EŞİK seçim öncesi siyasi partilere açık mektup yayınladı. Platform mektupta partilerin toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısına sahip olması gerektiğini söyledi
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesi siyasi partilere açık mektup yayınladı. Mektupta, seçimlerde yer alacak partilerin toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısına sahip olması gerektiği ifade edilirken, seçim çalışmalarının merkezine eşitlik politikalarının konulması çağrısı yapıldı.
YRP ve HÜDA PAR tepkisi
Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Hür Dava Partisi’nin (HÜDA-PAR) AKP-MHP iktidarının başını çektiği Cumhur ittifakına katılmasına değinilen mektupta, “İktidarın kadın karşıtı politikaları herkesin malumu iken, siyasal İslam’ın kadın düşmanı iki aşırı ucu ile, siyasi programı İstanbul Sözleşmesi, LGBTİ+ varoluş ve kadın haklarına açık bir saldırı olan bir ittifak oluşturuldu. İttifaka yeni katılanlar, bu saldırılar için oy istediklerini açıklamaktan çekinmediler” denildi.
Kadın haklarına saldırı
Mektupta, YRP’nin 30 maddelik ittifak şartlarından beşinin doğrudan, birçok maddesinin ise dolaylı olarak kadın haklarına saldırı içerdiğine dikkat çekildi. Söz konusu maddelerin iktidar tarafından kabul edildiğine değinilen mektupta, “Kadınları ve kız çocuklarını şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya, çocukları cinsel istismar ve sömürüden koruma amaçlı Lanzarote Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelere, karma eğitime karşı çıkan; kadınlarla ilgili tüm yasalarda kadın kelimesi yerine aile kelimesinin yerleştirilmesi gibi YRP talepleri küçük rötuşlarla kabul edildi. Oylarına talip oldukları kadınlarda dahil bütün kadınları açık hedef haline getiren ittifak şartlarının kabul edilmesi, özellikle 6284 sayılı yasayı korumak isteyen AKP’li eski ve yeni aile bakanları ile üst düzey siyasetçi kadınların ciddi saldırılara uğraması toplumda şok yarattı” ifadeleri kullanıldı.
Ne isteniyor
Eşitlikçi yasaların uygulanması için binlerce kadının örgütlenerek direniş gösterdiği belirtilen mektupta, bunun kadın karşıtı politikalardan çıkışın da güvencesi olduğuna vurgu yapıldı. Mektupta, “Kadınlar atama ya da seçimle gelinen tüm mekanizmalarda eşit temsili ve ülkeyi birlikte yönetmeyi istiyorlar. Eşit temsil bir lütuf değil, kadınların eşitlikçi yasaların uygulanması için gösterdikleri çabanın, yıllardır sergiledikleri kararlı direnişin hakkıdır. Haklarının gasp edilmesinden çocuk istismarına, doğanın talanından emek sömürüsüne, her türlü direnişten önlerde yer alan kadınlar, sadece kendi haklarını değil bir bütün olarak hayatı savunmaktadırlar” denildi.
Mektubun devamında şu ifadeler yer aldı:
“Güçlü bir meclis ve demokrasi isteniyorsa eşitlikçi politikaların bütünlüklü olarak merkeze alınması, gündelik siyasetin kolaylaştırılması uğruna temel hedeflerinden şaşılmaması gerekir. Örneğin Kadın ve Eşitlik Bakanlığı’nın kurulması, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması gibi hedefler başat konumdadır ve kadın erkek herkesin sahip çıkması gerekir. Kadınlar laik, demokratik, insan ve doğa haklarına saygılı, barışın hâkim olduğu bir ülkede; özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak amacında buluşmaktadır. Asıl büyük ittifak, ayrımcılığın, şiddetin acısını bilenler olarak eşitlik hayalinde sessizce buluşan milyonlarca kadının ittifakıdır. Bunu gözden kaçıran siyaset, toplumun nabzını kaçırmış olacaktır. Ülkenin ikinci yüzyılına girerken bu çabanın eşit temsille önünün açılması sonucunda hem siyaset kurumları hem de ülke kazanacaktır. Eşitlik mi? Esaret mi? sorusunun sandıkta verilecek yanıtı sadece kadınların değil bütün toplumun bundan sonra nasıl bir ülkede yaşayacağını belirleyecektir.”