Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ile sahanın nabzını konuştuk: HDP mevcut durumu ile bile en güçlü siyasi parti durumunda. HDP bu süreçten sonra tabana uyumlu aday belirleme sürecine dikkat etmelidir. Tabanla ilişkili, uyumlu adaylarla beslemesi oldukça faydalı olacaktır
Selman Çiçek
Seçimlere kısa bir süre kala araştırma ve anket şirketleri, seçime dair değerlendirmeler yaparken araştırma şirketlerinin ortak görüşüne göre Emek, Demokrasi ve Özgürlük İttifakı’nın oy oranı yüzde 14’ün üzerinde. Özellikle Kürt seçmenlerin nabzını yoklayan Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, gazetemize seçimle ilgili sahanın nabzını değerlendirdi.
Kurdistan ve Türkiye’de bu yıl gerçekleştirilen Newroz etkinliklerinden öne çıkan mesajlar nelerdi?
Bu Newroz çok özel bir yerde duruyordu. Şu açıdan önemliydi: Seçim öncesinde HDP’nin kapatılma tartışmalarının olduğu bir dönemin arifesinde yapıldı. Ve HDP seçime hangi parti ile ve nasıl gireceği stratejilerini, yeni döneme ne amaçlarla gireceğini Newroz meydanlarındaki mesajlarla verdi. Bu bağlamıyla Newroz Bayramı her şeyden önce HDP ve tabanının yeni seçim sürecine hangi adres ve mesaj üzerinden hazırlandığının ilanıydı. Bu bağlamda Yeşil Sol Parti’nin HDP tabanıyla buluşması açısından önemli bir yere sahipti. İkincisi de seçim öncesi Türkiye’nin kendini yeniden organize etme ihtiyacının olduğu, bütün kurumların iflas ettiği bir dönemde yapıldı. Seçim sonrasında da değişim vaatlerinin çok güçlü bir biçimde toplumda karşılık bulduğu bir zamanda yapılan Newroz’da bu değişimin içerisine özellikle Kürt seçmenin nasıl yerleşmek istediği, hangi vaatlerle var olmak istediği, yeni Türkiye’nin neresinde durmak istediğine dair mesajlar içermesi açısından önemliydi. Genel anlamda Newroz Bayramı’nın genel bir özelliği var. Newrozlar, özellikle Kürt halkı açısından dünyanın en büyük politika yapma meydanı olarak biliniyor. Newroz meydanlarına katılanlar slogan ve mesajları ile toplum olarak ne istediklerini ve neyi reddettiklerini ifade edebiliyorlar. Bu yıl da Newroz siyasetçilerden azade olarak toplum olarak kendi söylemini dile getirdi. Bu Newroz’da, Kürt seçmen ana muhatapları ile beraber çözüm sürecini benimseyen siyasetlerle yol alma iradesini ilan etti. Konuşmalarda İmralı üzerinden Öcalan üzerindeki vurgular, Kürt sorununun çözümü üzerinden vurgular bir bütün önemliydi.
Mereş merkezli depremin ardından siyasette ne gibi faylar kırıldı?
Kuşkusuz deprem sadece fayları kırmadı. Türkiye’de siyaseten de bir alanın kırılmasına, yeni bir dönemin başlamasına neden oldu. Bu kırılmanın içerisinde neyin filizleneceği, neyin yol alacağını beraber seçim ve seçim sonrası göreceğiz. Seçim bağlamında değerlendirirsek eğer; aralık ayına kadar iktidar partisini temsil eden AKP, özellikle eylül ayından itibaren kararsızları toparlamaya başladı. Oysa mayıs-hazirana kadar çok ciddi anlamda eriyen bir iktidar partisi vardı. Aynı şey MHP için de geçerliydi. Türkiye’nin en büyük kararsız seçmen grubunu daha önce AKP’ye oy vermiş seçmen oluşturuyordu. Ve bu konuda AKP’nin kaybı, mayıs-haziran çalışmalarımızda ortalama 17 puana denk geliyordu. 2018’de AKP’ye oy vermiş ve bugün AKP’ye oy vermiş olanlara baktığımızda ise bu oran yüzde 56 bandını aşmıyordu. Yani AKP, neredeyse kendi iç konsültasyonundaki 2018 seçimine göre yüzde 43 bandında bir seçmen kaybı yaşıyordu. Bu seçmenin önemli bir kısmı kararsız seçmen sahası olarak hareket ediyordu. Adres bulma konusunda uzun bir dönem kararsız bir zaman yaşadı. Bir dönem bu seçmen grubu DEVA’yı izledi. Tatmin edici bulmayınca Kılıçdaroğlu’nun demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü için Meclis’i göstermesi durumunda önemli bir kısmı oy verebileceğini söyledi. Ancak bu söylemde istikrar sağlanamadığı için bu seçmen yine kararsız kaldı. Bu durum sonbahardan itibaren AKP lehine değişmeye başlamıştı. AKP ilk defa seçmen kaybeden bir parti değil, kararsızları toplamaya başlayan bir parti profili çizmeye başladı. Deprem farklı bir süreci oluşturdu. Oluşan şu: Deprem süreci ve deprem sonrası felaketi yönetememe, insanların acı ve kayıplarına yanıt olamama ve bu açıdan açığa çıkan kırılmanın kendisi, iktidarın kendini toparladığı birkaç ayı hızla geri çekti. AKP’nin şu anki pozisyonu mayıs-haziran pozisyonuna geriledi. Bir iç kayıp süreci yaşadı. Deprem AKP aleyhine bir alan oluştururken toplumsal dayanışma içerisinde muhalefetin yer alma biçimi, seçmene muhalefeti yeniden değerlendirme alanı açtı. İktidar süreci yönetemeyince HDP başta olmak üzere muhalefet toplumsal kolektif ile ilgi gösterme biçimi seçmende yeni bir algının kurulmasına vesile oldu.
