerine çok şey söylenebilir. Yeter ki konu hafife alınmasın, tarihsel olarak gördüğümüz 14 Mayıs seçimlerini çeşitli manipülasyon ve hilelerle kaybetmemek için sandığa ve sandık sonuçlarına sahip çıkacak bir pratik sergilemeliyiz. Bunu yaptığımızda siyasi iktidar değişikliği gerçekleşecek barış ve demokrasi için yeni bir seçeneğimiz olacaktır.