HDP’li Beştaş Kurdistan’da yaşanan deprem sonrası iktidarın ilan ettiği OHAL’i değerlendirdi: İktidar insanların bir tas sıcak çorba içmelerini bile kendi bekası için bir tehlike olarak görüyor
Hüseyin Kalkan
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremde, resmi verilere göre 40 bine yakın insanın hayatını kaybettiği ifade edilirken, resmi olmayan rakamlara göre yüz binden fazla insanın yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Depremin olduğu anda adeta bir şok yaşayan iktidar uzun bir süre sessizliğini korudu. Kentlere tek bir yardım gönderilmezken insanlar adeta kaderlerine terk edildi. Depremin üzerinden 34 saat geçtikten sonra ekranların karşısına çıkan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ise arama kurtarma çalışmalarındaki aksaklıkları eleştirenlere hakaret edip tehditler savurdu. Defter tuttuğunu söyleyen Erdoğan, OHAL ilan etti.
Kayyum zihniyeti
OHAL’in arama kurtarma ve depremzedelerin yarlarını sarmak için değil, yardıma koşanları engellemek için ilan edildiği ise sonraki uygulamalarda ortaya çıktı. Aralarında HDP’nin de bulunduğu siyasi parti ve STK’ların kendi imkanları ile topladığı yardımların kentlere ulaşılması engellenirken, kimi yardımlara ise el konuldu. Öyle ki HDP’nin Mereş’te bulunan Kriz Koordinasyon Merkezi’ne kayyum atandı. Tüm engellemelere aldırış etmeyen HDP’liler her enkazın başına koşup insanların yaralarını sarmaya devam ediyor.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, partileri üzerindeki baskıları ve yaptıkları çalışmaları değerlendirdi.
AFAD şov yaptı
İktidarın deprem konusunda yeterli bir çalışma yapmadığını belirten Beştaş, gittikleri her yerde insanların ‘Eğer erken müdahale edilseydi, ekipler erken gelseydi bizim canlarımız gitmezdi, bu kadar can kaybı olmazdı” dediklerini ifade etti. Uzmanların bütün uyarılarına rağmen rantın öncelenmesi ve toplumun sağlıklı yaşam hakkının ötelenmesinin can kaybını iki katına çıkardığını aktaran Beştaş, “Böyle durumlara önceden hazırlıklı olmak çok önemli. Bu bölgenin deprem bölgesi olduğu biliniyor. Ama ne çadır var ne arama kurtarma ekipleri var ne de arama kurtarmada kullanılacak iş makinaları hazır. Bunların deprem bölgesine gelmesi iki gün kimi yerlerde üç gün sürdü. Gelenlerde yetersizdi. Bazı ekipler engellendi. AFAD adete bir piar şirketi gibi çalıştı. Kurtarmadı, kurtarılanları kendine mal etmek için kameraların önünde şov yaptı” diye belirtti.
Tek sorumlu iktidar
İktidarın bir algı saptırması peşinde olduğunu vurgulayan Beştaş, “Yıkılan yapıların kendilerinden önceki dönemde yapıldığını yaymaya çalışıyorlar. Bazı müteahhitler tutuklanıyor. Böylece sorumlu bulunduğu ve cezalandırdığı algısı yaymaya çalışıyorlar. Oysa burada bir tek sorumlu var o da iktidar. İnşaatların sağlamlığı konusunda bazı müteahhitlerin, hatası olduğunu söyleyebilirim. Tabi sorumluluğun sadece müteahhitlere yüklenmesi doğru değil. Denetçilerin bu konudaki raporları çok önemli. Denetim nasıl yapıldı, objektif ölçüler kullanıldı mı, bu konular üzerinde durulmuyor ve tartışılmıyor. Diğer bir mesele belediyeler. Belediyeler ruhsat veriyor bu inşaatlara. Bu yıkılan yapılara neden ruhsat verilmiş. Fizibilitesi yapılmış mı, zemini, toprağı, uygun malzemenin kullanılıp kullanılmadığını belediyelerin değerlendirmesi gerekir. Bunun sorgulanması gerekir” dedi.
