TJA, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıkladığı deklarasyonda, ‘Kadınlar, enkazın altında kalan bu iktidara karşı, hep birlikte büyük bir zaferle yeni bir yaşamı yeniden inşa edecektir’ dedi
Özgür Kadın Hareketi (TJA), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin deklarasyonunu Dicle Kültür Sanat Derneği’nde kamuoyuyla paylaştı. Açıklamaya, çok sayıda TJA aktivisti, Rosa Kadın Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Grup Başkanvekili Merak Danış Beştaş, milletvekili Remziye Tosun, Gülistan Kılıç Koçyiğit, Dilan Dirayet Taşdemir, HDP Amed İl Eşbaşkanı Gülistan Atasoy ve parti yöneticileri katıldı.
Deklarasyonu açıklayan TJA aktivisti Gülistan Sönük, “‘Bizler buradayız, mücadelemize geçmişin mirası ve geleceğin sorumluluğu ile devam edeceğiz’ diyoruz. Bizler de TJA olarak, erkek egemen devletçi zihniyete karşı mücadele alanlarımızdan olan 8 Mart’ı yaşamın her alanında tarihsel hakikatine layık bir şekilde ve 21. Yüzyılın Kadın Yüzyılı olacağına olan inancımızla karşılıyoruz” dedi.
Dünyanın her yerinde “Jin, Jiyan, Azadî” olarak yankılanan bu sesi TJA olarak büyütme sözü verdiklerini ifade eden Sönük, Kurdistan, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen Mereş merkezli depremlere dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bir kez daha gördük ki, toplumsal sorunları açığa çıkaran ve derinleştiren esas olgu; erkek egemen devletçi sistemdir. Depremler; doğası gereği önlenemez iken, olumsuz sonuçları ve yarattığı tahribatlar ise doğru politikalar sonucunda önlenebilir. Oysaki talan ve rant üzerine kurulu iktidar; depremin sonuçlarını önlemek bir tarafa, bu tahribatların baş sorumlusu konumundadır. Erkek egemen iktidarların ekolojik yaşama saldırısı, güvenli yaşam alanlarının inşa edilmemesi, çarpık kentleşme ve imar affı gibi uygulamalar bu tahribatların temel sebeplerindendir. Diğer taraftan da; depremin sonuçlarını önlemek için hiçbir tedbir almayan, alamayan bu çürümüş ve köhne iktidarın; başta kadınlar olmak üzere toplumun ihtiyaçlarına cevap olmak yerine, daha ilk saatlerden itibaren, kendi bekasını korumak için yandaş medya aracılığıyla bir algı operasyonu yaratarak seferber olduğuna tanık olduk”
‘Depremi fırsata çevirmelerine izin vereyeceğiz’
Devletin deprem karşısındaki bu çözümsüzlüğünün, bir kez daha yerel yönetimlerin ve örgütlü toplumun önemini gösterdiğini vurgulayan Sönük, “Deprem karşısında, Kurdistan’dan Türkiye’ye ve Avrupa’ya kadar kadınlar, gençler ve halklar; toplumsal örgütlenme ve dayanışmayı örerken, deprem bölgesini bir toplu katliama, bir toplu mezara çeviren iktidar, OHAL ilanıyla bu toplumsal dayanışmayı kırmaya ve suçlarını gizlemeye çalışmıştır. Yetmemiş, dayanışma merkezlerine kayyum atayarak dayanışmayı ve irademizi bir kez daha gasp etmiştir. Tıpkı, halkların iradesi kadın özgürlükçü HDP’li belediyelerin iktidar tarafından gasp ve talan edilmesi gibi… Aynı iktidar, bir kez daha Kürtlerin, Alevilerin coğrafyasını işgal etmeye, demografyasını değiştirmeye çalışıyor. Depremde ailesini kaybetmiş çocukları savunmasız bırakarak militarist güçlerin, tarikatların, çetelerin istismarına açık bırakıyor. Fakat iyi bilinmelidir ki bizler; toplumun özyönetimine, öz gücüne ve yerellerin gücüne olan inancımızla; çürümüş ve hantallaşmış bu iktidarın, depremi bir fırsata ve toplum kırım aracına çevirmesine izin vermedik, vermeyeceğiz!” diye belirtti.
