Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği’nden avukat Çisel Demirkan, refakatsiz çocuklara ilişkin verileri bakanlığın gizlediğini söyledi
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde ailelerini yitiren ve yaralanan çocukların akıbetlerine ilişkin tartışmalar sürüyor.
Depremin üstünden iki ay geçti refakatsiz kalan yaralı çocukların hastaneye sevk sırasında ya da tedavilerinin ardından kaçırıldıkları, cemaat ve tarikatlara teslim edildikleri iddiaları gündemdeki yerini koruyor.
MA’dan Esra Solin Dal’a konuşan Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği’nden avukat Çisel Demirkan ile Afet- Çocuk-Sivil Koordinasyon Merkezi Ekibi’nden avukat Aytül Özcan ve Sevinç Koçak, kayıp çocukların durumuna dair değerlendirmelerde bulundu.
Sayı artıyor
Avukat Çisel Demirkan, refakatsiz çocukların tarikat ve cemaatlerin eline geçmesine dair birçok kez suç duyurusunda bulunarak, basın açıklamaları gerçekleştirdiklerini belirten Demirkan, “Refakatsiz çocuklar, ya da çocuklarını bulamayan ailelerle durumun araştırılması için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile görüşmeye devam ediyoruz. Antakya Barosu’nun bu konu hakkında bir çalışması var. Onlarla da koordineli bir çalışma yürütüyoruz” dedi.
Menzil Tarikatı’na ait köyde depremzede çocukların aileleriyle birlikte kaldığına dair haberlerin kamuoyuna yansımasından sonra başvuruların attığına dikkat çeken Demirkan, “Depremden sonra çocukların bir tarikata ait bir köyde olduğuna dair görüntülerin yayınlanmasından sonra bizde suç duyurusunda bulunduk. Bu bildirimden sonra şikayet başvuru sayıları arttı” diye belirtti.
Bakanlık veri gizliyor
Ailelerin daha çok enkazdan çıkartılan çocuklarının hastanedeyken kaybolduklarına ilişkin başvuru yaptıklarını dile getiren Demirkan, hastanede olan çocukların kayıtlarının tutulmadığına dair de ihbarlar aldıklarını sözlerine ekledi. Demirkan, “Buna dair çalışmalarımız devam ediyor. Geçenlerde kayıp bir çocukla ilgili yaptığımız başvurulardan sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bir veri tabanı olduğunu ve bu çocuğun da görsellerinin olduğuna dair açıklama yaptı. Aile buradan çocuğun görsellerini tespit etti ve böylece çocuğun vefat ettiğini öğrendik. Yani bu çocuğa dair bir kamuoyu yaratılmasaydı ve biz bu çocuğa ilişkin bir çalışma başlatmasaydık. Bakanlık böyle bir veri tabanı olduğunu açıklamayacaktı. Çünkü Bakanlık şuana kadar kayıp çocuklara dair burada şöyle bir çocuk var, sizin mi? diye kimseye haber vermedi. Bu yüzden bu veri tabanından kimsenin haberi yok” diye belirtti.
Cemaatlere veriliyor
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın refakatsiz çocukları hastanelere sevk ederken kayıt altına alması gerektiğini vurgulayan Demirkan, “Depremin yaşandığı ilk günlerde kendilerini polis veya herhangi bir kamu görevlisi olarak tanıtan kişiler olduğunu hatırlatmakta fayda var. Refakatsiz bin 100 çocuğun tarikatlara ait bir köyde olduğunu öğrendik. Bugüne kadar ne Bakanlık ne de hükümet hiçbiri bir açıklama yapmadı. Ailelere teslimi sağlanmayan çocukların devlet yurtlarında kalması gerekirdi. 5-6 yaşındaki çocuklar ‘kuran öğrenmek istiyor’ adı altında cemaatlere veriliyor” ifadelerini kullandı.
Süreçleri izliyoruz
Afet-Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi’nden avukat Aytül Özcan, depremlerin ardından çocuk hakları alanında çalışan yüzü aşkın aktivist ve meslek uzmanı ile ekibi oluşturduklarını aktardı.
Afet-Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi’nin çalışma grupları ve ürettiği bütün içeriklere https://afetcocukkoordinasyon.org/ web sitesinden ulaşılabileceği bilgisini veren Özcan, çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Ekip olarak doğrudan bir başvuru kanalı olarak rol almıyoruz. Aranan refakatsiz çocuk ilanlarını takip ediyor, listeliyor ve teyit ediyoruz. Listeleri Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na da iletiyoruz. Aranan, refakatsiz, kimliği belirlenemeyen çocuklarla ilgili yürütülen süreçleri izliyor ve çocuk güvenliği açısından yapılan yanlış uygulamalara, eksikliklere karşı alternatif öneriler geliştirerek hem ilgili kamu kurumlarıyla hem de kamuoyuyla paylaşıyoruz”
İSTANBUL