Rönesans Avrupası’nda cadılıkla suçlananlar gerçekte kimlerdi? Bu terör yüzyılları hangi tip kadını sansürledi, yok ettik, bastırdı? Fransa’da “Éditions Zones/La Découverte” yayınevinden çıkan 232 sayfalık kitap, bu sorulara kararlı bir şekilde feminist bir bakış sunuyor. Mona Chollet, 16 ve 17.yüzyıllarda gerçekleşen cadı avının bugünkü dünyayı biçimlendirdiğine dikkat çekiyor. Cadıların direnişini anlatan Mona Chollet, kitabında o bölümü şu şekilde ifade ediyor: “Cadı avları, bazen bir bütün aileleri yok ederek, kabul edilemez olarak değerlendirilen bazı davranışları ve pratikleri acımasız bir şekilde bastırarak, bizim dünyamızın biçimlendirilmesine katkıda bulundu. Eğer bu gerçekleşmeseydi, muhtemelen çok farklı toplumlarda yaşayacaktık. Yapılan tercihler, öne çıkarılan yollar ve mahkum edilen yollar konusunda bize çok şey anlatıyor.” Cadı avının ne tarihin bir kazası ne de birkaç kökten dincinin çılgınlığının ürünü olmadığını kaydeden Mona Chollet, “Kadınların o dönem toplumsal alanda giderek büyüyen yeri karşısında korkunun doğurduğu bir şiddet boşalmasıydı” diyor. 15.yüzyıldan itibaren cadıların karalanması, kalıcı bir şekilde toplumları etkilediğine vurgu yapan yazar, bugün de halen kadınların cadı figüründe damgalandığını hatırlatıyor. Mona Chollet’nın kitabı özetle “çağdaş cinsiyetçilik ve patriarkanın uzun cadı avı geleneğinin bir parçası” olduğunu gösteriyor.
PARİS