AKP-MHP zulüm iktidarının sonuna yaklaşıyoruz. Bu iddiayı bize söyleten HDP’nin yerel seçimlerle başlayarak bugüne kadar sürdürdüğü stratejik politik üstünlüğüdür.
Yerel seçimlerde “iktidara kaybettirme” stratejisinin ne denli doğru bir siyaset olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz. Tıpkı yerel seçim sürecinde olduğu gibi bugün yine keskin bir siyasal dönemeçteyiz ve demokrasinin ağır yükünün HDP’nin omuzlarında olduğunu görüyoruz. HDP birçok eleştiri olasılığına rağmen kolayı değil, zoru ve demokrasi ihtiyacını gözeten bir kararın mimarı olmuştur.
Demokratik yaşam adına verilecek mücadelenin kar küreyicisi olma yolunda seçimlerde aday çıkartmayarak, AKP-MHP faşizminin ilk turda tarihin çöplüğüne yollanmasına dair güçlü iradeyi ortaya koymuştur.
HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarıp çıkarmama sürecini teslimiyetçi bir yerden değil, demokrasi taleplerinin müzakere edilebilme olanaklarını yaratma hamleleriyle yürütmüş olması, parlak bir siyasal başarı öyküsü olarak şimdiden tarihe geçmiştir.
Özveri ve yol açıcı siyasetin en büyük eksikliğinin, bu siyasal başarı ve fedakarlığın HDP seçmeni dışında yeteri kadar görülememesi ve toplumsal alanda hissedilemeyişi olduğunu söylemek gerekir.
HDP’nin demokrasi adına yerel seçimlerden bugüne üzerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdiğini, bundan sonra sorumluluğu yerine getirme sırasının ana muhalefet ve tüm toplumsal muhalefetin olduğu da herkesin malumudur.
Demokrasiden, adaletten ve barıştan yana olan herkesin bu siyasal iradeye güç verdiğinde ülkenin demokrasi yolunun nasıl umutlu bir şekilde açıldığını görmesi umutlu bir bekleyiş olmaktan çıkarak gerçeğe dönüşecektir. Tersinden muhalefet tarafında olsa dahi Türkiye sağına verilen her desteğin nasıl baskıcı, tekelci ve doğa düşmanı bir siyasal anlayışa dönüştüğünün de yalın çıplaklığıyla karşı karşıyayız.
Demokratik bir ülke için sadece sarayın saltanatını yıkmanın yetmeyeceğini, HDP’yi (Yeşil Sol Parti) %20 ve üzerine taşımamızın ne denli zaruri olduğunu bir kez daha gördüğümüz bu sürecin altını defalarca çizelim.
15 Mayıs şafağını halaylarla karşılamak için 50 günlük yorgunluk sürecini başlatalım.