Mücadeleye çağrı
Halka ait kaynakları savaş politiklarına aktarıldığını kaydeden Sönük, “İdeolojik kaynağını kadın düşmanlığından alan bu savaş politikaları; Kürt halkının özgürlük mücadelesine bir saldırıdır. 8 Mart vesilesi ile de bir kez daha, bütün demokratik kamuoyunu ve uluslararası kuruluşları bu savaşa ‘dur’ demeye çağırıyoruz. Ayrıca yapılan bütün saldırıların, yükselen kadın devrimine bir saldırı olduğunu biliyor ve bütün kadınları savaşa ve işgale karşı mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
‘Doğamızı ve toprağımızı savunacağız’
Erkek egemen sömürgeci sistem bir taraftan güvenlik politikalarıyla Kürdistan coğrafyasını talan ederken, diğer taraftan Türkiye’nin her bir köşesini rant alanı haline getirdiğine vurgu yapan sönük, “Dersim ve Cudi başta olmak üzere meydana gelen yangınlar ve ağaçsızlaştırma politikaları bu saldırıların devamıdır. Bu zihniyet, bugün başta Maraş olmak üzere, depremin etkilediği bütün illerde ortaya çıkan yıkımın ve kaybın esas sebebidir. Bu sebeple de; TJA olarak yürüttüğümüz kadın özgürlük mücadelesine, şüphesiz talan edilen doğamızı korumanın ve toprağımızı savunmanın da dahil olduğunu bir kez daha belirtiyoruz.”
‘Özgür toplumu yeniden inşa edeceğiz’
Rojhilatê Kürdistan’dan başlayan ve bütün dünyaya yayılan direnişe de vurgu yapan Sönük, şunları dile getirdi: “Kürt kadın Jîna Eminî’yi katleden erkek egemen soykırımcı sisteme karşı, Kürt kadınların yükselttiği ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesi; sadece Kürtlerin değil, tüm halkların ve tüm dünya kadınlarının da en büyük umudu oldu. Bu umut; kadın özgürlükçü bir yaşamı savunmanın ve direnmenin yolunu bir kez daha açtı, açıyor. Kadın özgürlük mücadelesine dönüşen bu isyan; faşist iktidarların, yarattığı enkazların ve kadına uygulanan her türlü şiddetin temelini sarsacak ve özgür bir toplumu yeniden inşa edecektir.”
8 Mart vesilesiyle bir kez daha, hasta tutsaklar başta olmak üzere; düşmanca politikalarla cezaevlerinde tutulan ve her türlü hukuksuzluğa rağmen içeride de dışarıda da direnmeye devam eden bütün direnişçi kadınları, o kapatılma mekanlarından çıkarana kadar mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz. Bu temelde de erkek-devletin bütün baskı ve yıldırma politikalarına karşı boyun eğmeyen ve direnişte ısrar eden; adalet nöbetiyle kadın direniş sembolü haline gelen Emine Şenyaşar annenin hakikat arayışını selamlıyoruz.
Özel savaş
Özel savaş politikalarına işaret eden Sönük, “Kadın kırımcı erkek egemen sistem, diğer taraftan da kirli ve sinsi politikalarla toplumsal dokuyu hedeflemektedir. Kadın varoluşuna karşı başlatılan özel savaş politikalarıyla, kadınlar iradesiz, öz savunmasız bırakılmak isteniyor. Ajanlaştırma, uyuşturucu ve fuhuş başta olmak üzere; bütün toplumsal dinamiklere özel savaş politikaları dayatılarak toplum, ahlaki çöküntüye uğratılmak isteniyor. Özel savaş politikalarına karşı bir kez daha belirtiyoruz; İpek Er, Firdevs Babat, Gülistan Doku şahsında genç Kürt kadınlara yönelik üniformalı şiddetin planlı ve sistematik saldırısına karşı; kadın bilinci uyandıkça ve kadınlar örgütlendikçe tecavüzcü, cinsiyetçi ve faşist erkek egemen sistem yenilecektir! Kadınların bu örgütlü gücünün, erkek egemen sistemin kâbusu olduğunun elbette farkındayız” dedi.
