Fatma İzol
Bir fısıltı kulaktan kulağa dolaşan, Kürt kadın hareketinin çığlığa dönüştürdüğü özgün kadın renginde yaşamın gizli saklı sırlarına ancak kadın gerçekliği ile ulaşılabileceğinin haykırışı: Jin Jiyan Azadî.
Kadın, yaşam, özgürlük mottosu piyanonun tuşlarında nasıl bir ezgiye dönüşür bilemiyorum doğrusu ama gerçek yaşamda melodisiz haliyle çok can yaktı. Kadın düşmanlığı güdenleri ürküttü. Kürt kadınlar hedef haline geldi. Onlarca eve baskınlar düzenlendi, kendi kimliğini bulma çabası içerisinde olan kadınların özgürlüğüne kısıtlama getirilerek kimi ev hapsine kimi tutukevlerine gönderildi. Ama yine de kadınlar “akıllanmayacağız” dedi.
Bir felsefe; özünden kopartılmış, kimliksiz kadının kimlik kazanma felsefesi. Belki önceleri bir statüymüş gibi toplumda övgü anlamında kullanılan “erkek gibi kadın” ucubeliğinden kurtulmanın anahtarı. Rengini koruma, kendisi olduğu için değerli ve biricik olma savaşımı.
Avrupa Parlamentosu üyesi Abir Al-Sahlani; İran ve Rojava kadınlarını desteklemek için Jin Jiyan Azadî sloganını kürsüden atarak elinde getirdiği makas ile saçlarını keserken, artık bu sözlerin uluslararası bir marka olmasının altına da imza atmıştır. Slogan Kürt kadınlarının özgürlük çığlığı olmaktan çıkmış, dünya kadınlarının, kadınların cins kırımına karşı yükselttikleri bir özgürleşme eyleminin adına dönüşmüştür. Jîna Mahsa Emînî’nin saç tellerinde bayraklaşan gerçeklik ise asıl namussuzların namus bekçileri olması, İran’da yaşanmakta olan karanlık bir çağın artık kapanacağını gösteren önemli verileri sunmuştur.
Jin Jiyan Azadî; dünyada kadınlarının yoksullaştırılmasına, savaşlarda ganimet olarak görülüp tecavüze uğramasına, konuştuğu dilin yasaklanarak kimliksizleştirilmesine, “çocuk gelin” olmasına, namus-töre cinayetlerine kurban gitmesine, kamusal alandan dışlanmasına, cinsiyetçi yaklaşımlara, işyerlerinde mobbinge uğramasına vb. durumlara maruz kalmasına güçlü karşı duruşun, itirazın açık ifadesidir.
Jin Jiyan Azadî; kadının bedeninin kendisine ait olduğunu anlatabilmenin açık kapısıdır. Herkesin namusu olan ancak kendisi bir hiç olan, kiminin eşi, kiminin kızı, kiminin kardeşi, kiminin sevgilisi olan kadının “em ne namusa tû kesi ne” bilincine ulaşmanın aynasıdır.
Jin Jiyan Azadî; varlığı inkâr edilen, kimliği, dili, kültürü yok sayılan, katliam, asimilasyon ve sürgünlerle bitirilmek istenen Kürt halkının özgür iradesinin ve yeniden onurlu bir yaşamın başatı olma isteminin ortaya çıkışı, kadın kurtuluş ideolojisinin kendisine kazandırdığı özgür kimlik ile öncü olma rolüne kavuşarak mücadelenin öznesi olma yeteneği ve yetkisidir.
Şairin deyimi ile “sofrada öküzden sonra yeri olan” kadının; parlamentoda mücadele yürüten kadına dönüşmesidir Jin Jiyan Azadî.
Ayrıca Kürt kadınının, cinsiyetçi egemen ve iktidarcı erkek zihniyetine karşı ortaya çıkardığı pratik ile Jin Jiyan Azadî sihirli formülü; ekolojik kadın özgürlükçü demokratik toplum paradigmasının ışığında, Ortadoğu ve dünya kadın hareketlerine özgün rol model oluşturarak enternasyonalist kimliğe bürünmesidir; buna bağlı olarak evrensel bir kimlik kazanmasıdır.
Jin Jiyan Azadî bilinç sıçramasıdır. Kobanê’de savaşçı kadınların DAİŞ erkeklerini cehenneme göndermesinin tılsımlı anahtarıdır. Şengal’de DAİŞ’in kadınlara yönelik pratiğine karşı kendini savunmak gerektiğinin, özsavunmanın bilinç uyanışıdır.
Hayata cinsiyet eşitliği temelinde bakarak, kadını yaşamın merkezine koyma aydınlanmasıdır, kadın olmazsa yaşamın olmayacağı fikrinin tohumlandığı yerlerin yeşermeğe başladığının müjdesidir. Hayatın ta kendisi ve direnişin öyküsüdür.
Sözleşmedir, toplumsal sözleşme…
Jin Jiyan Azadî doktrini artık cinsiyetsizleşmiş, kadınların, erkeklerin ve çocukların anayasasına dönüşmüş ve yalnızca Kürtlerin sahiplendiği bir ilke olmaktan öteye kazandığı evrensel kimlikle halkların özgürleşme yolunu açan itici güç olma rol ve misyonunu üstlenmiştir.
*Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) PM Üyesi