İmar afları ve iktidar
İmar açılan araziler ve imar affına da değinen Beştaş şunları söyledi: “2018’de AKP bir imar affı yasası çıkardı. İmar affı yasasına karşı çıkan tek parti bizdik. Daha ilk bakışta bir imar yasası olmadığı bir rant yasası olduğu belliydi. Diğer bütün partiler buna onay verdiler. Destek verdiler. Biz o zamanda bu imar affının yeni enkazlara, yeni ölümlere, yüzbinlerin yaşam hakkını tehdit ettiğine dikkat çektik. Bu deprem olmasaydı iktidar imar affına dair yeni düzenlemeleri Meclis’ten geçirmeye hazırlanıyordu. Bu af da yeni ölümlere neden olacaktı. Bütün olarak deprem felaketini yaklaşmakta olduğunu belliydi. Bu fay hattının tehlike sinyalleri verdiğine dair sayısız uyarı var, bütün bunlar dikkate alınmadı, alanlar boşaltılmadı. Tedbir alınmadı. Tam tersine imar afları ile imar barışları ile iktidar yandaşı bir avuç mütteahhitin çıkarları gözetildi.”
Samimi değiller
Bu iktidarın öncelliğinin insan yaşamı ve sağlığı değil beton, rant ve para olduğunun altını çizen Beştaş, “İnşaatları hayatın her alanında çözüm gücü olarak gören bir iktidar siyaset var karşımızda. Bugünde görüldüğü üzere Erdoğan nerede konuşursa 100 bin konuttan söz ediyor, geçen gün ‘Bizim iktidarımız döneminde yapılan binalarda yıkılan yok’ dedi. Ama rakamlar yıkılan binaların yarıdan fazlasının kendi iktidarları döneminde yapıldığını gösteriyor. Büyük enkazlar, can kaybının yüksek olduğu enkazlar bu iktidar döneminde yapılan binalardır. Ya da bu iktidar döneminde çıkarılan imar affı ile ayakta kalmış binalardır. İktidar sorunu çözmek yerine suçlayacağı ve tehdit edeceği bir rakip peşinde. Sorunu kabul etmeyen çözümde bulamaz. Çözüm konusunda samimi değiller” diye ifade etti.
İktidar enkaz altında
İktidarın sorumluluktan kurtulmak ve iktidarını sürdürmek için OHAL ilan ettiğini sözlerine ekleyen Beştaş, OHAL’in ilanı ile arama kurtarma çalışmaları arasında bir bağın olmadığını, iktidarını bekası ile bir bağı olduğunu ifade etti. Beştaş devamında şunları ifade etti: “İktidar herkesin söylediği gibi enkazın altında kaldı. Enkazın altında kaldığı için de zor aygıtını devreye soktu. Yine bir algı yönetimi yapmaya çalışıyor. Şu anda yaptıkları bütün açıklamalar, attıkları bütün adımlar bunu ortaya koyuyor. Kendisi ve küçük ortağı bütün sorumluluğu muhalefette yüklemeye çalışıyor. Devlet Bahçeli grup toplantısında sanki kendileri iktidarda değilmiş gibi konuştu. Yine Cumhurbaşkanı iki güne yakın konuşmadı. Konuşunca da tehditler savurmaya başladı. Konuşur konuşmaz da OHAL ilan edeceğini söyledi. İlk verdi mesaj buydu. Yönetememeyi OHAL ile kapatmaya çalışıyor.”
OHAL’in sonuçları
OHAL’in sonuçlarının ise ortada olduğunu ifade eden Beştaş, “Depremin vurduğu kentlere yardımların girişi engelleniyor. Yardım TIR’larına el konuluyor. Sosyal medyada paylaşım yapanlar tutuklanıyor. Kendilerini protesto edenler tutuklanıyor. Kendilerine yakın müteahhit, elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Enkaz kaldırma gibi yeni ihaleler hazırlanıyorlar. Sanki yıkıma sebebiyet verenler sosyal medyada eleştirenlermiş gibi bir yaklaşım var. Eleştiri ve protesto hakkı en demokratik haktir. Bunu kısıtlıyorlar. Bu ‘biz yönetemiyoruz’ demektir. Deprem felaketinde bile, bu kadar büyük bir can kaybında toplumun yanında olmak, onların yaralarını sarmak, yetersizlikleri ifade etmek, eksiklikleri tespit etmek yerine, toplumu susturmak, acılarına saygı duymamak, bu kayıpların sorumluluğunu yine kendilerine atmak gibi bir çizgi izliyorlar. Sanki sorumlu toplummuş gibi, muhalefetmiş gibi akıl almaz bir yaklaşım içindeler” diye belirtti.
