Semsûr’da yaşadıkları binanın enkazından balyozla kolonları kırıp kendi imkanlarıyla çıkan Gürbüz ailesinden Zerrin Gürbüz, ‘Düşünme durumumu bile kaybetmişim. Eski günlere geri dönmek istiyoruz’ dedi
Semsûr’da depremle beraber bin 485 bina tamamen yıkılırken, 5 bine yakın bina da ağır hasarlı. 11 bin kişinin hayatını kaybettiği kentte, merkez ve ilçe köylerinde de birçok ahırın yıkılmasıyla birlikte yüzlerce hayvan da öldü. Depremin 23’üncü gününde hala su ve çadır sorununun devam ettiği kentte, köylüler yıkılan ya da ağır hasarlı evlerinin yanında kurdukları derme çatma çadırlarda kendi imkânlarıyla, yaşam mücadelesi veriyor.
6 Şubatta Mereş (Pazarcıx) merkezli gerçekleşen depremde Semsûr merkezde bulunan aile apartmanında yaşayan Serap Gürbüz (32), eşi ve çocuklarıyla birlikte enkaz altında kaldı. Gürbüz, yaklaşık 3 saat sonra eşinin balyozla üzerine düşen kolonları kırmasıyla birlikte, 3 çocuğuyla birlikte kurtuldu. Gürbüz, eşi ve çocuklarıyla kurtulurken, aynı apartmanda kaldıkları görümcesi, eşi ve 4 çocuğu ise enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Ailesiyle birlikte akrabalarının bulunduğu Semsûr’un Tût (Tut) ilçesine bağlı Kösen köyüne giden Gürbüz, deprem anını, enkaz altındayken yaşadıklarını ve köyde verdiklerini yaşam mücadelesini MA’dan Zerrin Sargut’a anlattı.
‘Kolan ayağıma düştü’
Deprem esnasında evlerinin şiddetli şekilde sallandığını, depremin verdiği korku ve panik haliyle uyandıklarını anlatan Gürbüz, 5 katlı olan aile apartmanının birinci katında oturduklarını söyledi. Gece saat 04.17 civarında evimiz şiddetli bir şekilde sallanırken uyandıklarını ifade eden Gürbüz, “Uyandığımız gibi koşarak odadan çocukları almaya gittik. Kapıya doğru koşarken, kapı kilitlendi. Koşarken kolonlar yavaş yavaş yıkıldı ve oğlumla birlikte enkaz altındaydık. Bir kolon ayağımın üzerindeydi. Ağırlığı çok büyüktü üzerimde ve kurtulmak için çaba gösteriyordum. Enkaz altındayken, eşimle sürekli irtibat halindeydik” dedi.
‘Eşim kurtardı’
Gürbüz, devamında şunları söyledi: “Diğer taraflara bakınca yukarıdaki evlerin hepsi evimize doğru girmeye başlamıştı. Evde bir tek banyo tarafı sağlamdı. Yatak odasında telefonu alabilecek kadar bir boşluk vardı. Eşim telefonu aldıktan sonra akrabaları arayarak onlardan balyoz istedi. Duvarı delmek için de çocukları oradan çıkardı. Merdiven çıkışımız mutfak tarafındaydı. Dış kapı çıkışını delerek, duvarı kırdı. Sonra ayağımın üzerindeki kolanları kırdı. Yaklaşık 3 saat sonra enkaz altından çıkarıldım. Kendi çabalarımızla çıktık. Devletin tek bir yetkilisi yoktu. Eşim açtığı delikten önce çocukları sonra beni çıkardı.”
‘Eskilere dönmek istiyoruz’
Merkezdeki evleri yıkıldıktan sonra, köye akrabalarının yanına gelen Gürbüz ve ailesi köydeki evlerinin de ağır hasarlı olmasından kaynaklı dışarıda derme çatma kurdukları çadırlarda kalıyor. Gürbüz çadırda yaşadıklarını da şu sözlerle özetliyor: “Şu anda köyde çadırlarda kalıyoruz. Enkaz altından çıktıktan hemen sonra, ailem gelip beni aldı ve köye getirdi. Adıyaman’da ne oldu ne bitti bilmiyorum. Sonrasında şehri gezince gördüm ki orada evler hepsi yıkılmış, yıkılmayanlar ise çatlak ve ağır hasarlı. 5- 6 evle çadırda kalıyoruz. Eskiden kaldığımız evlerden şikâyet ediyorduk. Şimdi tek bir çadırda yaşamak zorundayız. Tuvalet, banyo, mutfak vs. yok. Bu saatten sonra ne olacak hiçbir şekilde bilmiyoruz. Düşünme durumumu bile kaybetmişim. Eski günlere geri dönmek istiyoruz.”
Kaynak: MA