Türkiye’nin bütününde can yakıcı biçimde gelişen kuraklık, Kürt coğrafyasında misliyle yaşanıyor. Kuraklığın tarım üretimlerinde en az yüzde 50 kayıplara yol açması beklenirken, diğer canlılar ise Şirnex’te olduğu gibi yaşam için göç ediyor
Yağışların yeterli olmaması kuraklığa yol açarken kuraklık ise yağışların oluşmamasını tetikliyor. Böylesi kısır bir döngü daha büyük kuraklıkları ortaya çıkaracak. Türkiye’de her yıl yüzbinlerce hektar orman varlığı yok ediliyor. İktidarın kesilen-yakılan daha doğrusu katledilen ağaçların yerine misliyle fidan dikiyoruz açıklamaları ise hiçbir anlam içermiyor. Küresel ve bölgesel iklim şartlarının neden olduğu kuraklık, çölleşme, ormansızlaşma, metropol sayılarının artması, sanayi havzalarının sınırsız su kullanımı, enerji ve maden tesislerinin aşırı su tüketimi ve yine özellikle sanayinin açtığı yeraltı kuyuları ile yine enerji, maden vd.yollarla doğanın sermaye tarafından istilaya uğranması su havzalarının yok olmasına neden olmaktadır.
Su kıtlığı ölümcül düzeyde
Tüm bu nedenlerin toplamı ise su kıtlığını ortaya çıkarmaktadır. Yaşanan su kıtlığı ekolojik krize bağlı gelişen iklim değişimiyle katlanarak artması ise kaçınılmaz. Tarımsal sulamalarda kullanılan salma su yöntemi aşırı su kullanımına neden olurken, kısa dönem içinde tarımsal alanlarda suya erişememe tehlikesi ortaya çıkmış durumda. Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Marmara hatta Karadeniz bölgesinde yaşanan kuraklık geleceği tehdit eden boyutlara ulaşmış durumda. Tüm Türkiye’de büyük bir kuraklık yaşanıyor ve barajların bir çoğu kuruma noktasında. Kürt coğrafyasında ise Şirnex, Merdîn, Riha ve Amed’de yaşanan kuraklık tarımsal üretimlerde rekolte düşüşlerine yol açtı. Bölgedeki büyük barajlardan tarım alanlarına yeterli su ulaştırılmaması ise sorunun başlıca nedeni olarak öne çıkarken kuraklık ise ölümcül düzeylere ulaşmış durumda.
Şirnex’te tırtıllar köyleri bastı
Yaşanan kuraklık aynı zamanda tüm canlıları etkilerken meralarda yaşayan tırtıllar kuraklıktan kaynaklı köylerle ve tarım alanlarına göç etmiş durumda. Şirnex’in Cizîr ve Hezex ilçelerinde görülen yoğun tırtıl istilası bölgenin bitki örtüsüne ve tarımsal üretimlere zarar veriyor. Yurttaşlar, evlerine yaklaşan tırtılları fırça ve süpürgeler ile uzaklaştırmaya çalışıyor. Ortaya çıkan tırtılların çam kese tırtılı olduğu belirtilirken son 3 yıldır ağaç katiamlarının yapıldığı bölgede kuraklık gelişmiş durumda. Bölgede tüm akarsuların üzerine inşa edilen barajlar nedeniyle bölgesel anlamda bir iklim değişimi ağaç katliamlarıyla birlikte büyürken, doğa da yaşayan canlılar suya erişmek için göç etmeye başlaması dikkat çekiyor.
Riha’da baraj suları verilmiyor
Bu yılın Ocak ve Şubat aylarında yağışların yetersiz olması Riha’da ciddi boyutlarda kuraklığa neden oldu. Tahıl üretim merkezlerinden biri olan Riha’da hububat ekimi yapan çiftçiler, bölgede yaşanan kuraklık nedeniyle zor günler geçiriyor. Yaklaşık 6 milyon 394 bin dekar alanda hububat tarımının yapıldığı kentte, Türkiye’deki mercimeğin yüzde 36’sı, buğdayın yüzde 10’u, arpanın ise yüzde 11’i üretiliyor. Geçtiğimiz yılın Kasım-Aralık aylarında yağışların mevsim normallerinin çok altında olması ve bu durumun Ocak ve Şubat aylarında da sürmesi rekoltede büyük kayıplar ortaya çıkaracak. Bölgedeki çiftçiler hemen yanı başlarında Atatürk Barajı gibi devasa barajların varlığına rağmen suya erişemezken, DSİ’de Harran ve Suruç ovalarına 15 gün içinde mutlaka su bırakmasını istiyor.
