Depremin yerle bir ettiği kentlerden biri olan Semsûr’da yaralar dayanışma ile sarılıyor. Yas ve dayanışmanın bir arada olduğu kentte Erasmus öğrencileri Flora ve Sebastian da kente gelen binlerce gönüllüden sadece ikisi
Reyhan Hacıoğlu / Semsûr
Depremin yerle bir ettiği kentlerden olan Semsûr’da (Adıyaman) dayanışmacıların el birliği ile yaralar sarılmaya çalışılıyor. Depremin üzerinden 14 gün geçmesine rağmen kentte hala enkazlar yerde iken, ölü sayısı binleri aşmış durumda.
Depremin ilk üç günü herhangi bir çalışmanın başlatılmadığı kentte ilk günden beri sahada olanlar ise sadece gönüllüler. Kurdistan’ın neredeyse her kentinden gelen gönüllülerin yanı sıra Türkiye ve uluslararası alanda da sahada çok sayıda dayanışmacı var. Onlardan ikisi de Erasmus öğrencileri Flora ve Sebastian.
Ateş başında tanışıyoruz
Semsur’da Yenimahalle Cemevi bahçesinde ısınmaya çalışırken tanıştığım iki gönüllü, günlerdir sahada olan insanlardan. Depoda kıyafet ayıklayan ve kolilere yerleştiren iki gönüllü, güler yüzleri ve Kürtçe kurdukları tek tük cümleleri ile ilgi çekmeyi başarıyor.
Ateş başında denk geldiğin gençlerden Sebastian Almanya Dortmundlu. İstanbul’da erasmus öğrencisi. Önce Amed oradan Mardin ve oradan ise KESK’in ekibi ile Semsûr’a gelmişler. Ben kentten ayrıldığımda da henüz ordaydılar.
Kent yerle bir
Semsûr’da arkadaşları olduğu ve kente dair korkunç haberler aldıkları için buraya gelmeye karar verdiklerini söylüyor Sebastian, şehri nasıl buldun diyorum, tek kelime ile özetliyor; “Yerle bir…” Sonrasını kendi anlatıyor, “Yıkıcı bir şey. Depremin insanlara yaptıklarının çok acımasızca olduğunu düşünüyorum. Burada yardıma ihtiyaç var ve bence hükümet yeterince bir şey yapmıyor ve bence bu yüzden gönüllülere ve buradaki insanlara yardım eden gönüllü kuruluşlara ihtiyacımız var” diyor Sebastian.
Yas da var dayanışma da
Uzun süredir kentte olduğu için duygularını soruyorum, “Karışık duygular içindeyim” diyor ve ekliyor; “Üzgünüm, hayatını kaybeden tüm insanlar için yas tutuyorum. Arkadaşım ve ev arkadaşım büyükannesini kaybetti, başka bir arkadaşım çevresindeki yaklaşık on kişiyi kaybetti. Bir taraftan yas tutuyoruz, diğer taraftan burada hoş karşılandığımızı hissediyoruz. Hemen çay ve çorba gibi ikramlarla karşılandık ve hala böyle bir durumda insanlar pes etmiyor. Biz daha iyi bir zaman için mücadele eden insanlarız.”
Kürtçe spas ve spasxweş’i öğrenmiş bir de benim sık sık Adıyaman dememi düzleterek, Semsûr diyor onu öğrenmiş Sebastian.
Her yer ölüm ve soğuk…
Bir diğer gönüllü ise Flora, o da Alman. Şehre gelişlerini anlatıyor, “Şehre vardığımızda yıkılmış evleri gördük, hala ayakta olsalar bile yıkılmışlardı ve insanlar artık içinde yaşayamıyordu. Bu soğuk havada insanların çadırlarda ya da sokaklarda uyumak zorunda kaldığını görmek gerçekten çok zor” diyor. O da duygularını “karışık” olarak tarifliyor ve ekliyor, “Elbette burada olmak ve neler olduğunu ve şimdi nasıl yaşamak zorunda olduklarını görmek üzücü ama Sebastian’ın da dediği gibi insanların bizi çok iyi karşıladığını görmek de güzel. Ama onlar daha fazlasını yapıyor. İşin çoğunu onlar yapıyor, biz sadece biraz yardım etmeye çalışıyoruz” diyor.
Devlet yok burada
Şehirde herhangi bir resmi çalışmaya şahit olup olmadığını soruyorum, Flora ise, “Hükümet şimdiye kadar yapılan tüm işlerin sadece çok küçük bir kısmını yaptı. Çalışmaların neredeyse tamamı burada yaşayan ya da yardıma gelen insanlar tarafından yapıldı. Ve bu gerçekten çok zor… Hükümetin burada hiçbir yerde olmaması ve tüm yardımı burada yaşayan insanların ve onların yoldaşlarının yapmak zorunda kalması gerçekten üzücü” diye cevaplıyor
İnsanlar eşit olmalı
“Evlerini tekrar terk etmek zorunda kalan insanların, özellikle de Suriyeli mültecilerin hikâyelerini de duyduk. Bunun ne kadar adaletsiz olduğunu görüyorsunuz çünkü bu ülkedeki herkes aynı haklara sahip olmalı ve eşit insani ihtiyaçlar karşılanmalı. Özellikle Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu şehirlerde ve Arap nüfusun çoğunlukta olduğu şehirlerde çok fazla adaletsizlik görüyorsunuz” diyor Flora.
Para savaşa harcanıyor
Sebastian araya girerek sözü savaş politikalarına getiriyor ve “99’daki depremden sonra bir vergi ihdas edildiğini de duydum. O zamandan beri insanlar bu gibi durumlar, depremler için bu vergileri ödemek zorundaymış. Ve şimdi hükümet bu parayı burada kullanmıyor ve Suriye’deki savaşta askerlik hizmeti gibi başka şeyler için kullanıyor. Bence bu da buradaki insanların çok üzüldüğü bir şey” diyor haliyle.