Hakkında “Ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alınıp tutuklanan gazeteci Seda Taşkın’a 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Mezopotamya Ajansı muhabiri Seda Taşkın’ın tutuklu yargılandığı davanın karar duruşması Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Sözcüsü Hakkı Boltan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Şevin Coşkun ve Taşkın’ın gazeteci arkadaşları takip etti. Taşkın’ın avukatları Gulan Çağın Kaleli ve Ebru Akkan davada hazır bulunurken, Taşkın, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. SEGBİS bağlantısı sırasında avukat Rıdvan Konak Taşkın’ın yanında bulundu.
‘Haberlerim dosyama konulmadı’
Kimlik tespitinin ardından Taşkın’a yönelik iddia makamının esas hakkındaki mütalaası hatırlatıldı. Son savunmasını yapan Taşkın, iddiama makamının hakkında verdiği mütalaayı kabul etmediğini belirterek “Gazeteciliğe Ankara’da başladım. 3 yıldır da gazeteciyim. Ben haber amaçlı birçok kenti gezdim. Muş, Bitlis ve Van’a haber yapmak için geldim. Muş’ta yaşlı bir demirci amcanın haberini yaptım. Varto’ya gittim. Orada bir kurumun çocuklar için yaptığı çocuk gelişimi üzerine haberler yaptım. Heykel sanatı ile uğraşan bir kadının haberini yaptım. Kültür ve yaşam haberleri yaptım. Bu haberlerimin hiçbiri dikkate alınarak dosyama da dahi konulmadı” dedi.
‘Emniyette çirkin yaklaşımlara maruz kaldım’
Şuan cezaevinde olan 80 yaşındaki Sise Bingöl’ün evine gidişi hakkında yöneltilen suçlamaya ise Taşkın, “Sise Bingöl’ün tutuklanması Türkiye kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve 80 milyon insanın dikkatini çekti. Bir haberci olarak bununla ilgilenmek istedim. Torunu ve kızı ile görüştüm. Tabi haberi giremedim. Emniyete bir evraka imza atmam için çağrıldım. Ondan sonra gözaltına alındım. Hayatımda ilk kez gözaltına alındım. TEM’de gözaltındayken ilk olarak çıplak arama dayatıldı. Karşı çıktım. Müsaade etmedim. Daha sonra ters kelepçelenerek zorla aranacağım tehdidine maruz kaldım. Suçu kesin bir insanmışım gibi emniyette çirkin yaklaşımlara maruz kaldım. Hem fiziki hem de psikolojik işkenceye maruz kaldım” diye belirtti.
Uzun tutukluluk haline dikkat çeken Taşkın, “Kaçma şüphesi ve delil karartma ihtimalim varmış. Zaten ilk gözaltından çıktıktan sonra ne telefonum ne de mesleki ekipmanlarımın hiçbiri geri verilmedi. Ben nasıl delil karartabilirim? İkinci defa gözaltına alınarak tutuklandığım gün ben Ankara emniyetinde imzamı atmıştım. Düzenli olarak adli kontrol hükümlülüklerimi yerine getiriyordum” dedi.
İddianamede “Seda” isminin kod isim olarak lanse edildiğini de belirten Taşkın, “Doğduğumdan beri bu isim çağrılmaktayım. Daha önceki duruşmalar da bu konuya açıklık getirmiştim. Bu konu hakkında son olarak şunu söylemek isterim ki; Cezaevindeyken bana gönderilen 200’e yakın mektuptan 180 tanesi Seda ismi ile yollandı. Çünkü; ailem, eş, dost ve arkadaşlarım beni bu isimle bilirler. Kesinlikle ismim kod isim değildir” diye açıkladı.
‘DİHA örgüt üyeliği sayılmakta’
Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandığını vurgulayan Taşkın, savunmasını şöyle sürdürdü: “Benim imzamın olmadığı ama ajansıma ait haberleri sosyal medya hesaplarımda paylaşmam hakkımda delil olarak gösterilmektedir. Paylaşımlarımın hiçbirinde yorum yoktur. Paylaştığım haberleri ya kısa spotlar halinde alıntı yapmışımdır ya da direk linki ile beraber paylaşmışımdır. KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda çalışmam örgüt üyeliği için delil sayılmaktadır. DİHA kapatılana kadar çalıştım ve DİHA resmi ve yasal bir ajanstır. Sırf DİHA’da çalışmamdan ötürü ceza alacaksam diğer kapatılan dernek ve kurumların çalışanlarına da ceza vermeniz gerekmektedir. Ben bir gazeteciyim. Sizin karşınıza da bu kimliğimle çıktım. Son 4 duruşmadır üzerime atılan bütün suçlamaları tek tek çürüttüm. Tutukluluk halim ve yargılanarak cezalandırılmak istenilmem ifade ve düşünce özgürlüğüne aykırıdır.”
