Tutuklu gazeteci Ziya Ataman Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşadığı ağır tecrit koşularını anlattı
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Ziya Ataman, tutulduğu Erzurum Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne (DFG) bir mektup yazarak, yaşadığı ağır tecrit koşullarını anlattı.
‘Aynaya bakınca insan olduğumu hatırlıyorum’
Gazeteci Ataman “Sizlere yazmamdaki gayem, birçok defa dillendirdiğimiz, avazımızın yırtınmasına rağmen duyuramadığımız hak ihlalleri nedeniyle yazıyorum” diyerek başladığı mektubunda, “Malumunuzdur ki yeni oluşturulan bu tip cezaevi sistemi her yanıyla hak ihlali kokuyor. Muştuyla kurdelesi kesilen insan karşıtı bu yerde 7 ayımı doldurmak üzereyim. Bazen aynadaki yansımım aracılığıyla insan olduğumu hatırlar oluyorum. Ağır hükümlü ve yankı uyandırmış vakalarıyla gündeme gelenlerin barındırılacağı bir yer olacağı söylenmişse de, daha davası devam eden ya da hükümlü (tutuklu statüsündedir) olanları, bu söylemlerine rağmen burada tutuyorlar (bunların çoğu süreli cezaları.) Sadece söylem değil ağır bir tecrit politikasıyla da yüz yüzeyiz” dedi.
‘Güneş yüzü görmüyoruz’
Güneş yüzü görmediklerini belirten Ataman, “Güneş yüzü görmüyoruz’ söylemine beton dökülmüş olup, sabit kulluğumuz kurumaya bırakılmıştır! İyileştirmeler bekliyorken, avlu saatimiz azaltılıyor; her hafta yapılan aramalarla var olan düzen ve huzurumuz bozuluyor; kimi personelin ideolojik yaklaşımıyla tartışma olup, tutanak tutuluyor; İdare Gözlem Kurulu var olduğumuzu unutuyor; idareciler taleplerimizin çoğunu reddediyor. Ve bunlar oluyorken hiçbir gerekçe sunulmuyor. Hiçbir kapı aralanmıyor. Aralanan kapılardan ise medet umuyoruz. Duyuruyoruz sesimizi ama duyan olmuyor. Ve bunlar sadece birkaç olumsuz olanlardır” ifadelerini kullandı.
‘Sesimizi duyurmak istedim’
Ataman, mektubunu şöyle bitirdi:
“Sevgili meslektaşlarım, sizlere yoğun olduğunuz bir süreçte yazdığımın farkındayım. Yalnız, bizlere farz kıldırmak istenen yoğun yalnızlık ve çaresizlik hissi, vicdanıma, onuruma ve tabii hakkıma engel olamayacağı gibi tesir de edemeyecektir. Bu hakla bir kez daha sesimi ve sesimizi duyurmak istedim. Beş adımlık kafes görünümlü hücremden selamlıyorum sizleri. Sağlıcakla kalın, kolaylıklar diliyorum.”
ERZİROM