Türkiye ve Kurdistan’da depremin yaraları dayanışma ile sarılırken seçim ve Newroz gündemi, halkın öncelikli gündemleri oldu. Bu gündemler hakkında konuştuğumuz Amed halkı, Newroz ve seçimi bir hesap sorma günü olarak görüyor
Selman Çiçek
Mereş merkezli depremin ardından yaralar halkın dayanışması ile sarılırken, Türkiye, 10 Mart’ta AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağını resmi olarak açıklaması ile seçim gündemine girdi. Bu gündem kapsamında altılı masa, Meral Akşener’in masadan çekilmesi ile yaşanan krizin ardından adayını Kemal Kılıçdaroğlu olarak açıklamıştı. Kurdistan’da ise seçim gündemi ile paralel 10 Mart’ta DTK, HDP, DBP, TJA ve Kurdistani ittifak yayınladıkları deklarasyonla bu yıl Newroz’un “Newroz ateşiyle özgürlüğü” sloganı ile 43 merkezde yapılacağını açıkladı.
Newroz hesap sorma günüdür
Newroz deklarasyonunun açıklamasının ardından halkın nabzını ölçmek için Amed sokaklarında yurttaşlarla bir araya geldik. Tarihi Ulu Camii önünde bulunan yurttaşlara hem Newroz’u hem seçim hem de milletvekili adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu sorduk. İlk olarak Newroz’u sorduğumuzda insanların ilk tepkisi “Bu yıl Newroz olacak mı?” oluyor. Yaşanan acı depremin ardından birçok insanın bu yıl Newroz olup olmadığını merak ettiğini fark ettik. Newroz’un olacağını söylediğimiz birçok yurttaş, olmasından hoşnutluk duyarken çok az insan ise “olmasaydı iyi idi” cevabını verdi. Hoşnut olanlar, “olmasaydı iyi idi” diyenlere yılların getirdiği mücadele birikimi ile cevap verdiğine tanık olduk. O cevap ise, Newroz’un bir eğlence olmadığı, direniş günü olduğu için kutlanması gerektiğine dikkat çekilmesi idi. Depremden dolayı 40 gün boyunca yas tuttuklarını ancak orada ölen insanları deprem değil de iktidarın politikalarının öldürdüğüne inandıkları için Newroz’un bu iktidardan hesap sormanın en iyi yeri olduğuna inanıyorlar.
Direniş türküleri ve ağıtlar olacak
HDP İl Eşbaşkanları ile de Newroz sohbeti ettiğimizde onlar da Newroz’un tarihten bu yana hep bir direniş günü olduğunu, bu yılki Newroz’u da depremde yaşamını yitirenlere adayarak bir hesap sorma günü haline getireceklerini söyledi. Kentte en zor günlerin ardından (Örneğin Cizre ve Sur direnişinin ardından) kimse gelmez denilen zamanlarda bile Amed halkının Newroz’u milyonlarla karşıladığını hatırlattı. Newroz’un bu yıl, diğer yıllara göre farklı olacağına da dikkat çeken eşbaşkanlar, sahnede ve alanda daha çok siyah zemin kullanılacağını, alana davul-zurna alınmayacağını ve sahneden ise sadece direniş türküleri ile ağıtların okunacağını söyledi.
Parti ne dese o olur
Newroz’un ardından ikinci bir sorumuz ise “Kemal Kılıçdaroğlu”nun adaylığı oluyor. Özellikle Meral Akşener ile yaşanan krizin ardında Amed’de sokağın nabzı adeta bu mesele olmuştu. Halk otobüsünde, kahvede, gittiğimiz her yerde bu konunun konuşulduğuna tanık olduk. ”Gördün mü bu Meral’ı. Biz demiştik bu Meral ajandır”, “İyi ki gitti Meral, Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı”, “Ha MHP ha Meral, ikisi de aynı” gibi söylemleri sık sık duymak mümkün. Yurttaşların birçoğu, her iki ittifakın da Kürtlere bir şey vaat etmeyeceğine inanıyor. O yüzden “Parti ne dese odur” dedikleri HDP’nin açıklamasını bekliyor. Ancak genel eğilim, AKP-MHP iktidarına büyük öfke var. Bu öfkenin değişim istediğine tanık olduk. Burada AKP-MHP’nin Kürtlere uyguladığı faşizan politikalara karşı hesap sormak duygusunun baskın olduğunu gördük. Amed halkının, Cizre bodrumlarında yaşanan vahşeti, Sur’un yıkılmasını, Efrîn’in işgal edilmesi ve daha birçok hukuksuzluğu unutmadığına şahit olduk.
HDP’nin yol haritası
Seçim için görüştüğümüz HDP kaynakları ise, ittifakların kendilerini ilgilendirmeyeceğini, hedeflerinin üçüncü yol siyasetini güçlendirmek olduğunu söylüyor. 30 yıldır yaşadığım kentte ilk kez seçim startının çok erken verildiğine tanık oldum. Daha önceki seçimlerde siyasi partiler adaylar açıklandıktan sonra, halk ise seçim büroları açıldığında o havaya girerdi. İlk kez hep HDP’nin hem de halkın bu seçime neredeyse depremden önce girdiğini söyleyebiliriz. Bunu da halkta iktidara karşı biriken öfkenin bir sonucu olarak okumak mümkün. HDP mahalle mahalle, sokak sokak seçim çalışmasına devam ederken bir yandan da aday belirleme eğilimleri alıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını sorduğumuzda ise kendilerinin daha çok Meclis’e güçlü girmenin çalışması yürüttüklerini söylüyor. Hedeflenen 100 üzerinde vekil ile Meclis’e girilmesi, Meclis’te vekil sayısını artırarak girmesi halinde HDP’nin kilit parti haline geleceğine inanılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin bloke kararını kaldırması ve sözlü savunma alımını bir ay ertelemesini sorduğumuzda ise bu meseleyi de kuşku ile karşılıyorlar. Bu tür kararlarla HDP’nin arafta bırakılmak istendiğini söyleyen HDP’nin genel eğilimi ise ne olursa olsun seçime HDP logosu ile girilmeyeceği yönünde. Seçime Yeşiller Sol Parti ile girilmesi daha çok konuşulan bir seçenek olarak dile geliyor.
AKP’nin umudu kayyum
Diğer seçimlere göre AKP bölgede adeta yok düzeyinde. AKP’nin ne yapacağını sorduğumuz halk, büyük öfke ile cevap verirken AKP’nin artık kaybedeceğine olan inanç büyük. Depremde sergilediği tutuma kadar yine AKP’nin hile ve oyunlarla iktidarda kalacağına ihtimal veren Amed halkı, depremde halkı yüzüstü bıraktığı için AKP-MHP iktidarının hile ve oyunlarının da artık işe yaramayacağını düşünüyor. AKP, Kurdistan’da umudunu daha çok bölgede hiçbir karşılığı olmayan Hür ve Dava Partisi ile kayyumlara bel bağlamış durumda. Halk, Hizbullah’ın yaptığı katliamları hala unutmamışken kayyum politikaları da halkı isyan noktasına getirmiş durumda. Kentin ulaşım noktasında halka büyük mağduriyetler yaşatan kayyum, depremde ise hiçbir varlık göstermedi. Depremden önce kentin ihtiyaçları doğrultusunda 82 sivil toplum örgütünden oluşan Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’nun depremde göstermiş olduğu dayanışma halkta büyük karşılık gördü. Kayyum yerine halk, sorunların çözümü için platformun kapısını çalarken AKP’nin kayyum belediyelerinin umudu da suyu düşmüş oldu.