Kadın haklarını savunmak sadece kadınların değil erkeklerin sorumluluğudur ve aynı zamanda bir demokrasi sorunudur diyen Serpil Sancar, Türkiye’de 2010 yılından bu yana kadın haklarında geriye gidişin olduğunu belirtti
Türkiye, 14 Mayıs seçimlerine hazırlanırken, kadınlar seçim süreci ve sonrasını yakından takip ediyor. Cumhur İttifakı’na karşı Millet İttifakı’nın da kadın kazanımları için bir mutabakat oluşturmadığına dikkat çeken Siyaset Bilimci Prof. Dr. Serpil Sancar, Türkiye’de kadın politikalarına dair Yeşiller ve Sol Gelecek Parti’nin Kadın Seçim Beyannamesi’ni örnek gösterdi.
‘Kadın haklarında geriye gidiş var’
Türkiye’de 2010 yılından bu yana kadın haklarında geriye gidişler olduğunu belirten Sancar, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ve 6284 sayılı yasayı kaldırma girişimini buna örnek gösterdi.
Kadını eve kapatma çabalarının “dindarlaştırma” politikasının bir parçası olduğuna işaret eden Sancar, 18 yaşındaki çocukların evlendirilmesi, nafaka hakkının kısıtlanması gibi ciddi kararların AKP iktidarı döneminde alındığını ifade etti.
Sancar, “Medeni Kanun hükümleriyle çatışan tavsiyeler, yönlendirmeler, dini yorumlarla kadın hakları alanına müdahale etmeye başladı. 18 yaşından küçük kızların evlendirilmeleri birçok durumda cezasız kaldı. Kadın haklarında geri gidişler sadece bunlarla da sınırlı değil. Kadın-erkek eşitliğini savunmak laikliği, evrensel insan haklarına dayalı medeniyeti, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek bir demokrasiyi savunmak ile özdeştir. Kadın haklarını savunmak sadece kadınların değil erkeklerin sorumluluğudur ve aynı zamanda bir demokrasi sorunudur” diye belirtti.
‘Kadın hakları siyaseti’
14 Mayıs seçimlerinin kadın kazanımlarında telafi politikaların geliştirilmesi için bir fırsat olabileceğini belirten Sancar, “Siyasi partiler, seçim beyannamelerinde kadına dair net olmalılar. Kazanımların geri alınması için en başından eşit temsiliyet gerekiyor. Kadının siyasette temsiliyeti gerekiyor. Kadınların sadece cinsiyet olarak siyasete katılması yetmez, ‘kadın hakları siyaseti’ diye bir şey var. Kadın bilinciyle harmanlanmış bir siyasetten bahsediyoruz. Bu sadece Türkiye’de değil dünyada böyle olmalı. Kadının sözünün Meclis’te ve tüm yaşam alanlarında duyulması gerekiyor. Kadınlarla, kadın örgütleriyle birlikte düşünüp, birlikte karar vererek, üretmek gerekiyor. Yoksa erkek politikacıların çıkıp ‘kadınlar için bunu yapacağız, size sigorta da vereceğiz’ demesinin bir anlamı yok” ifadelerini kullandı.
‘Bırakın kadınlar politikalarını geliştirsinler’
Sancar sözlerine şöyle devam etti: “Partilere yönelik temel taleplerimiz eşit siyasal temsilin sağlanmasıdır. Kadınlara vaatlerde bulunmayı bırakın, kendileri gelsin ve kendileri karar verip politikalar geliştirsinler. Bunun içinde Kadın Meclis Bakanlığı, eşit siyasal temsil için fermuar sistemi var. Millet İttifakı yakın zamanda yayımladığı 12 maddelik metin dışında ortak bir eylem planı da hazırladı. Bunların her birinde kadın haklarıyla ilgili bir takım şeyler var ama çok tali konularda, çok temel meselelerde net bir şey söylemiyorlar. Nedir bu temel meseleler; kadınların eşit temsili, İstanbul Sözleşmesi, 6284’ün sonunda kadar korunması ve uygulanmasıdır. Bu konudaki özel politikaların desteklenmesi, Kadın Bakanlığı’nın kurulması ve bütün kaynaklarıyla kadın hassasiyetiyle hayata geçirilmesidir. Ama bunların hiçbirini göremiyoruz. Ne Millet İttifakı’ndan ne de ittifakta yer alan siyasi partilerden. Bu konuda sistemli, düzenli açık beyanlar bekliyoruz.”
Yeşil Sol Parti kadın beyannamesi
Sancar, “Kadın sorunu da çözümü de dünyanın her yerinde aynıdır. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler var ve buna uyulması gerekiyor. Yeşil Sol Parti geçen gün bir kadın beyannamesi yayımladı. İçerik bakımından özellikle eşitlik konusunda ciddi adımları var” ifadelerini kullandı. HDP’nin Kadın Meclisi ve Eşbaşkanlık politikasının önemli olduğunun altını çizen Sancar, “Yeşil Sol Parti’nin Kadın Seçim Beyannamesi’nde önemli şeyler yer alıyor. Partiden seçilecek kadın politikacıları hem yerel seçimlerde hem genel seçimlerde Kadın Meclisi belirleyecek. Bu önemli bir karar. Türkiye’nin ilk defa duyduğu şeyler. Bunlar hayata nasıl geçirilir orası bilinmez ama bu kadar önemli bir şey. Maalesef diğer siyasi partileri rekabete sürüklemiyor” dedi.
‘Eşit temsiliyet’
Listelerde eşit temsiliyetin garanti olması için kota ve fermuar sisteminin gerektiğini belirten Sancar, kadına dair politikaların gerçekleşmesi için daha örgütlü bir kadın hareketinin olması gerektiğini söyledi.
Türkiye’deki kadın örgütlerinin birliktelik konusunda hala eksikliklerinin olduğuna dikkat çeken Sancar, şöyle devam etti: “Türkiye’de ne yazık ki ciddi anlamda sokakta, partilere taleplerini kabul ettirecek kadar güçlü bir kitle yok. 6284 sayılı yasa ya da İstanbul Sözleşmesi ile ilgili protestolardaki gibi bir kadın hareketi yok. Dağınık tek tek örgütler, dernekler var. Bir araya gelemiyorlar. Kadın hareketinin bu konuda ciddi bir siyasi talebi yok. Kadın hareketi sadece kadına yönelik şiddete yoğunlaşmış durumda. Kadınlar sadece şiddete uğramıyor birçok hakkı elinden alınmış. Kadınların eşit siyasal temsil etrafında örgütlenmesi ve talep etmesi gerekir. Bu örgütlü güç olmadığı sürece hiçbir şey değişmez.”
Haber: Esra Solin Dal / MA