Bıçak kemiği kesti
OHAL’in başka bir amacının önümüzdeki seçimlere ve seçim sonuçlarına müdahale etmek olduğunu belirten Beştaş, son olarak şunları söyledi: “OHAL ile seçim sürecine müdahale mi etmek istiyorlar. Zaten 2018 seçimleri de OHAL koşullarında yapıldı. Bugün de OHAL’in nimetlerinden yararlanmak istiyorlar her anlamda. Hem depremin yaratığı felaketi örtbas etmek bunun sonuçlarını ve sorumlularını tartıştırmamak, hem de olası seçimde OHAL yetkilerini kullanarak muhalefeti elimine etmek, pasifize etmek, çalışamaz hale getirmek için kullanacaklar. Bunu görüyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, ister OHAL ilan etsinler, ister başka kararnameler çıkarsınlar artık her şey ayyuka çıkmış durumda. Bıçak kemiğe dayandı demeyeceğim bıçak kemiği kesti. Bu nedenle alacakları tedbirler daha önce aldıkları tedbirler bir işe yaramayacaktır. 10 günlük saha gözlemi mi söylüyorum, halkın artık bu iktidara tahammülü kalmamış. Bunların hiçbir söylediğine inanmıyor. Güvenmiyor ve her konuda yalan söylediklerini, her şeyi maniple ettiklerini anlamış durumda.”
HDP her yerde
Partilerinin deprem ile ilgili yaptığı çalışmalara ilişkin Beştaş şunları söyledi: “Biz depremin ilk saatlerinde itibaren deprem bölgelerinde görevlendirmeler yaptık. Başta vekil grubumuz, parti meclisimiz, il ve ilçe örgütlerimiz olarak hareket geçtik. Hemen aynı gün iki kriz ve koordinasyon merkezi kurduk. Bir Diyarbakır’da biri Ankara’da olmak üzere. Sabah saatlerinde bütün deprem bölgelerinde vekillerimiz ve ekiplerimiz hazır bulunuyordu. Her yeri bire bire takip ettik. Hem dayanışma hem arama kurtarma, hem gıda hem kıyafet desteği konusunda her yerde çok geniş bir katılımla bir çalışma yürüttük. Ve şu anda koordinasyon merkezlerimiz her bölgeye TIR’larla, kamyonlarla destek gönderiyor ve bu konuda toplumun hakikaten çok büyük bir ilgisi var, çok büyük bir dayanışması var. Altı tane kayyum atanmayan belediyemiz var hepsini deprem bölgelerinde aşevleri var. Örneğin Adıyaman’da depremzedeler ilk sıcak çorbayı Çınar Belediyemizin aşevinde içebilirler. Yine bütün depem bölgelerinde depolarımız var. Çalışanlarımız sahada bire bir kimin ne ihtiyacı var tespit edip karşılıyorlar.”
Depremin vurduğu tüm kentlere ulaştıklarının vurgulayan Beştaş, “Bir çok yerde HDP yardım konvoyları engellendi, yardım malzemelerine el konuldu. Ama kimsenin aklına bir an durmak gelmedi. Bu depremde şunu gördük. Biz birbirimize yetiyoruz. Bu dayanışma ile toplumsal birliktelikle düşünce, inanç , kimlik farkı gözetmeksizin insanları, halkı birleştirdi. Bu çalışmalarımız sürecek. Eş genel başkalarımızda sahada. Yaptığımız çalışmaları kriz masamız kamuoyu ile paylaştı paylaşmaya devam edecek. Sahada gençlik meclisi, öğrenci kolletifi, birleşen patilerimiz, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın partileri, demokratik dinamikler ile çok yoğun bir dayanışma var birlikte çalışıyoruz” şeklinde konuştu.