Depremzedelerde devlet algısı değişti mi?
Depremde iki hat var, birinci hat Kürt ve Türkmen Alevilerin yaşadığı hat. Bu hat büyük oranda HDP ve CHP seçmeninin olduğu bir hattı. İkincisi ise tahrip olmuş şehir merkezleri. Bu hatta ise ilk kez devlet olgusu tartışılmaya başlandı. Bu merkezler AKP-MHP blokuna oy vermiş merkezlerdi. Bu merkezler devlet için var olmuş bir yurttaş kategorisini temsil ediyordu. Bu grup ilk defa devleti yanında bulamadığının getirdiği bir hayal kırıklığını çok derin yaşadı. Devlet yerine toplumsal dayanışma ağlarını görmeleri onlarda yeni bir algı alanı açtı. Depremde sadece evleri yıkılmadı, devlet mekanizması ile yeni bir sorgu alanı oluştu.
Millet İttifakı’nın adayının Kemal Kılıçdaroğlu olarak gösterilmesi HDP seçmeni tarafından nasıl karşılandı?
HDP kendi adayını ilan ettiğinde sahanın heyecan duyduğunu söyleyebiliriz. Uzun bir süredir her iki ittifak tarafından ötekileştiriyor olmanın, özne dışı olarak görülmenin tepkisini yaşadı. Bu çıkış seçim stratejilerini değiştirme açısından bir fırsat olarak görüldü. HDP’nin kendi adayını çıkarma açıklaması sahayı olumlu motive etti. Saha çalışmalarımızda HDP’nin yok sayılması durumunda kendi adayı ile üçüncü bir yol izleme eğilimi vardı. HDP seçmeninin yüzde 94’ü, HDP aday çıkarırsa kendi adayına oy vereceğini söylüyordu. Bu aynı zamanda tabanın talebi idi. Öte yandan Türkiye’nin yeniden oluşturulmasında muhalefetin adayı ile olası bir anlaşma çerçevesinde desteklenmesi de onay görülüyordu. Toplumda en çok onay gören isim Kılıçdaroğlu’ydu. HDP seçmeninin yüzde 70’i Kılıçdaroğlu’nu ortak aday olarak destekleyeceğini söylüyordu. İkinci sırada ise İmamoğlu vardı. En az teveccüh gören Mansur Yavaş ve Meral Akşener oluşturuyordu. Bu oldukça azdı. HDP daha ortak adayını açıklamadan, Kılıçdaroğlu HDP’yi ziyaret etmeden önce verilen destek yüzde 70 idi, ancak ortak aday süreci doğru zeminlerde ilerlerse bu oranın daha da artacağını gözlemledik. HDP seçmeninin bu kadar blok davranması muhalefet için önemli idi. Çünkü kilit seçmen, sonucu belirleyecek seçmen gruplarından biriydi. İkinci grup ise ilk defa oy kullanan gençlerdir. HDP seçmeni, muhalefet adayını destekleme eğilimini birkaç saik ile destekliyordu. Birincisi ve en önemlisi, Kürt meselesinin çözümü konusunda göstereceği tutumdur. 2013-2015 sürecini de aşan çözümün kimi talep ve vaatlerle sunulması karşılığında ifade ediliyor. İkincisi, Kürt meselesinin çözümü noktasında masanın dönüşümünü Türkiye’nin demokratikleşme teminatı olarak da görüyordu. Üçüncüsü ise oy verdiği partinin eşit bir özne olarak tanınmasıdır. Tersi durum da olabilir. Örneğin aday açıklandıktan sonra İYİ Parti’deki Yavuz Aliağıroğlu gibi isimlerin HDP’yi kriminalize eden açıklamaları tersi bir etki de yaratabilir. Buna karşın HDP seçmeni garanti bir oy olarak görülmemelidir. Bu seçmen grubunun taleplerinin görülmesi, bu iradenin gösterilmesi gerekiyor.
Seçmende ne gibi tutumlarla karşılaşıyorsunuz?
