30 yıl önce birlikte tutuklanan ve 30 yılın ardından tahliye olan Nuri Arı, Abdullah Oflas ve Ramazan Özyiğit ‘insanı ayakta tutan şeyin umut olduğunu’ vurguladı
İktidarın özellikle siyasi tutuklulara yönelik bir politikaya dönüştürdüğü infaz yakmalar sonucu onlarca tutuklunun tahliyeleri ertelenirken, son iki yılda 90’lı yıllarda tutuklanan birçok tutuklu da tahliye edilmeye devam ediyor.
Onlardan üçü de birlikte tutuklanan ve 30 yıl sonra yeniden bir araya gelen Nuri Arı, Abdullah Oflas ve Ramazan Özyiğit.
Yedisi birlikte tutuklandı
Şirnex’in Hezex (İdil) ilçesine bağlı Xirabêşeref köyüne 1993’te ev aramalarında gözaltına alınan Ahmet Zenger, Osman Kapan, Süleyman Sungur, Ramazan Özalp, Nuri Arı, Abdullah Oflas ve Ramazan Özyiğit gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. 7 kişi hakkında “Devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası daha sonra bozularak, ayrı ayrı müebbet hapis cezasına dönüştürüldü.
İki hasta tutuklu hayatını kaybetti
Tutuklulardan Süleyman Sungur cezaevinde, hasta tutuklu Ramazan Özal ise 2014’te tahliye edildikten 3 ay sonra hayatını kaybetti. Şuanda Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan 63 yaşındaki hasta tutuklu Ahmet Zenger’in cezası, Şubat ayında tahliyesine bir hafta kala İdare ve Gözlem Kurulu’nun pişmanlık dayatmasını kabul etmediği için 6 ay daha uzatılırken, Bolu Cezaevi’nde tutuklu bulunan Osman Kapa’nın da infazı yakıldığı için Nisan ayında tahliye edilmesi bekleniyor.
Tutuklulardan Arı ve Oflas 12 Şubat’ta İzmir Şakran T Tipi Cezaevi’nden, Özyiğit ise 6 Şubat’ta Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden tahliye edildi.
30 yılın ardından yeniden bir arada olan Arı, Oflas ve Özyiğit yaşadıkları hak ihlallerine dikkat çekti.
‘Kürdüz dediğimiz için tutuklandık’
19 yaşında girdiği cezaevinden 49 yaşında tahliye edilen Arı, cezaevlerinde derinleştirilen tecride karşı büyük bir mücadelede olduğunu söyleyerek, “‘Kürdüz, kimliğimiz var’ dediğimiz için tutuklandık ve 30 yıl cezaevinde kaldık. Cezaevlerinin şartları ve koşulları ortada. Hasta tutuklular tedavi edilmiyor. Pandemi bitti ancak cezaevlerinde izolasyon arttı. Bununla da sınırlı kalınmadı ve ortak alanlar kaldırıldı. Bu tutuklular arasındaki ilişkiyi kesti” diye belirtti. Bir diğer sorunun çeşitli gerekçelerle verilen disiplin cezaları olduğunu ifade eden Arı, buna karşı verilen direnişi ise şu sözlerle anlattı: “Cezaevlerinde saldırılar var ama buna karşı da bir direniş de var ve direniş özgürlüğe yaklaştıran tek şey.”
Ayakta tutan şey umuttu
Tutukluları güçlü kılan tek şeyin özgürlük umudu olduğunu söyleyen Arı, “30 yıl çok uzun bir süre ama önemli olan insanın umudunu kaybetmemesidir. Tekrar ülkeme döndüğüm için mutluyum ama dışarıda yaşamayı henüz öğrenemedim” ifadelerini kullandı.
‘Teslim almak istediler ama başaramadılar’
46 yaşında girdiği cezaevinden 76 yaşında çıkan Ramazan Özyiğit de hem cezaevine yakalandığı hastalıkları hem de cezaevi sistemin şu sözlerle tarif etti: “Cezaevi koşullarından kaynaklı birçok hastalığım oluştu. 30 yılda 13 hastalığım oldu. Kalbimden, sol böbreğimden ameliyat oldum ama tedavi görmedim. Her cezaevine sevk istediğimizde ‘dışarıya çıktığınızda gidersiniz’ diyorlardı. Daha sonra gelip pişmanlık dayatmasında buluyorlardı. Kulaklarımı kasten sağır ettiler. Tedavi edilmedim. Cezaevi sistemi insan ruhunu çürütüyor. Cezaevlerinde böylesi bir sistemi oluşturuldular. Bizi bu şekilde teslim almak istediler ancak amaçlarına ulaşamadılar. Derler ya insan dünyaya bir kez gelir ama ben cezaevinde çıktığımda yeniden doğmuş gibi hissettim. ”
‘Biz çıktık ama hasta arkadaşlarımız hala içerde’
45 yaşında cezaevine giren ve şu an 75 yaşında olan hasta tutuklu Abdullah Oflas ise, özellikle hasta tutukluların durumuna dikkat çekerek, “Tedavi sadece revire götürüp daha sonra cezaevine götürmekti. İnsan cezaevinde bu kadar uzun süre kalıp daha sonra çıktığında üzülüyor ve özgürlüğü eksik yaşıyor. Çünkü arkanda bir sürü insan bırakarak çıkıyorsun” ifadelerini kullandı.
Haber: Zeynep Durgut / MA