‘Seyahat özgürlüğü askıya alındı da benim mi haberim yok?’
1 yıldır tutuklu olduğunu ve bu durumun evrensel hukuk kuralları çerçevesinde ilerlemediğine söyleyen Taşkın, savunmasını şöyle bitirdi: “Sokrates’ten beri insanlar düşüncelerinden dolayı yargılanmaktadır. Tarihin hangi dönemi olursa olsun, gazetecilik mesleği rolünü oynamaya devam edecektir. Beni özgürlüğümden mahrum bırakanlar bana neden Muş’a gittiğimi sormaktadır. Seyahat özgürlüğünü askıya alındı da benim mi haberim yok? Ben gazeteciyim ve mesleğimi çok seviyorum. Bugün verilecek kararın adil ve vicdani olmasını talep ediyorum.”
Mahkeme başkanı da ‘Seda’ diyerek seslendi
Taşkın’ın avukat savunmasına geçilmeden önce olası verilecek propaganda cezası hükmünün geriye bırakılmasını isteyip istemediğini “Seda” diyerek seslenen mahkeme başkanına, avukat Gulan Çağın Kaleli’nin, “Sayın başkan siz de Seda’ya ‘Seda’ diyerek seslendiniz. Farkındaysanız siz de inandınız artık Seda olduğuna. Çünkü iki celsedir sırf bu yüzden ertelenmekteydi” dedi. Mahkeme başkanı ise “Ben hukuksal dayanaklar içerisinde ilerlerim. O kadar ‘Seda, Seda’ dediniz ki ondan olsa gerek” demesi dikkat çekti.
‘DİHA’nın mikrofonunu paylaşmak nasıl bir suç’
Gazeteci Taşkın’ın ardından avukat savunmasına geçildi. İlk olarak söz hakkı alan Taşkın’ın avukatı Ebru Akkan, müvekkilinin ayrıntılı bir savunma yaptığını belirterek, “İsmini vermek istemeyen bir kişinin ihbarı sonucu bu soruşturma başlatıldı. İhbar maili emniyet@gov.tr uzantılıdır. İsmini vermek istemeyen kişi maili atmamıştır. Bu tamamen hukuksuzdur. Usule aykırı bir soruşturmadır. İhbar bilgisi tek başına bir delil teşkil edemez. Esas hakkındaki mütalaa ile iddianame sanki aynı hazırlanmış iki metin gibidir. Esas hakkında mütalaaya dair söylenecek çok söz var. Seda’nın kültür ve yaşam haberleri yaptığını bir iddia olarak kabul edilmiş. Biz ise bunu ispatlı olarak haberleri UYAP üzerinden dosyaya sunarak ekledik. İddia makamı müvekkilimin yapmadığı haberleri o yapmış gibi dosyaya koymuştur. İddia makamını bunu iddianameyi şişirmek için yapmıştır. İddia makamı müvekkilimin eski çalıştığı kurum olan DİHA’nın mikrofonunu paylaşmasını suç saymıştır. Bir mikrofon nasıl propaganda sucu teşkil edebilir. Üyelik kriterlerinin hiçbiri dosyada mevcut değil” dedi.
Avukatlar Kaleli ve Konak da, AYM ve AİHM’in basın hürriyeti hakkında kararlarına dikkat çekerek Taşkın’ın beraat etmesini aksi takdirde ise Adli kontrolle serbest bırakılmasını talep etti.
7 yıl 6 ay hapis cezası
Karar için verilen 10 dakikalık aranın ardından mahkeme heyeti Taşkın hakkında, “örgüt propagandası yapmak” suçundan 3 yıl 4 ay, “Örgüte üye olmamakla beraber yardım ve yataklık yapmak” suçundan ise 4 yıl 2 ay olmak üzere toplam 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, Taşkın’ın tutukluluğunun temyiz süresi boyunca devamına hükmetti.
Kaynak: MA