Sahada üç tutum var. Birinci tutum, “Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin” diyenler var. Seçmenin dörtte birini oluşturuyor. İkinci tutum, muhalefet adayına oy vermek isteyen, değişim talebini de kendi talebi olarak yükleyen, Kürt meselesinde çözüm iradesini görmek isteyenler var. Üçüncü tutum ise AKP iktidarını çok kötü bulan, ancak Millet İttifakı’nın politikalarını da AKP’den farklı bulmayanlar var. Bunlar da yüzde 15 civarındadır. Bu tutum daha çok sandığa gitmeme eğilimindedir. Bu grubu ikna etmenin yolu AKP’den farkı gösterecek iradeyi göstermek gerekiyor. Altılı Masa, değişim talebi üzerinden değil demokratikleşme talebi üzerinden kurulmalıdır. Demokratikleşme talebi de Kürt meselesi üzerinden kurulmalıdır. Bu grubun büyük çoğunluğu Kürt ulusal talepleri olan kişilerdir. Altılı Masa değişim talebi karşılığında demokratikleşme taleplerini yerine getirirse seçimi ilk turda kazanma şansı yüksektir.
HDP, seçmenini seçim sürecinde konsolide ediyor mu?
HDP seçmeni başından beri en konsolide seçmendir. Kendi partisinden uzaklaşmayan seçmendir. Saha çalışmalarına göre, geçmişte HDP’ye oy verenlerin “Bugün de vereceğim” diyenlerin oranı yüzde 90’ın altına hiç düşmedi. 2018 seçmen skalasını sarsmamış nadir partilerden biridir. Değişim ve yenilik isteyen seçmen açısından da avantajlı bir yerde duruyordu. HDP’nin bu avantajlı durumu ne kadar lehine çevireceği önemlidir. Denge politikasını yer yer izlediği için yeterli cesur adımları atmadığını da görüyoruz. Var olan değişim talebini bozmamak adına demokratikleşme adımında zayıf davrandığını söyleyebiliriz. Bölgede ilk kez oy kullanacak seçmen açısından birinci sırada iken Türkiye’de ise dördüncü sırada. CHP’nin gençler açısından daha popüler olduğunu söyleyebiliriz. Bunu HDP’nin çok daha güçlü yapabilme potansiyeli ve olanakları olduğunu söyleyebilirim. HDP için en kritik soru şu idi: Kendi adayı ile bir süre daha bu süreci götürebilir miydi? Seçmeni çok daha fazla konsolide edebilir miydi? Seçmenini siyaseten güçlü bir müzakere aracı haline getirebilir miydi? Yürüyen süreç HDP’yi hızlı açıklamaya zorunlu kıldı. Bu süreci daha iyi yönetebilseydi HDP’yi çok daha güçlü bir hale getirebilirdi. HDP mevcut durumu ile bile en güçlü siyasi parti durumunda. HDP bu süreçten sonra tabana uyumlu aday belirleme sürecine dikkat etmelidir. Tabanla ilişkili, uyumlu adaylarla beslemesi oldukça faydalı olacaktır. İttifak içi tartışmalar tabana iyi anlatılabilmelidir. Tüm bunlara rağmen tabanın eleştirilerine rağmen seçmenin HDP’ye oy vermeye devam edeceğinin altını da çizmek istiyorum.
Seçime Yeşil Sol Parti ile girilmesinin dezavantajları var mı?
HDP’nin kapatılması durumunda bu geleneğin geçmiş deneyimine dayanarak HDP’nin işaret ettiği Yeşil Sol Parti’ye oy vermeye zaten hazır. Her beş seçmenden dördü bir yıldır Yeşil Sol Parti’yi tanıyor. Yeşil Sol Parti, HDP seçmeninin blok şeklinde kendine yönelmesi hususunda oldukça avantajlı bir durumdadır. Seçime kadar süreci eğer sağlıklı yürütürse bu oranın çok daha fazla artacağını söyleyebiliriz.
Yeşil Sol Parti’nin anketlere yansıyan sonuçları nelerdir?
Seçim sonuçları konusunda konuşmak için seçimin yaklaşması gerekir. Her şeyden önce adayların ilan edilmesi gerekiyor. Yeşil Sol Parti 2018’in altına düşmeyecektir. Bunun üzerine dört ya da beş puan ekleme olasılığı halen yüksektir. Elbette siyasetler çok daha fazlasını hedefleyebilmelidir. Yeşil Sol Parti’nin yüz vekil talebi, vaadi oldukça gerçekçidir. Mesele bu vaadi gerçeğe dönüştürecek süreci doğru yönetebilmektir. Bizim saha çalışmalarında bölgede Yeşil Sol Parti’nin oylarının ortalama dört puan arttığını gözlemliyoruz. Türkiye genelinde ise 2-3 puan arttığını gözlemliyoruz. Bu artışlarla beraber gizli seçmenlerle birlikte artması elbette mümkün. Aynı zamanda interaktif, özne bir siyaset süreci yürütmezse seçim sürecinde 2018’deki verileri elde edemeyebilir. Bu süreçlerde siyasetçiler tabanını çantada keklik görme yerine tabanlarını da siyasetin değişme taleplerinin bir parçası haline getirme biçimde hareket etmelidir.