Asimilasyon politikası
Kürtçe ve Kürt kültürü üzerindeki baskı ve yasaklara işaret eden Sönük, “Kürde ve Kürdün diline düşman olan zihniyete karşı kadınlar olarak anadilimizin yaşamın her alanında hayat bulması için öncülük yapmaya devam edeceğiz. Bu vesile ile de bütün toplumsal alanlarda anadilimizi ve kültürümüzü yaşamsal kılmanın sözünü veriyor ve başta Kürtçe olmak üzere; konuşulan bütün dillerin anayasal güvenceye alınması ve eğitim dili olması için mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İmralı tecridi
İmralı tecridine dikkat çeken Sönük, “Bizler TJA olarak; başta Kürt sorunu olmak üzere bütün toplumsal sorunların esas muhatabının İmralı olduğunu bir kez daha en yüksek sesle belirtiyor ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın koşulsuz fiziki özgürlüğünü sağlamayı, mücadele çizgimizin merkezine alıyoruz. Bu vesile ile de kadın özgürlüğü başta olmak üzere toplumsal özgürlüğün sağlanmasının ve demokratik-barışçıl bir yaşamın inşasının, ancak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ile mümkün olduğunu, bir kez daha vurguluyoruz. Toplumsal yaşamın her zerresine yansıyan İmralı’daki mutlak tecrit rejimini ve işkence sistemini kıracak en büyük güç, yine kadınların örgütlü mücadelesi olacaktır” ifadelerini kullandı.
Kadınlar yeniden inşa edecek
“2023 yılında 8 Mart’la birlikte, kadınların özgürlük mücadelesinin AKP-MHP iktidarını yıkacağına ve seçimin en büyük kazananı olacağına inancımız tamdır” diyen sönük sözlerini şöyle sürdürdü:
“Erkek egemenliğine karşı Kürt kadınların ilmek ilmek ördüğü eşbaşkanlık modeli ve kadın özgürlüğünü esas alan demokratik siyaset anlayışı, bu iktidarı bitirecektir. Kadınlar; Maraş merkezli depremlerde enkazın altında kalan bu iktidara karşı, hep birlikte büyük bir zaferle yeni bir yaşamı yeniden inşa edecektir. Kadın öncülüğünde gelişen bu demokrasi mücadelesi, sadece Kürdistan ve Türkiye halklarını değil, tüm Ortadoğu halklarını kurtuluşa kavuşturacak ve Ortadoğu’da demokratikleşmenin yolunu açacaktır. Çünkü demokrasi sadece bir bürokratik işleyiş biçimi değil bir yaşam biçimidir. Bu açıdan da başta Kürt kadınlar olmak üzere; bütün Türkiyeli kadınları, kadın özgürlüğünün önündeki en büyük engel olan AKP-MHP faşist blokuna karşı mücadeleyi yükseltmeye, kadın-doğa-insan düşmanı bu iktidarı yenilgiye uğratarak toplumsal kurtuluşu inşa etmeye çağırıyoruz. Çünkü zaman, kadın özgürlük zamanı!”
‘Toplumsal dayanışmayı büyüteceğiz’
Sönük son olarak şunları söyledi: Bizler TJA olarak; kadın direniş kültüründen devraldığımız mirasla, bulunduğumuz her alanda ve an’da, ‘Jin, Jiyan Azadî’ felsefesi temelinde mücadelemizi büyütme sözü veriyoruz. Ayrıca on binlerce insanın hayatını kaybettiği ve milyonlarca insanın büyük bir travma yaşadığı bu deprem sürecinde, başımıza gelmiş en büyük felaket olan ‘tek adam’ rejimine ve enkaz altında kalan faşist-cinsiyetçi iktidara karşı, kadın öncülüğünde toplumsal dayanışmayı büyütüyor ve dünya kadınlarının birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 8 Mart’ı kutluyoruz!”
8 Mart programı
Sönük, 8 Mart’a ilişkin hazırlıklarını yürüttükleri eylem ve etkinlikleri ise şöyle sıraladı:
“* Merkezi startımız 1 Mart’ta Şırnak’ta verilecektir.
* 1-8 Mart tarihleri arasında depremden etkilenen bütün bölgelerdeki kadınların yanında dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz.
* 8 Mart günü Batman, Siirt, Şırnak, Van ve Mardin’de yürüyüş ve açıklama, diğer tüm illerde de kadın platformları ile ortak açıklama ve yürüyüşler yapılacaktır.
* Metropollerde özgün planlamalar ve yürüyüşler yapılacaktır.
* Bizler TJA olarak; bu faşist iktidarın enkaz ve yıkım politikalarına karşı, ‘Kadın Dayanışması Yaşatır’ felsefesi izinde, deprem bölgesinde bulunan bütün kadınlarla güçlü bir dayanışmayı örerek yeni yaşamı birlikte inşa etmeye ve direnişi büyütmeye devam edeceğiz.”
HABER MERKEZİ