6’lı masa olarak anılan Millet İttifakı’nda gördük ki, ayakların biri sağlam değil, malzemesi eksik. Bu ayağı düzeltmek diğer masanın ayaklarına vazife.
Bir gün evvel ortak metnin altına imza atan Meral Akşener “dayatma” bahanesiyle ertesi gün bunu inkâr ederek ayrılma açıklaması yapıyor. Hangi yönden bakarsanız bakın ahlaki değil. “Dayatma yapıldı” deniliyor. Bu “dayatma” konusu açıklanmalı. Masadaki partililer böyle bir dayatma olmadığını belirttiler ve ortak kararda birleştiklerini beyan ettiler. Esas dayatma Akşener’le başladı. Birinci dayatma “HDP bu masaya oturamaz” demesi, İYİ Parti’nin nasıl bir siyaset çizgisinde olduğunu gösterdi. Bu ırkçı tavrına ek olarak ikinci “kazanacak aday” olmalı diyerek Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığının önünü kesmek istedi. Üçüncü dayatması da İstanbul ve Ankara belediye başkanlarından birisinin aday olmasını istemesiydi. Etnik ve dini ayrımcılığın açıkça beyanı. Kemal Bey’in toplumun bütün kesimlerini kucaklama siyasetinden rahatsız oldu İYİ Parti içindekiler. Demek ki, dertleri bu masayı kullanarak bir yerlere gelmekmiş. “Köprüyü geçinceye kadar” her şey. Üstelik Ankara ve İstanbul belediye başkanları CHP’nin başkanları. Ortalığı karıştırmaktan başka nedir yapılanlar? Bunlar bizlere yansıyan dayatmalar, kim bilir daha neler var.
Ülkücülüğünü inkâr etmeyen Yavaş’ın cumhurbaşkanlığını ve ‘Toros Akşener’in başbakanlığı projesini özellikle de biz Kürtler kabul etmiyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu ile bazı konularda aynı fikirde olan bir kişi değilim ama söylediklerini hayata geçirme imkânı olursa elbette desteklerim. Fikirlerin çatışması gayet doğaldır. CHP içinde de Kılıçdaroğlu’nun düşüncelerine katılmayan olabilir, önemli olan doğrularda yürümektir. Onun için “benimle yürümeye var mısınız?” diye sordu sanırım.
Ülkenin gerçekleri her geçen gün daha da açığa çıkıyor. Bir yandan yaptıkları ihlalleri saklamaya çalışanlar, bir yandan da bu ihlalleri açığa çıkarmak isteyenler. “Sistem” acaba hangisine yol verecek? Bu seçim iki ana konunun seçimi olacak.
1 Tek adam sisteminin devamı ve dini ağırlıklı çağın oldukça gerisinde bir yaşam.
2 Çağdaş, parlamenter sistem, hukuk, adalet, laik, özgür ve barışın yaşandığı bir yaşam.
Seçime bu atmosferde girerken normal bir seçim olabilir mi? Zira yönetemeyenler eksikliklerini şiddetle kapatmayı her an için devreye sokabilirler.
Bursaspor- Amedspor maçında yaşananlar planlı bir şiddet eylemi olarak karşımızda. Maçtan bir gün evvel Bursa’ya gelen Amedspor kafilesinin otele yerleştikten sonra yaşadıkları bana Sivas Katliamı’nı hatırlattı. Bu olaylar bile maçın ertelenmesini gerektiriyordu. Maç başlamadan evvel futbolculara olan saldırılar, ayrıca taraftarların açtığı pankartlar kabul edilecek bir durum olamaz. Maçın hakemi böyle bir atmosferde maçı iptal etmeliydi. TFF yetersiz ve aciz kalmıştır. İçişleri Bakanı her şey bittikten sonra yasal işlemlerin başlatıldığını ve gözaltıların olduğunu söyledi. Soylu Bey, bu olayların başlangıcına müdahale etmediğiniz için en büyük suçu siz işlediniz. Faili meçhul cinayetlerin sembolleri olan “beyaz Toros” ve “Yeşil’i” biz Kürtler çok iyi tanırız. Yapılanlar faili meçhul cinayetlerin devamını istemektir. Organize bir suç işlenmiştir ve topluma gözdağı verilmektedir. Bu ırkçılıktır ve suçtur. Buna mani olmayanlar da bir o kadar suçludur.
Ben ve benim gibi binlerce insan faili meçhul cinayetlerde yakınlarımızı kaybettik. Buna rağmen bir daha yaşanmaması için mücadele ediyoruz. Sizlerse halen kan dökülmesini istiyorsunuz, yazıklar olsun.
HDP öncülüğünde Emek ve Özgürlük İttifakı’na tarihi bir sorumluluk düşmektedir. Hiçbir hesap içine girmeden ittifakın adına yakışır bir birliktelik çok kazandıracaktır. Bundan sonra umudun yeşermesi için Emek ve Özgürlük bloğunun çok iyi çalışması gerekmektedir.
Değerli Yılmaz Güney’in dediği gibi; “KAZANACAĞIZ, MUTLAKA KAZANACAĞIZ.” Şimdi kolları sıvama zamanı.