Dayê (Anne) toplumsallığın doğa ile ikrarlı birlikteliğinin mana kavramı. Varlık aleminde doğal örgütleyici, varlığın sürdürülebilir yaşam döngüsündeki doğal yönetici. Dayê; manada toprak, ruhta nefes, canda ateş, gözde ferdir.
Dayanışmak Dayê’nin etrafında birleşmek, doğal yönetişime meziyetleri ile katılmaktır. Bu katılım alt, üst ilişkisinden çok deneyimlerini ortak alana aktarmak olarak yaşamda karşılık bulur. Dayanışmak doğal etkileşim olarak, doğanın kriz ve kaos anlarında hayatta kalmak için hızlı çözümler üretmeyi sağlar. Dayanışmanın ahlaki ölçütleri Dayê’nin toprağın yaşam yasaları olan Şir (Süt) yasaları gereği olarak sosyal tabakalaşmanın sıfırlandığı anlarda daha fazla görünür olur. Bu durumda temel ahlaki kuralların dayanışma ruhu ile açığa çıktığını görürüz. Şok haline karşı varlığın en kadim ahlaki değeri ayağa kalkmasının meşru yasalarını nehak devletleşmeye adalet ruhunu açığa çıkarmasını zorunlu kılar.
Dayê ocağın ateşinin devamcısı olarak, toplumsal taşıyıcıdır. Bu nedenle Kürdi kültürlenmede büyük soy ve hane yıkım süreçlerinde “Xwelî Li Serê Me” (Toprak Başımıza) kavramını kullanır. Bu toprak hanenin, ocağın külüdür. Başa sürülecek olan kül hanenin, ocağın anılarını ve kültürünü başının üzerinde taşımak ve onu zihninde tüm yaşamıyla devam ettireceği ve mutlak zamanı geldiğinde hesaplaşacağı yeminidir. Bu yemin tek başına kalsa bile, son nefesine kadar taşıyacağı rızkın koma dağıldığı ocağa, ocak gözcüsü Dayê’ye verilmiş olan yemindir.
Zelzele ile büyük bir yıkım yaşadık. Bu yıkıma karşı toplum büyük bir dayanışma ve feraset ile yaşamı korumaya çalışırken. Zelzele’yi (Deprem) Tertele’ye (Yıkım, Kırım) çeviren nehak iktidarlaşma toplumsal kırımın sebebi olarak her kriz anını, iktidarı için fırsat olarak görüyor. Toplum dayanışarak yücelirken, nehak iktidar fırsat bilerek iktidarını perçinlemeye çalışıyor. Meşruluğunu yitiriyor. Dünyanın çoğu coğrafyasında olduğu gibi.
Doğayı talan eden tekçi iktidarlaşma süreçleri son iki yüzyılda sebep olduğu ekolojik yıkım, insan yazılı tarihi baz alındığında, beş bin yılda yaşanmış ekolojik yıkımların toplamından daha fazladır. Şimdi de ise ekoyıkım, silah olarak devlet iktidarları için kullanılabilir, kriz alanları olarak devreye sokuluyor.
Dünya tekrar klanlarına dönme arifesinde ve kadim klan sınırlarını çiziyor. Aryenler en doğu sınırını çizme arifesinde ikna süreçlerini tanımlıyor. Samilerin batı sınırına Hatti topraklarına sınır çiziyor. Samiler İstanbul’u zorlayarak bu gelişi engellemek için finans alanı ile cephe kurmaya çalışıyor. Slavların ileri hamlesine Ukrayna savaşı refleks gösterdi. Güneye yerleşme Samiler ve Aryenler arasında rahatsızlık konusu olduğu gibi yakın zamanda Rusya’nın merkezi coğrafyası ya da periferisinde bir ekopolitika, yıkım açığa çıkma olasılığını arttırıyor. Rusya’nın kuzey alanına kendi sınırlarına bu yöntemle itilmesi mümkünler arasında. Asyatiklerin M.Ö. 2000’lerde olduğu gibi kendi kavimlerine doğru sürülmeleri ya da erimeleri öngörülüyor. Egemenliklerindeki Fırat su havzası temel ekopolitik şantaj olarak dünyaya karşı kullanıyor. Mezopotamya deprem sonrası büyük sellere hazırlıklı olmak zorunda. Nisan, Mayıs dönemi önemli eşik. Hindi ve Çini alan kendi kültürel sınırlarında güç biriktiriyor. Tarihsel vizyonları gereği üretim havzasında dünyaya cevap olmayı tercih ediyor. Ekopolitik siyaset iki kültürü de sınırlarına itmiş vaziyette ve orada kalmak ikisine de makul geliyor. Dünya Nuh (Yeni) süreçlere hazırlığını tamamlamak üzere, hesaplanmayan kaotik aralıklar süreci tetikleyecek. Ulus devlet modelleri konfederatif yapılara doğru evrilme eşiğinde. Kimse tek başına güvenli değil. Herkes birlikte ancak sebep olduğu ekokırımı, ekopolitik yıkımın üstesinden gelebilir. Bağımsızlık saçmalığı üzerine kurulmuş yapay sınırlar, doğal sınırlara doğru bağlı ve ilişkili bir şekilde eviriyor kendini. Doğal yasa gereği. Bu durumu son yüzyılda büyük bedeller vererek çözümlemiş toplumlardan Kürtlerin mücadele süreçleri ve kadim tarihi kodlarından dolayı politik çözümlemeleri dünyanın da kabul, uygulanabilir tercihine dönüşürken, Nuh’un gemisi gibi ahlaki, politik arınmışlık ve bellekle yeniden inşayı başarma potansiyelini güçlü barındırıyor.