HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın demokratik özerklik projesine dikkat çekerek, ‘Deprem bölgesinde yıllarca önerdiğimiz öz yönetim modelleri, dayanışma ağları ortaya çıktı’ dedi
Mereş (Maraş) Bazarcix merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen iki büyük deprem ile Hatay merkezli 20 Şubat’ta meydana gelen depremler 10 kentte büyük bir yıkıma neden olurken, resmi verilere göre şu ana kadar 45 bini aşkın kişi yaşamını yitirirken binlerce kişi ise yaralandı. Devlet ve iktidar yetkileri depremin ilk günleri deprem bölgelerine gitmek yerine sessizliğe bürünüp, kurumlar işlevsiz bırakıldı, arama kurtarma çalışmalarında yetersizlikler yaşandı. Devletin olmadığı deprem bölgelerinde toplumun diğer dinamiklerinin harekete geçmesiyle büyük bir dayanışma örneği sergilendi.
İlk günden itibaren halkın yaralarını sarmak için harekete geçen kurum ve kuruluşlardan biri de Halkların Demokratik Kongresi (HDK) oldu. Oluşturulan Kriz Koordinasyon Merkezi ile bölgede toplumsal yeniden inşa çalışmalarını sürdüren HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, deprem sonrası yaşananları değerlendirdi.
Deprem paraları savaşa
Halkın vergilerinin Kürt halkına yönelik savaşta kullanıldığını söyleyen Çiçek, depremin 2’nci gününde Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik devam eden hava saldırılarını hatırlattı. Halktan toplanan vergilerin halk karşıtı politikaların hizmetine sunulduğunun altını çizen Çiçek, “Türkiye, devletçi ve iktidarcı gelenek bağlamında çok özel bir yerde oturuyor. Ulus devletin kendisini bir şiddet örgütü olarak değerlendirdik. Bu değerlendirmenin temelinde de toplumun, emekçilerin sömürülmesi yatıyor. Toplumun ‘güvenlik’ politikaları üzerinden rızasının almasının temel amacı gasp, talan, sömürü rejimlerinin üstünü örtmedir” dedi.
Devlet şiddeti ile var
Deprem bölgesindeki halkın “devlet yok” tepkilerine de değinen Çiçek, “Devlet, toplum için halk için yok. Kendisi, iktidarının sürekliliği için var. Toplum, ‘devlet yok’ diyerek tam da bu durumu kastediyor. Deprem alanında devlet var. Ancak şöyle var; kolluk, askeri ve silahlı gücüyle var. Bunu Hatay’da gördük. Sanki bir savaş, işgal alanında gibi hissediyorsunuz kendinizi. Dünyanın dört bir tarafından insanlar depremzedelerle dayanışmak gelmiş. Ancak devlet enkazın çevresinde toplumu sindirmek, korkutmak, yıldırmak, göçertmek için var. AKP iktidarının en temel özeliği Pazarcık’taki kayyım ile açıklanabilir. Kendi toplumsal meşruiyet zeminini zayıflatacak her girişime karşı çıkıyor” diye konuştu.
Demokratik özerklik projesi
Depremde ortaya çıkan yıkımın temel nedeninin “merkeziyetçi yönetim” olduğuna dikkat çeken Çiçek, buna karşı PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın demokratik özerklik projesine işaret etti. Özerkliğin olması durumunda halkın söz ve karar hakkına sahip olacağını söyleyen Çiçek, “Demokratik özerlik toplumun kendisini yerinde, yerelde öz sorunları üzerinden, öz ihtiyaçları üzerinden örgütlenmesi demektir. Ama bu topraklarda hep demokratik özerklik önermesine şu muamele yapıldı; ‘Kürtlerin önermesidir, Kürtler bölünmek, ayrılmak istiyor.’ Oysa demokratik özerklik tam tersi Türkiye ve Kurdistan halklarının, emekçilerinin, kadınların bir bütün olarak birleşme önerisidir. Demokratik özerlik modeli olsaydı; bugün herhangi deprem bölgesindeki bir mahalle, bir köy, bir ilçe olanaklarını, hazırlıklarını yapmış olacaktı. ”
Meclis ve komünler kurulmalı
Deprem bölgesinde ortaya çıkan toplumsal refleks ve dayanışmanın kalıcı hale gelmesi gerektiğinin altını çizen Çiçek,yerel meclis ve komünlerin kurulması önerisinde buludu. Çiçek, “Deprem bölgesinde bizim yıllarca arzu ettiğimiz, önerdiğimiz öz yönetim modelleri, dayanışma ağları ortaya çıktı. Birçok yapının orada depremzedelerle birlikte özel, özgün örgütlenmeler içerisine girdiğini gördük” ifadelerini kullandı.
Haber: Mehmet Aslan / MA