Türkiye tarihinin en Kürt düşmanı iktidarı olan AKP-MHP faşist iktidarı 6 Şubat depremlerini de Kürt düşmanlığı temelinde bir fırsata dönüştürmeye çalışıyor.
AKP ve MHP’yi uzun uzun anlatmaya gerek yok. Temel amaçlarının Kürtleri soykırımdan geçirmek olduğu her geçen gün daha da net bir biçimde görülüyor.
Hepimiz bir şekilde korku veya gerilim türünde filmler izlemişizdir. Yönetmenler bu tür filmlere yerleştirdikleri kötü karakterlerin şeytani işlerini adeta gözümüzün içine sokarlar. Çoğumuz bu karakterlerin yaptığı şeytani işleri görünce şaşırır, bu kadar kötü olmanın mümkün olamayacağını düşünürüz.
Türkiye’de 20 yıldır devam eden ve başrolleri belli bir gerilim filmi var adeta. Biraz uzun sürdü ama her uzun film gibi bu filmin de sonu var elbette.
AKP-MHP iktidarı Kürtler ve dostlarına karşı buldukları her fırsatta türlü türlü şeytani işlere girişiyorlar. Bunu da herkesin gözünün içine sokarcasına utanmadan sıkılmadan yapıyorlar.
Yaşanan son deprem daha net bir biçimde gösterdi ki AKP-MHP için en iyi Kürt ölü Kürt’tür. Kürtler ister dağlarda isterse doğal bir afet sonucu ölsün, bunu memnuniyetle karşılayan bir iktidar var karşımızda. Kendilerini tamamen Kürt düşmanlığına adamış durumdalar. Yüz yıllık Türk devlet politikası da böyle işlemiyor mu zaten.
Depremde on binlerce insan AKP-MHP’nin politikaları sonucu yaşamını acı bir şekilde yitirdi. Ne hesap veren ne istifa eden ne de özür dileyen var. Varsa yoksa tehdit. Daha birkaç gün önce bile hükümet sözcüsü partilerine ve genel başkanlarına dönük her şeyi not ettiklerini söyleyerek açık açık tehditler savurdu. Bu tehdit elbette ki Kürtlere dönük yapıldı. Yoksa memlekette iktidarın kokuşmuş politikalarını 6’lı masanın teşhir edemediği biliniyor.
Son yaşanan depremle birlikte AKP-MHP faşist ittifakı ciddi anlamda Kurdistan’ın demografik yapısını değiştirmek için yoğun mesai harcıyor. ‘Depremde Kürtlerin bir kısmı öldü, geri kalanını nasıl Türkiye’nin batısına sürer ve bölgeyi Kürtsüzleştiririm’ anlayışı pratikleştirilmekte.
Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlerin demografik yapısını değiştirmekte oldukça uzmanlaşmış bir ittifak var karşımızda. Bunun için en güncel ve görünür örnek olan Efrîn’e bakmak yeterli. Yüzde doksan beşi Kürt olan bir kentte neredeyse Kürt kalmadı. Şimdide Semsûr, Meletî, Dîlok’un demografyasını değiştirmeye çalışmaktalar.
Semsûr, Meletî ve Dîlok’un Kürtsüzleştirilmesi Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra Şark Islahat Planı’yla hedeflenen bölgelerin başındaydı. Şimdi bu plan depremin yarattığı fırsatla tamamlanmak isteniyor.
6’lı masa bile bu noktada yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanması, bölgenin yeniden imarı esnasında demografik ve sosyal yapının korunmasını istedi. Durum bu denli ciddi yani. Tabi Şark Islahat Planı’nı hazırlayan partinin de 6’lı masa içinde yer aldığını da buraya not etmek gerekir. Onların temel derdinin bölgenin Kürtsüzleştirilmesi değil, Suriye ve Afganistan’dan gelen mültecilerle Türksüzleştirilmesi.
Yaşanan acı çok büyük ama deprem bölgesinde yaşayan Kürtler ne olursa olsun yerlerini yurtlarını terk etmemeli. Artık burada yaşanmaz denilerek dolaşımda olan sözcüklere inanmamalı. Kürtler ve dostları bugünleri de başkasından beklemeden, kendi öz güçlerine güvenerek el ele verip aşacaklardır.