Ankara merkezli soruşturma kapsamında 9’u tutuklu 11 gazeteci hakkında 3 buçuk ay sonra hazırlanan iddianamenin neredeyse tamamı haberlerden oluştu ve mikrofondan muhabirlik kartına kadar her şey ‘delil’ sayıldı
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Zafer Ergün tarafından tutuklu Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, muhabirleri Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Emrullah Acar ile JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznür Değer, tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve bir süre MA’nın Ankara bürosunda stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.
Yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim 2022’de gözaltına alınan gazetecilerden 9’u çıkarıldıkları mahkemece 29 Ekim’de tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne gönderildi. Ağgöz hakkında “ev hapsi” kararı verilirken, Günhan ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Daha sonra yapılan itiraz üzerine Ağgöz hakkındaki “ev hapsi” kararı kaldırılarak adli kontrol şartına hükmedildi.
MA sanık olarak gösterildi
Gazeteciler hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 3 buçuk ay sonra tamamlanan iddianamenin büyük bir bölümü, Mezopotamya Ajansı’nda yayınlanan 149 haberden oluştu. Savcı, haberlerin yanı sıra delil olarak gazetecilerin alınan ifadeleri, el konulan dijital materyallerin inceleme sonuçlarını ve HTS kayıtlarını gösterdi.
Savcı, tüzel kişiliği olmasına rağmen Mezopotamya Ajansı’nı “sanık” olarak gösterdi ve 210 sayfalık iddianamenin büyük bir bölümünü, ajansta yayınlanan haberlere ayırdı.
Delil olarak haber
İddianamenin 12 sayfasında PKK ve KCK’nin kuruluş tarihine yer verilirken, Mezopotamya Ajansı’nda 2018 yılının Mart ayında PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilgili gelişmelere dair KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan ve KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu’nun açıklamalarının yer aldığı haberler iddianamede, “örgüt üyeliğine” delil olarak değerlendirildi.
İddianamenin devamında, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in İmralı tecridine karşı 8 Kasım 2018’de başlattığı açlık grevine dair siyasi parti ve tutukluların yaptığı açıklamalarla ilgili MA’da yayınlanan haberlere yer verildi. Yine PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarının İmralı F Tipi Cezaevi’nde 27 Temmuz 2011 yılından bu yana süren avukat görüş yasağına dair değerlendirmelerinin yer aldığı haber de iddianameye eklendi.
‘Tanıkların’ tek bir beyanı yok
İddianamede, 28 Şubat 2020’de Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde ifadesi alınan Hüseyin Durudeniz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ifadesi alınan Kerem Gökalp, “Ulaş” kod adlı gizli tanık, 22 Nisan 2020’de Mardin Nusaybin Terörle Mücadele Büro Amirliği’nde ifadesi alınan Müjde Dal, 14 Nisan 2019’da Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde ifadesi alınan Özgür Baran’ın Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS ile ilgili beyanlarına yer verildi.
Arayışa girmesine rağmen delil bulamayan savcının yoruma dayalı iddianamesinde, açık ve gizli tanıkların gazetecilerle ilgili tek bir beyanı yer almadı.
Gazeteciler hakkında tek tek beyanda bulunan “k8ç4b3l1t5” kod adlı gizli tanık ise, sadece gazetecilerin MA ve JINNEWS’te çalıştıklarını ve hangi kentte çalıştığını anlattı.
İddianameye haberler kopyalandı
Savcılığın Mezopotamya Ajansı ile ilgili araştırmasında, ajansın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dair avukatları ve siyasetçilerle yaptığı haberler, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik kimyasal silah saldırılarını protesto etmek amacıyla yapılan açıklamalara dair haberler olduğu gibi kopyalanarak, iddianameye yapıştırıldı. Ayrıca Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarda kimyasal silaha maruz kalan 2 HPG’linin görüntülerinin yer aldığı haber de iddianameye eklendi.
Irkçılığı teşhir eden haberler de suç!
Konya’nın Meram ilçesinde ırkçı saldırı sonucu katledilen Dedeoğulları ailesiyle ilgili haberler de suçlama konusu yapıldı.
Yine 2 Ağustos 2021’de Antalya’nın Elmalı ilçesinde ırkçı saldırıya maruz kalan Kurğa ailesinin köyü terk etmesiyle ilgili haber de iddianameye konu edildi.
Irkçı saldırılarla ilgili haberleri tek tek iddianameye ekleyen savcı, Antalya’nın Manavgat ilçesinde 1 Ağustos 2021’de orman yangınları sonrası kimi noktalarda yol kesmeye başlayan ırkçı grupların Kürtlere yönelik gerçekleştirilen saldırıya dair haberi de suç saydı.
