10 Ekim’de eşi Avukat Uygar Çoşkun’u kaybeden Mehtap Sakinci Çoşkun ve oğlunu kaybeden baba Mustafa Doğan ile anne Derman Doğan, bizden aldıkları insanlar pırıl pırıl insanlar olduğunu belirterek “En kanlı katliam olarak tarihe geçti” dedi.
Ankara’da 10 Ekim 2015’te düzenlenen Emek, Barış Demokrasi mitinginde yaşamını yitirenlerden biri de Avukat Uygar Çoşkun’du. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nda (BTS) avukatlık yapan Çoşkun, o gün şehir dışından gelen arkadaşlarını karşılamak için erken gittiği alanda yaşanan ikinci patlamada yaşamını yitirdi. Çoşkun’un ardından mücadeleyi hiç bırakmayan ve katliam ardından kurulan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Eşbaşkanlığı’nı yapan avukat eşi Mehtap Sakinci Çoşkun ve Güney Doğan’ın babası Mustafa Doğan yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
‘10 Ekim kaderin rotasının değiştiği gün oldu’
Katliam sabahını anlatan Çoşkun, eşinin o gün, “Ankara kitlesi eylemlere geç gider, benim diğer şehirlerden gelen arkadaşları karşılamam lazım” diyerek 8.30’da evden coşkuyla çıktığını ve sendikadaki arkadaşlarıyla kurdukları mesaj grubuna da “Efsane bir miting olacak” diye yazdığını belirtti. Mitingin tarihe geçtiğini belirten Mehtap Çoşkun şunları ekledi: “Mitingin efsane olmasıyla ilgili hiçbir şüphe yok! En kanlı katliam olarak tarihe geçti. Oraya giden herkeste mitingin çok özel olduğuna dair duygu var. Yakınlarını, arkadaşları, yoldaşlarını kaybeden herkes için 10 Ekim kaderin rotasının değiştiği gün oldu.”
İkinci patlamada yaşamını kaybetmiş
Eşinin hayatını kaybetmesiyle ilgili birçok şeyi 2 yıl sonra öğrendiğini dile getiren Çoşkun, “İkinci patlamada yaşamını kaybetmiş. Uygar için hiçbir tedavi imkanı olmamış. Hiç hastaneye götürülmediği için onu bulamamışım, ilk gün hastanelerde ararken. Katliam alanında cenazesi yerde kalmış. O gün üzerinde kart viziteleri ve kimliği vardı. Ceketi üzerinde yandığı için onlar da yanmış. Bazı kart viziteler de etrafa yayılmış. Onu teşhis eden avukat arkadaşı da kart viziteleri üzerine bırakıyor. Hastaneler ve morg dolu diye Uygar yerde bırakılmış. Sonraları cenazesi kaldırılmış. Uygar yerde iken ben de daha ölü sayasını bilmeden hastaneleri dolaşıyordum” dedi.
‘Adalet çıkmadı ama mücadeleden vazgeçmeyeceğiz’
Çoşkun, katliamda sorumluluğu olan kamu görevlilerin yargılanmadığını ve katliamın da insanlık suçları kapsamında değerlendirilmediğini vurgulayarak, “Davadan adalet çıkmadı ama mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Biz daha örgütlü olacağız. Hesaplaşma mekanizması işletilmeli, hesap soracak insanların var olması bile bizim için çok anlamlı” dedi.
‘Mutlaka bu ülkeye adalet gelecektir’
Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Güney Doğan’ın babası Mustafa Doğan ise Türkiye tarihinde çok fazla katliam olduğunu dile getirdi. Doğan, “Bu ülkenin tarihine baktığımızda geçmişle bugün arasında hiçbir değişiklik yok. Bu ülkede iktidara gelenler hep aynı yerde aynı tempodalar. İktidarı yönetenler hep katliamlarla kendi varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ama adalet yok diye adaletten de kesinlikle umut kesmememiz gerekir. Yani elbet bir gün bu ülkeye adalet gelecektir. Bu da bizlerin mücadelesiyle olacaktır. Şehitlerimizin vermiş olduğu o bedellerle mutlaka bu ülkeye adalet gelecektir” dedi. Adalet ve barış istemekten vazgeçmeyeceğini dile getiren baba Doğan, ülkedeki durumun her geçen gün daha da kötüye gittiğini vurgulayarak, “Bir kişi bile kalsak yine barıştan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Devlet bunu bile bile yaptı’
10 Ekim günü alanda gerekli önlemlerin alınmadığını belirten Doğan’ın annesi Derman Doğan, “O gün gerekli önlemler alınmış olsaydı. Kim bilir belki şuan da Güney’im yanımda olurdu. Bu acıyı bu kadar çekmezdik, huzurumuz olurdu. Benim yuvamı dağıttılar. Bizden aldıkları insanlar pırıl pırıl insanlardı. İstekleri vardı. Yazık değil miydi bu insanlara? Türkiye’nin her yerinde bombalar patladı. Devlet bunu bile bile yaptı” dedi. Anne Doğan, Oğlunun sadece barış isteğiyle orada bulunduğunu ifade etti.
Kaynak: MA