HDP, kapatma olasılığı üzerine Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’yle seçimlere girme kararı aldı. Bu karar bir zorunluluk sonucudur. HDP birkaç kez Anaysa Mahkemesi’ne başvurarak kapatma davasının seçimlerin sonuna bırakılmasını talep etti. Ancak her seferinde ret kararı verildi.
Kapatma davasının neden açıldığı kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Dava hukuki saikle değil, siyasi nedenlerle sürdürülmektedir. Davanın özünü Kurdistan meselesi oluşturuyor. Ret-inkar ve konjonktüre bağlı olarak sürdürülen savaşın bir boyutudur. Kürt toplumsal yapısına karşı devam ettirilen dağıtma, yok etme ve tasfiye edilerek varlık olmaktan çıkarmanın hukuksal aracı oluyor bu. Araçsallaştırılan hukukla güncelde HDP şahsında Kürtlerle oynama, kişilik bozumuna uğratma gibi genişçe sıralanabilecek sonuçlar hedefleniyor.
Kapatmanın tepesinde Demokles’in kılıcının döndürülmesine olanak vermemek için Yeşil Sol Parti’yle seçimlere katılım kararı aldı HDP. Bu karar çeşitli yönleriyle tartışma konusu oluyor, olmaya da devam edeceği anlaşılıyor. O tartışmalarda öne çıkan bir yön; seçimlere az bir süre kaldı, Yeşil Sol’un seçmene tanıtılması sorun olabilir, düşüncesidir. Son elli yıldır özgürlük mücadelesi nice tezgah ve oyunu bozdu. Yine HEP’le başlayan demokratik siyaset kulvarında çok sayıda parti kapatıldı, yerlerine kurulan partilerle yolculuk devam etti. Bu halk bağımsız adaylarla seçimlere girdi; iple adayını bulup mührü bastı. Her konuda olduğu gibi seçim konusunda da sağlam duruşu sergilemesini bildi.
Çok acılar yaşayan Kürt toplumu, kahır ve acılarla kendini inşa eden temelde politize olan bir varlıktır. Abdullah Öcalan, “politika özgürleştirir” diyor. Kürt varlığında gerçekleşen budur. Yani politikayla haşır neşir olduğundan özgürleşmiştir. Son Newroz kutlamalarında bu durum çok çarpıcı yaşandı. “Mecalleri kalmadı” düşüncesinde olan egemenleri şaşkına çeviren milyonlar alanlara aktı. Hem de dünyanın her yerinde. Jin Jiyan Azadî sloganı yerkürede yankılandı.
Bilinç düzeyi gelişkin olan bir toplumun parti ismi değişti diye oy pusulasına mührü basmada zorluk yaşamayacağı açıktır. Kaldı ki önceleri de bu tür deneyleri defalarca yaşamıştır. Kürt toplumu şunun bilincini de deneylemiştir: Parti ismi değişse de özünün, anlamının aynı olduğunun bilincindedir. Özcesi çiçeğin ismi değiştirilse de kokusu, rengi aynı olduktan sonra yine aynı çiçektir. Yeşil Sol’la seçime girilmesini, isim meselesi üzerinde durmamızın sebebi; kimi çevreler bunun bir sorun teşkil edeceği yaklaşımı üzerine belirtme gereği duyduk. Ancak hal böyle olsa da başta sanal medya olmak üzere ev, işyeri, sokak gibi her alanda tanıtım çalışması yapmak, isim tanıtmak yerinde olur. Bu durum aynı zamanda bir seçim çalışması olarak ele alınabilir.
Koşullar seçimlerde iyi sonuç almak için uygun hale gelmiştir. AHP-MHP despot iktidarı çok yönlü direniş sonucu yıpranmış, yönetme mecali önemli oranda tükenmiştir. Yeşil Sol’un temsilini yaptığı 3. Yol seçeneğinin önü açıktır.
6’lı Masa devleti yeniden restore etme peşindedir. Yani devlete makyaj atma gayesindedir. Şartlar onun iktidar olma olasılığını yükseltmiştir. Ama başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunların çözümünde ayak süreceği açıktır. Ayrıca sekiz yıldır “çökertme planı” uygulaması devlet ve toplumsal sorunu çözme bir yana çürütmüştür. Geniş toplumsal çevrelerde Kürt sorununa siyasal çözüm dışında bir seçeneğin kalmadığı fikri daha baskın hale gelmiştir. Dolaysıyla bu durum Yeşil Sol Parti’ye teveccühü arttırmaktadır. Bu seçimde Kürtler dışında da ciddi bir oy almak hayal değildir.
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Yüzde 15 gibi bir aralıkta gözükse de oy oranımız, yüzde 20’yi aşkın toplumsal bir kesime hitap ettiğimizi biliyoruz. Geldiğimiz aşamada parlamento seçim sonuçları aslında seçimin kendisinden sonra çok kıymetli bir yerde duruyor” diyerek gerçekçi bir tespit yapıyor. Bu tespit hayal değil gerçek. İnanmak başarmanın mihenk taşıdır. Bundan elli yıl önce özgürlük inancı olmasaydı, bugünleri göremezdik. Hiçbir olanak olmadığı halde adeta sıfırın altında başlayan yürüyüş, günümüzde milyonlaşan bir toplumsal varlık düzeyine ulaşamazdı değil mi?
O halde 8 Mart ve Newroz ruhuyla tarihin yönünü tam özgürlüğe döndürme potansiyeli taşıyan seçim çalışmalarına yüklenmek yurtsever olmamın, özgürlükçü ve demokrat olmanın gereği olduğu bilinciyle başarıya kilitlenmek esastır.