Birçok halkın farklı anlamlar yükleyerek kutladığı Newroz, yüzyıllarca süren bir gelenek. Farklı anlam içerikleriyle kutlansa da Newroz’un değişmeyen tarihi ise 21 Mart
Kurdistan-İran çıkışlı olduğu konusunda hemen hemen tüm tarihçilerin hemfikir olduğu Newroz, Kürtler tarafından kesintisiz bir biçimde bir direniş ve diriliş geleneği olarak kutlanıyor. Nihayetinde Kürt mitolojisinde Newroz’un kuruluş miti de bir başkaldırı etrafında şekillenmiş halde yüzyıllarca aynı içeriğini korudu.
Newroz destanı
Tarihi kaynaklara göre, Milattan Önce (MÖ) 612 yılında zalim kral Dehaq ile Demirci (Hesinkar) Kawa arasındaki mücadeleye dayanan Newroz’un bu tarihten önceye dayandığına dair tezler de öne sürülüyor. Kürt mitolojisine göre, Kral Dehaq bu günkü Kurdistan’ın içinde bulunduğu Mezopotamya’da varlığını sürdüren Asur İmparatorluğunun Ninova’da (bugünkü Musul ve çevresi) yaşıyor. Kral Dehaq bir hastalığa yakalanır ve her iki omzunda da yılan benzeri iki yara belirir. Dehaq’ın emrindeki hekimlerin teşhis ve tedavisini bilmedikleri bu hastalık, günden güne ilerlerken, Dehaq, emrindeki hekimleri hastalığa çare bulmamaları durumunda öldürmekle tehdit eder. Hekimler, Dehaq’a her gün yaralarına iki gencin beynini sürmesi gerektiğini söyler. Bu teklif üzerine Kral Dehaq askerlerine emir verir ve hayatını devam ettirebilmek için her gün iki gencin beynini yaralarına sürer.
İsyanın öncüsü: Kawa
Bazı yazılı kaynaklar, Dehaq’ın sarayında yaşayan Kürt aşçılar her gün gönderilen iki gençten birinin yerine kestikleri keçilerin beynini Dehaq’a gönderir, yerine keçi kesilen gençler ise dağlara gönderilir. Bazı kaynaklarda ise, çocuklarını canını korumak için aileler dağlara sığınır. Dehaq’ın zulmünden kaçanların sayısı artık bir isyanı başlatabilecek duruma gelmiştir. İsyanın önderi de artık belli olmuştur: Zalim Dehaq’ın tedavisi için çocuklarını yitiren Demirci Kawa adındaki Kürt demirci. Kawa, hem kendi çocuklarını hem de diğer Kürtlerin çocuklarını korumak için bir arayış içine girer. Kawa’nın önderliğinde birçok kişi ayaklanma için örgütlenir ve hazırlanır. Kawa bir plan yapar ve fırsat bekler. Bir gün Kral Dehaq’ın askerleri Kawayê Hesinkar’ın çocuklarını almaya gelir. Kawa da askerlere “Siz gidin ben çocuklarımı kendi ellerimle getirip kralımı kurban edeceğim” der. Böylece askerler şok içinde geri döner ve olayı Kral Dehaq’a anlatır. Kral Dehaq da şaşırır ve Kawa’yı beklerler. Kawa çocuklarının elinden tutar, çekicini kaldırır ve Kral Dehaq’ın sarayına gider.
Ateşın yakıldığı gün
Kral Dehaq, Kawa Hesinkar’ı çocuklarıyla birlikte kendilerine doğru yürürken görünce çok sevinir. Kawa, çocuklarınızı Kral Dehaq’ın ayağına getirir. Çocuklarını öldürmek için çekicini kaldırır ve yakın bir mesafeden Kral Dehaq’ın kafasına vurur ve onu öldürür. Daha sonra sarayın çatısına çıkar ve burayı ateşe verir. Kawa Hesinkar’ın ateşini bekleyen direnişçiler saraya saldırır ve zapt eder. Kawa’nın başardığını gören Kürtler bulundukları dağlarda, bunu yaktıkları ateşlerle kutlar. Dehaq’tan kurtulmayı “yeni gün” yani “Newroz” olarak gören Kürtler, bu olayın her yıldönümünde, ateşler yakarak kutlamalar yapar.
Çağdaş Kawalar
Baba Tahir Hemedani, Melaye Ciziri, Ahmed Xani, Celadet Ali Bedirxan, Ağrı İsyanı Önderi İhsan Nuri Paşa, Pîremêrd ve Cegerxwîn gibi birçok yazar ve aydının eserlerinde yer alan Newroz, 1980’lerden sonra farklı siyasi anlamlar yüklendi. “Yeni Dehaqlara” karşı “Çağdaş Kawalar” ortaya çıktı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında Diyarbakır Cezaevi’nde binlerce Kürt ağır işkencelere ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. Bu işkencelerde birçok insan hayatını kaybetti. Ancak çağın “Çağdaş Kawası” olarak tanımlanan Mazlum Doğan, Türkleştirmeye ve işkenceye karşı bir Newroz günü, 21 Mart 1982’de yaktığı üç kibrit çöpüyle Newroz’a yeni dönemin ruhunu verir. Doğan’ın yaktığı ateş, Kürt halkı için bir kez daha umut oldu. 1990’da Zekiye Alkan, 1992’de Rahşan Demirel, 1994’te Ronahi ve Berivan baskılara karşı bedenlerini ateşe vererek bu umudu artırdı.
HABER MERKEZİ