HDK Genel Merkezi, depremin ardından Mereş ve Semsûr’da yürüttüğü çalışmalara dair hazırladığı gözlem raporunu yayımladı. Raporda, halkın iktidara öfkeli olduğu ve HDP’liler ile gönüllülerin yürüttüğü çalışmaların dayanışmayı büyüttüğü vurgulandı
Kurdistan, Türkiye ve Suriye’de 6 Şubat’ta yaşanan binlerce insanın hayatını kaybettiği depremlerin ardından halk dayanışması sürüyor.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi de deprem bölgelerinde yürüttükleri çalışmalara dair hazırladıkları raporu yayımladı.
Osmaniye’de 306 bina yıkıldı
Osmaniye’de yapılan gözlemlere yer verilen raporda, yeni şehirdeki binaların dağ eteklerine yapıldığı ve bu yüzden hasarın olmadığı belirtilirken, eski şehirde 306 binanın yıkıldığı bilgisine yer verildi. 766 yurttaşın enkaz altında kaldığı Osmaniye için, AFAD’ın şehre hemen geldiği ve çadır kurduğu belirtildi.
Narlı’da çadır ve ısınma malzemeleri eksik
Mereş Narlı Mahallesine dair verilen bilgide ise, sağlık koşullarının kötü olduğu, uyuz belirtileri ve yine tifo, dizanteri gibi hastalıkların olası olduğu vurgulandı.
Raporda, devletin sadece devriye gezen kolluk güçleri ile kentte olduğu, çadır ve ısınma malzemelerine acil ihtiyaç duyulduğu ve ileride gıda krizi çıkabileceği vurgulandı.
AFAD’ın kurduğu sağlık çadırında doktor ve sağlıkçının olmadığı ve sağlık ihtiyaçlarını gönüllü olarak gelen İtalyanlar, Almanlar, Fransızlar ve ODTÜ’lü öğrencilerin karşıladığı belirtilen mahallede, hijyenin ciddi bir sorun olduğu belirtildi.
Pazarcıx’ta demografik yapı tehlikede
Mereş Pazarcıx’a dair de geniş gözlemlerin yer aldığı raporda, “Demografik yapının değişimi Pazarcık için en büyük tehlikelerden birisi. Çadır ya da konteyner kentlerin AKP-MHP seçmenlerinin bulunduğu yerlere inşa edilmesi gündemde. Bu Pazarcık’taki Alevi Kürtler için büyük bir güvenlik sorunu ve tedirginlik yaratıyor” denildi.
Kayyum atanmayan HDP’li belediyelerden olan Silopiya Belediyesi sayesinde kurulan çadırda 500 kişilik üç öğün yemek verildiği, SES üyelerinin sağlık taraması yaptığı, çocuklarda üst solunum yolu hastalıklarının arttığı vurgulandı. Raporda, gönüllülerin çalışmalardaki varlığına işaret edilerek AFAD’ın Narlı’da olduğu gibi sadece adının olduğu ifade edildi.
Semsur’da yıkılmadık yer yok
Semsûr’a (Adıyaman) dair ise kentte hasarlı olmayan bina kalmadığı, en hasarlı yerlerin ise şehrin kuzey çıkışındaki ve dağlık bölgenin yamacındaki yerleşim yerleri olduğu belirtildi.
Kentleşme politikasının rant üzerine kurulduğu vurgulanan raporda, “Adıyaman merkezde de ihtiyaçların çok büyük kısmı gönüllü yardımlarıyla sağlanıyor. Çadır, ısınma, sağlık, tuvalet, temiz suya erişim ve beslenme temel sorunlar olarak öne çıkıyor. AFAD’ın kurduğu çadırlar birbirine bitişik yapılıyor. Marmara depreminde gördüğümüz gibi bu da sobadan dolayı yangın ihtimalini artırıyor” denildi.
Öte yandan raporda, dayanışmanın devam ettirilmesinin önemine vurgu yapıldı.
Gönüllüler her çalışmada
“Yenimahalle Cemevi’ndeki koordinasyon, en örgütlü deprem kriz koordinasyonu olarak önemli roller üstleniyor” denilen raporun devamında Çınar Belediyesi’nin yemek çadırı sayesinde yurttaşların ihtiyaçlarının karşılandığı belirtildi.
İstanbul Kadınlar Birlikte Güçlü İnisiyatifi’nin de çalışmalarda yer aldığı belirtilen raporda, dışardan da çok sayıda gönüllünün katkı sunduğu ifade edildi. Yine kentte depremzedelerin büyük oranda köylere sığındığı, şehirde enkazların yerde olduğuna işaret edilen raporda, “Devletin şehir merkezinde bu görünmeme halinin çaresizlikle birlikte kentin tamamen terk edilmesine yol açacak bir ıssızlaştırma politikası olduğu neredeyse herkesin ortak kanaati” denildi.
Çelikhan’a dair ise gözlem raporunda, insanların çadırda yaşadığı ve özellikle hayvanların stres altında olduğu belirtildi.
Halk iktidara öfkeli
Gözlem raporunun sonuç kısmında ise her gidilen yerde yurttaşların iktidara öfkeli olduğu, yine HDP’nin çalışmalarının halkta ciddi bir etki yarattığı vurgulandı.
“Bu gönüllü dayanışma ağı Kürtler içerisinde bir ulusal birlik havası da yaratmış” denilen raporda şunlar ifade edildi: “Yardımlar dağıtılırken, hele hele çocuk oyuncakları dağıtılırken bile Suriyeli çocuklara ve insanlara ayrımcılık yapılması endişelendirici bir durum. Bu ayrımcı, ırkçı davranışların çocuklara kadar indirgenmesiyle birlikte göçmen ve mültecilerin ihtiyaçlarını karşılayan gönüllü çalışmalarının ne kadar hayati bir rol oynadığının ve gerekli olduğunun altını çizmek gerekiyor.”
HABER MERKEZİ