Muhalefet iktidara, “sandık gününü belirle, biz de adayımızı belirleyelim” dedi. Sandık günü belli oldu ama ortada henüz bir aday yoktu. Yapılan toplantılarda bir türlü ortak bir aday çıkartamadılar. Akşener, ittifak içinden çıktı, geri geldi. Bu olayın ardından seçmenlerde büyük bir güven kaybı oldu. Neyse ki Millet İttifakı içinde zaten var olan sorun gün yüzüne çıktı ama kısa zamanda çözüldü. Nihayet cumhurbaşkanlığı adaylığına Kemal Bey kabul edildi. Muhalefet partililerinin tek adam rejiminden kurtulma söylemlerinde birleşmeleri doğru ama kurtulmaya gidilecek yolda maalesef devamlı çelme takmalar dolaşıyor.
Bu ucube denilen sistemden çıkılmak isteniyorsa, madem aday belli oldu, bütün muhalefet partilerinin Kemal Bey’e destek sunmaları gerekir. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanının görevleri bellidir. Milletvekili seçimlerinde her kesimin oy yüzdeleri anketlerde görülüyor. Seçim barajı altında kalan partiler daha aklıselim konuşmalar yapmalıdırlar. Yüzde 1 ile yüzde 3 arası oranında oy alan partilerin Meclis’e girme şansları olmaz. Bu oylar da heba olur. Meclis’te senelerdir “salla başını (kaldır elini) al maaşını” anlayışını ortadan kaldırmak için meseleye doğru yaklaşılmalıdır. Yıllardır muhalefet partilerinin önergeleri reddedildi ve Meclis arşivlerinde tarihi belge olarak birikmekten öteye gidemedi. Meclis aritmetiğinde de çoğunluk sağlanmalı ve bu geçiş sürecinin en önemli maddesi olmalıdır.
Seçimlerde Millet İttifakı’nın hükümet olduğunu düşünürsek ana muhalefet partisinin HDP (YSP) olması kuvvetle muhtemeldir. AKP “namaglûp” unvanını kaybedince gerilemeye başlayacaktır. Yargılamalar başlayınca durumları daha da kötü olacaktır. “Ananı da al git, sürtükler” ve bunun gibi hakaretleri millet unutmaz, deprem bölgesinde söylediklerini de, hele “analarını…” diyen Cengiz Holding’i hiç unutmaz. Bir de son zamanlardaki ittifak arayışlarında yapılan çalışmalarda tarikatlar ve partiler ile görüşülmesi tabanın da tepkisini çekmiş durumda. Ekonomik kriz, deprem ve en son sel felaketinde yaşananlar, sahalarda “hükümet istifa” sloganları toplumun değişikliğe olan ihtiyacının açık isteğidir. Bütün bu yaşatılanlardan sonra tarihten silinen diğer iktidar partileri gibi tabela parti durumuna gelirler.
Emek ve Özgürlük ittifakı gerçekler üzerinden yürütülmelidir. Akılcı pazarlık yapma zamanıdır. Meclis’te temsil gücünün güçlendirilmesi gerekir. Halkı ve isteklerini temsilen Meclis’e gireceksiniz. Cumhurbaşkanının tarafsız olduğu bir Meclis’te güçlü bir muhalefet olmak da çok önemli. Demokrasiye, adalete, onun için barışa ve özgürlüğe susamış insanların sesi olmaya var mısınız yok musunuz? Bu soruyu her parti kendi içinde tartışmalıdır. Türkiye halklarına borcumuz var bu konuda.
Emek ve Özgürlük ittifakı’ndan beklentiler çok. Özellikle emekçiler, kadınlar ve gençler büyük bir zafer için birleşiyorlar. Birlikteliğin gücünü çok iyi biliyorlar. Kazanmaktan başka çare yok. Cezasızlığın ortadan kalkması, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması, hukukun işlemesi, demokrasinin boy göstermesi, yüzleşmenin gerçekleşmesi, Kürtçenin eğitim dili olması, cesaret ve samimiyetle güvenli adımlar atılması ayrıca iktidarın yargılanması için bütünleşin. Halkların istediği bu konularda çözüm üretmeniz.
Umutların yeşermesi ve yaşanması için hep beraber sesimizi gür çıkartalım. NEWROZ PIROZ BE diyerek ateşi yakıp, ilerleyelim.