Herhangi bir gazetede ekonomi sayfası editörlüğü yapıyorsanız eğer, her gün onunla karşılaşırsınız; hatta bazen günde iki defa… Bendevi Palandöken’den söz ediyorum; Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’nun (TESK) Genel Başkanı… Hafiften tontiş, güzel bir amca. Kaç yıldır orada tam bilemiyoruz, on yılı geçmiştir herhalde. Yine iyi! Ondan öncekilerin kırılamaz rekorları var. En sonuncusu Derviş Günday’dı mesela; CHP’den mi ne milletvekili seçilmiş de öyle bırakmıştı koltuğu. Onu en son 2012’de Mehmet Ağar’ı cezaevinde ziyaret ederken görmüştük, bir daha haber alınamadı kendisinden. “Sayın Ağar hayatta saygı duyduğum insanların başında geliyor” demişti cezaevi kapısında. Neyse işte, o da öyle bir insandı.
Bendevi amca iyi insana benziyor ama. Geçen gün söyledikleri ne güzeldi: “Bankalar kâr etmesin yahu” diye gürledi. “Ekonomik dalgalanmadan olumlu etkilenen belki de tek sektörün bankalar olduğunu” söyleyerek, bu kurumların son 9 ayda elde ettikleri faiz gelirlerinin, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41.6 artarak 156.6 milyar liradan 221.8 milyar liraya çıktığını bildirdi ve “artık fedakârlık zamanı” diye buyurdu.
Neden? Bankalar neden kâr etmeyecekmiş? Bankalar hayır kurumu filan mı? Olsun, Bendevi amca öyle istiyor. Güzel insan o.
Mesela geçen gün de “zamlar geri alınırsa enflasyon düşer” dedi. Ben o lafı da tuttum bak. Hakikaten, zamlar geri alınsa, o zaman tabii ki enflasyon düşer. Çok akıllıca! Her konuştuğunda bir hikmet var Bendevi Amca’nın. “Zincir marketler karşısında ayakta kalmaya çalışan küçük esnafın korunması gerekir. Çünkü küçüğü olmayanın büyüğü olmaz” diyor mesela, ne kadar haklı! “Türkiye’de yüzlerce zinciri olan mağazalar, döviz kurunu bahane ederek birçok ürüne neredeyse yüzde 100 zam yaptı. Vatandaşın faizsiz bankası olan esnafımız, gereksiz zam yapmak şöyle dursun bir de veresiye satış ile sosyal dayanışma gösteriyor” diyor, eveet, tam da öyle!
Ortada olmak ne zor… Astsubay gibi bir şey, asker desen asker değil, subay desen subay değil. Önden yumruk arkadan tekme yememek için ortalarda gezinmek iyi gibi görünüyor ama tost peyniri olmak da zaten öyle bir şey. 2003’te McKinsey, raporunda “Şehir içinde AVM’lerin yolunu açın” demiş mesela ve ‘Reis’ de öyle yapmış ama bizim tontiş, reisi seviyor, AVM’lere kızıyor! 2010’da, Power Outlet’in açılışında, esnafa “Bakkal dükkânı olayı bitti. Türkiye değişiyor. Onlar da artık bu gerçeği görecekler” diyen de aynı ‘Reis’ti ama olsun, nala ve mıha aynı anda vurmanın bir sanatı var ve ortada olursanız bunu öğreniyorsunuz. Sorsanız şimdi Bendevi Amca’ya mesela, 3. Havalimanı’nda ‘teröristlerin’ ortalığı karıştırdığından emindir; ihraçlar son derece yerindedir, gazetecilerin, akademisyenlerin, parti eşbaşkanlarının zindanda olması makul durumlardır, vs… Gezi Direnişi desen zaten Taksim esnafını mahvetmiştir. (O kadar böreği, sandviçi, sigarayı ben sattım sanki!)
Geçen gün bir taksi durağının camında “emek hırsızlığına hayır” yazıyordu, bak o da hoştu. Seyir halindeyken, bir işçi-öğrenci eylemi görse “sallandıracaksın üçünü beşini” diye mırıldanan, müşterisi azıcık boşboğazlık etse konum atıp ihbar eden abiler, Uber peyda olunca ‘emek’ meselesine merak sarmışlar, o da iyidir, bir yerden başlamak lazım; tavsiye olarak bakınız Kapital Cilt I ve II…
Asıl mesele ise, Bendevi Amca’nın ortadan ortadan yürüme tekniğinin, siyasal alanda bir muhalefet stratejisi olarak hayat bulması. Ama tersinden! ‘Reis’e karşı çıkıp, sistemi sevme biçiminde!
Yani bir tarafta, Bendevi gibi aktörlerin milyonlarca insanın tepkisini nereye kadar kontrol edebileceği sorunu var, diğer yanda da ‘ortadan’, hatta ‘sağdan’ konuşarak yine aynı milyonlarca insanı kontrol etme ve aklınca muhalefet safına çekme kurnazlığı var. Birincisi, 50-60 yıldır denenen ve genel olarak başarılı olan bir yöntem. İkincisi, aslında eski ama dâhice katkılarla yenilenmiş müthiş bir muhalefet stratejisi! İkisinin sık sık buluştuğu mekân için ise Aksaray’dan sahile doğru biraz yürümeniz gerekiyor: Yenikapı!
Ben yine de birinciyi daha çok tutuyorum. Pazartesi sabahı, bankaların kapısına gidip “abi biraz az kâr etseniz” demek, ikinci stratejiden daha akıllıca sanki. Belki imana gelir herifler, bilemezsiniz ki!