Amed’de kuraklık büyüyor
Amed’de kar yağışının olmaması ve yağmurlarında yetersiz olması sonucu göl ve göletlerde su birikimi çok yetersiz düzeyde. Valiliğin bile yaşanan kuraklık karşısında ‘Kuraklık Kriz Merkezi’ kurması tehlikenin boyutunu ortaya çıkarırken, bölgesel kuraklığa neden olan yönetimin ise bu sorunu yeterli seviyede çözmesi ise beklenmiyor. Çiftçiler bahar yağmurlarına bel bağlarken, depremzede durumundaki çiftçilerin bile elektrik borcu var iddiasıyla tarımsal destekleri bölgede adeta baş kesen konumda olan DEDAŞ’a aktarılmış olması üretimlerde büyük kayıpların yaşanacağına işaret ediyor. Kuru tarım yapan bir yurttaş, “Böyle giderse verim çok düşük olacak. Bu yıl neredeyse bölge yağış almadı, ne kar var ne de yağmur. Kurak geçen bu dönemde sulama yapamadığımız için ektiğimiz tohumlar topraktan yüzeye çıktı ve gelişemedi. Bu yıl verim düşük olacak” sözleri yaşanacakların özeti.
Mêrdîn de Mart bekleniyor
Mêrdîn’de bölgenin diğer illeri gibi kuraklığın kıskacında. Mart ayında yeterli yağış olmaması durumda en yüzde 50 rekolte kaybı yaşanacak. Qoser’de kuraklık ciddi seviyelere ulaşmış durumda. Kızıltepe Hububat Merkezi Başkanı Mehmet Şerif Öter yaptığı açıklamada, “Mart ayında yağmur yağmazsa bu sıkıntı devam eder. Mardin kentimizde tarımın yapıldığı 4 tane ilçemiz var. Bunlar; Nusaybin, Kızıltepe, Derik ve Artuklu ilçelerimizdir. Bu bölgelerimizde yüzde 80 ekim gerçekleşti. Çiftçilerimiz kendi imkanlarıyla açmış olduğu kuyularla sulama yapacaklar bu durumda yüksek elektrik maliyetine sebebiyet verecektir” sözleri DEDAŞ gerçeğine işaret ediyor.
Ege’de kuraklık çok arttı
Diğer taraftan Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde de büyük bir kuraklık yaşanıyor. Adana, Mersin ve Burdur’da kuraklık gelişirken, depremin etkilediği Mereş ve Hatay’da da durum farklı değil. Türkiye genelinde yağışlar, Ege’nin tarımsal üretimde önemli kenti olan İzmir, şubat ayında uzun yıllar ortalamasının çok altında yağışla geçirdi. Kentte yağışların yetersizliği, içme suyu ve sulama barajlarındaki su seviyesine olumsuz yansırken, çiftçileri de verim konusunda endişelendiriyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi binasında açıklama yapan Başkan Gürün, “Kuraklık kapımıza dayandı, yazın bir afet durumu yaşanabilir” diye uyarısında bulundu. Denizli’deki baraj ve göletlerde ise yüzde 20 oranında su kaldı. Benzer bir durum Aydın ve diğer bölge kentlerinde yaşanmakta.
Marmara kuruyor
Marmara Bölgesi’nde Bursa, Balıkesir, istanbul, Çanakkale ve Trakya’daki tüm illerde büyük bir kuraklık ortaya çıkarken, barajlarda yazı geçirebilecek su seviyesine ulaşılması beklenmiyor. 400-500 metrelere kadar gerileyen yer altı sularına mahkum olunacağı ve bu durumun büyük bir çölleşmenin ve felaketlerin nedeni olacağı bugünden belli. Bursa’da barajlar kururken, Uluabat ve İznik Gölü adeta ölüme mahkum edilmiş durumda. Yaşam için çok değerli alanlardan biri olan Kaz Dağları’nda girişilen maden ve enerji yağması sonucu Çanakkale gibi su zengini bir kentte Nisan ayı sonuna kadar su kullanımında kesintiye gidilmek zorunda kalınması dikkat çekici bir diğer gelişme.
EKOLOJİ SERVİSİ