Cumhuriyet tarihinin 20’li yılların ilk yarısında başlayıp 30’lu yılların sonuna kadarki uzun dönem bir anlamda, devletin Kürtlerle sıcak ve kanlı savaşının tarihidir.
Bu uzun dönemdeki savaş ve direniş sürecinde Kürtlerin içeride ve dışarıda dostları ve destekleri olmamıştır.
İçeridekiler, direnişleri Cumhuriyete karşı bir “irticai hareket” olarak nitelemişler. Dışarıdakiler de yeni Cumhuriyet’i Kürtlere tercih etmişler ve Kürtlere hiç yanaşmamışlardır.
Bu süreçte Kürtlere destek şöyle dursun, birçok bakımdan devletle işbirliği içerisinde direnişlerin kırılması ve sönümlendirilmesinde önemli rol oynamışlardır; Sınırların açılması, sınırların değiştirilmesi, kara ve demiryollarının kullanılması da dahil olmak üzere birçok bakımdan açık destek sunmaktan çekinmemişlerdir.
Direniş sürecinde Kürtlerin baş başa kaldıkları bu asimetrik savaşta, seslerini duyurmada da büyük zorluk yaşamışlar, dünya kamuoyunda yer almada da büyük zorluk yaşamışlardır. Hatta dünya kamuoyunda hiç yer alamadıklarını söyleyebiliriz.
Ancak, bu süreçte kadim komşularından Ermenilerin Kürtlerin sorunlarını dünya kamuoyuna duyurmada yardımcı olduklarını görüyoruz.
Haber, direniş sürecinin ve niteliğinin dünya kamuoyunda yer alması bakımında önemli bir değere sahiptir.
Ermeni Devrimci Federasyonu’nun 1924’ten sonra Fransa’ya taşınan yayın organı Haratch Gazetesinin 24.11.1936 günlü sayısında “Kürtlere karşı yapılan vahşet” başlığıyla verilen haberde Garzan bölgesindeki çatışmalar sırasında yaşanan vahşet resmedilmektedir.
Geniş bir bölgede yaşanan çatışmalar, Kürtler ve Türk olmayan unsurlara karşı sürgün ve asimilasyonuna yönelik 1934’te çıkarılan Türk İskan Kanunu ya da bilinen adıyla Özel İskan Kanunu sonrasına denk gelmektedir. Kürtler sürgünlere karşı direnç göstermekte ve bu direnç silahlı çatışmalara evrilerek Kürtlere karşı vahşete dönüşmüştür.
Haber transcibi Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Siyasi Partiler Fonu’ndaki, Dahiliye vekaleti antetli kağıdına Matbuat Genel Müdürü imzasıyla Cumhuriyet Halk Fırkası (CHP) Genel Sekreterliği’ne gönderilen 9.11.1936 günlü belgenin ekinde bulunmaktadır.[1]
Bilindiği gibi o tarihte parti-devlet kurumlaşmış. CHF Genel Sekreteri aynı zamanda Dahiliye Vekili olan Şükrü Kaya’dır. Şükrü Kaya, Ermenilerin Soykırımı’nın ana aparatlarından tehciri sistemleştiren Aşair ve İskan Umum Müdürlüğü’nden de hatırladığımız önemli bir İttihatçıdır.
Tehcir sırası Kürtlere gelmiştir…
HARAÇ (Paris’te çıkan Taşnak partisi organı)
24.11.1936
(Kürtlere karşı yapılan vahşet) başlığı altında aşağıdaki satırları kaydediyor:
“Elde edilen son haberlere göre, Türkler Kürtlere karşı vahşiyane zulümlerde devam etmektedirler.
Telane mevkiinde Türk askerleri Kürtlere hücum etmişler ve bunlar da kendilerini müdafaaya mecbur olmuşlardır. Bu Hücum esnasında Kürtlerden telef olan dört kişinin kafaları türkler tarafından kesilip teşhir edilmek üzere siirde götürülmüştür. Türklerden de bir yüzbaşı ile 38 nefer ölmüştür.
Kürt halkının tehciri yolundaki teşebbüse devam olunmaktadır. Kürtlerin erkekleri bu tehcirden kurtulmak için Milan ve Gerdili mevkilerine toplanmışlardır.
Maya dağı civarında Türklerle Kürtler arasında çarpışmalar devam ediyor. Bışare Çeto’nun oğulları da bu dağda döğüşmektedirler.
[1] BCA 490 01 607 103 01