Halkların Demokratik Partisi örneğine çok az rastlanır bir birlik ve birleşik mücadele partisidir. Yıllardır iktidar ve yancılarının güttüğü halkları, kimlikleri kutuplaştıran nobran siyasetin karşısında birçok farklı kimliği ve fikriyatı müştereklerde ortaklaştırıp on yıldır dönüştürücü özne olmayı başaran bir partidir. Siyaset ve demokrasi daraltıldıkça Türkiye halklarına hep bir nefes ve umut olmayı başardı, başarıyor. Türkiye siyasi tarihine bakıldığında ilkeli siyaset örneği maalesef çok azdır. HDD’nin çok zor koşullarda dahi yürüttüğü ilkeli siyaset yıllar sonra siyasi tarih incelemeleri yapıldığında bu dönemde dahi bunu başarmış olduğu için takdir toplayacaktır. HDP bir parti olmaktan ziyade güçlü bir fikriyattır ve her bileşeni kendi ideolojik katkıları ile bu fikriyatı güçlendirmiştir. Sol sosyalist geleneğin, Kürt siyasi hareketinin deneyimi ile bir araya gelmesi, halkları idare edilmesi gereken sürüler olarak gören siyasetin korkulu rüyasına dönüşmüştür. HDP bir siyasi turnusol olmuştur. Değişen dünyaya uyum, halk iradesi, demokrasi ve eşitlik gibi kavramlardaki siyasi tutumları görmek için HDP ile olan siyasi ilişkilere bakmak yol gösterici olacaktır.
Demokratik, cinsiyet özgürlükçü ekolojist paradigma üzerine yükselen HDP fikriyatı çağın çok ötesinde bir fikriyattır. Dünya değişiyor ve tüm siyasi fikirler, haklar ve özgürlükler bakımından da değişmek ve gelişmek zorunda, aksi takdirde tekçi, merkeziyetçi, gerici ve erkek bir siyasete mahkûm kalınabilir. İşte HDP’yi sadece kimlik siyasetine sıkıştırmak isteyen sağ milliyetçi ve ulusalcı siyasetin handikabı da tam olarak budur. Kimlik siyasetine sıkışıp bir adım ileri gidemeyen ve dünyadan kopuk siyaseti elbette radikal demokrasi rahatsız etmektedir. Daha farklı etnik kökenden gelen insanların eşitliğini anlamak istemeyen siyasi odaklara bir de kalkıp ekolojik varlıkların hakları vardır diyen bir partidir HDP. Ana akımda HDP sadece Kürt siyaseti ile ele alınmak istense de en uzak siyasetten gelenler dahi gerçeği bilmekteler çünkü HDP çağın ötesinden söz kurmaktadır. HDP paradigması incelendiğinde değişen ve gelişen dünyaya uyumlu bir fikriyat olduğunu söyleyebiliriz. HDP’nin siyasi talepleri incelendiğinde örneklerini dünyadaki ileri demokrasisi olan gelişmiş ülkelerde görmekteyiz.
Üzerine oynanan kirli oyunları bertaraf etme adına HDP 2023 seçimlerine bileşenlerinden birisi olan Yeşil Sol Parti ile girecek. Aslında bileşenli bir parti olup bir seçime bileşenlerinden biri ile giriyor olmak bile görülmemiş bir demokrasi ve birlik örneğidir. HDP fikriyatı bir ilke siyasetidir ve bileşen partileri için de geçerlidir. Seçime giderken Yeşil Sol ilkeleri ile HDP fikriyatının uyumunu ortaya koymak üzere bu ilkeleri bir kez daha hatırlatmak isterim.
Yeşil Sol ilkeleri 10 başlık altında toplanmıştır. Bunlar sırasıyla Doğaya Uyum, İklim Kriziyle Mücadele, Barış ve Şiddetsizdik, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Feminizm, Küresel Mücadele, Yerel ve Doğrudan Demokrasi, Sürdürülebilirlik, Adil Paylaşım, Özgür Yaşam ve son olarak Çoğulculuktur. Dünyadaki Yeşiller hareketlerinin yükselişi gözlendiğinde özellikle gençlerin bu ilkeler sebebi ile Yeşil hareketleri yükselttiklerini görmekteyiz. Gençleşen dünya artık farklı bir siyaset görmek istiyor. Özgürlük karşıtı derecede muhafazakâr, ırkçı derecede milliyetçi, insan iradesini ezecek şekilde merkezi ve nobran siyasetin devri geçmekte. Üstelik iklim krizi ve ekolojik krizler ile mücadele artık önemli bir politik itici güçtür. Türkiye’de de ekoloji hareketlerinin artık bir politik özne olduklarını görmekteyiz. Yeşil Sol ilkeler bulunduğu çağı yakalayan ilkelerdir. Bu yönü ile HDP fikriyatı ile uyum içerisindedir. Elbette çok bileşenli bir parti olması hasebi ile mutlak bir ideolojik uyum söz konusu değildir fakat zaten olmaması da gerekir. Çünkü demokrasi farklılıkların bir arada var olmasıdır. HDP’nin kuruluş harcı demokrasidir.
Yeşil Sol ilkeler ve HDP ilkeleri ışığında gelecek seçimler birçok açıdan umut vericidir. Her iki partinin de çok güçlü ekoloji politikaları mevcuttur. 20 yıldır talan edilmedik ekolojik varlığı kalmayan ve iklim krizinin etkilerini artık afet olarak yaşayan bu ülkeye en büyük umut belki de bu güçlü ekoloji siyaseti ile gelecektir. Karıncanın hakkını, tek bir ağacın dahi varlığını koruyan bir siyaset görmek herkese nefes aldıracaktır.
Özellikle ekonomik sıkıntılar içinde bunalıp, geleceğe dair hayal dahi kuramaz hale gelen gençler artık bağıran, tehdit eden bir iktidar görmek istemiyor. Dijital dünyanın gelişmesi ile birlikte her tür bilgiye anında sahip olabileceğini bilen yenidünya insanlarına artık propaganda da işlemiyor. Deprem sonrasında hali hazırdaki iktidarın çarptığı duvar tam da bu oldu. Propaganda havuz medyasını döndürebilirken, gerçeklik güneş gibi ortada ve ulaşılabilir durumdaydı.
Türkiye halkları üzerindeki bu karanlık örtüyü atıp gün ışığına çıkmayı çok hak ediyor. Çok fazla acı yaşadık. Yasımızı dahi yaşayamadık. Haksızlıklar, adaletsizlikler akıl sağlığını bozacak boyutlara geldi. Fakat tüm bu süreci tersine çevirme eşiğine geldik. Bu seçimler aynı zamanda bir varlık yokluk süreci olacak. Ya hep beraber dayanışma, hoşgörü ve saygı ile var olacağız ya da karanlık örtünün altında gün ışığı görmeden dünyadan kopup yok olacağız. Bu kez umut çok güçlü. Şimdi bu umudu büyütüp, güçlendirmenin zamanı. Her şeyi değiştirebiliriz.