‘Sözde haber’
İddianamede dikkat çeken bir diğer haber ise, MA’da 18 Ocak 2021’de yayınlanan “Serhat’ta 349 yerleşim yerinin yolu kapandı” başlıklı kar yağısı nedeniyle yolların kapanmasıyla ilgili haber oldu. İddianamede, söz konusu habere “sözde haber olarak müzahir kitleye yönelik servis edildiği tespit edilmiştir” ifadelerine yer verildi.
İddianame; 92’si PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit, 21’i kimyasal silah saldırıları, 19’u Dedeoğulları katliamı ve ırkçı saldırılar, 16’sı Kürt sorununa dair siyasetçilerin, insan hakları savunucularının görüş ve değerlendirmeleri ile yapılan basın açıklamalarından ve toplantılarından, biri kar yağışı nedeniyle yolların kapanması haberlerinden oluştu.
Yakınları ile görüşmeleri bile suç sayıldı
Gazetecilerin legal/illegal eylemlere katıldığını iddia eden savcılık, söz konusu eylemlere ilişkin herhangi bir delil sunmadı. Gazetecilerin ailelerinden bireyler hakkında açılan dava ya da var olan arama kararlarının yanı sıra hala iletişim halinde olmaları da suçlama konusu yapıldı. Gazeteci Zemo Ağgöz’un hakkında bir dosyadan dolayı yakalama kararı bulunan ve Fransa’da iltica eden ablasıyla irtibatlı olması da iddianameye konu edildi.
Gazeteciler dinlenmiş
Gazeteci Selman Güzelyüz’ün katıldığı bir piknik etkinliğinde şarkı söyleyip halay çekmesi de suç olarak gösterildi. Ancak söz konusu suçlamaya dair herhangi bir belge ve görüntü sunulmadı.
MA’nın Ankara Bürosu’nun da illegalize edildiği iddianamede, gazetecilerin yaşadığı evler de “görüşme ve barınma amaçlı” kullandığı ileri sürüldü. Gazetecilerin MERNİS sisteminde adres kaydının bulunduğu belirtilen iddianamede, herhangi bir bilgi ve belge gösterilmeden, “…ülke genelinde farklı illerde adres değişikliği yaptıkları ve bu adreslere deşifre olmamak adına kayıt yaptırmadıkları” yorumu yapıldı.
İddianamede, gazeteciler hakkında 17 Şubat 2021 ile 8 Eylül 2021 tarihleri arasında iletişim dinlenmesinin yapıldığı ortaya çıktı.
İşsizlik fonundan para almak da suç
Gazeteci Berivan Altan ve Selman Güzelyüz’ün aile üyelerinin hesap kartını kullanması da suçlama konusu yapıldı. Gazeteci Habibe Eren’in çalıştığı JINNEWS ve akrabaları ile arasındaki para transferinin olduğu belirtilen iddianamede, İşsizlik Sigorta Fonu’ndan yararlandığı belirtildi. İddianamenin bu kısmında, “Jın News ajansında SGK kaydının olmasına rağmen işsizlik sigorta fonundan para aldığı…” ifadesi dikkat çekti.
Ma mikrofonu delil oldu
Tüm gazetecilere yöneltilen suçlamalardan biri de sanal medya hesaplarından çalıştıkları MA’nın haberlerini paylaşmak. Gazeteci Emrullah Acar’ın sanal medya hesabından Youtube paylaşımları ve bir tutukluya mektup yazması suç sayıldı. İddianamede, gazetecilerin çalıştığı ajansa ait kartlarının olması da yapılan suçlamalar arasında yer alması dikkat çekti.
Suçlamalara ilişkin hiçbir delil sunmayan savcılık, MA’nın mikrofonunu taşıyan milletvekillerinin attığı sloganlardan bile suç üretmeye çalıştı.
Gazetecilerin çalıştığı JINNEWS’in “Jen News” olarak yazıldığı iddianamede, gazeteci Öznur Değer’in çok fazla uçak seyahati yapması dahi suçlama konusu yapıldı. Değer’in Ankara’nın Altındağ ilçesinde saldırıya uğrayan Suriyeli mültecilerle haber yapmak için evlerine gitmesine ise, savcı “Suriyelileri provoke etmek amacıyla bir ailenin evinde bulunduğunun anlaşıldığı” yorumunda bulundu.
Muhabirlik kartı da delil oldu
İddianamede, ayrıca gazeteci Deniz Nazlım’ın MA’nın Wan bürosuna yönelik polis baskınına ilişkin yaptığı sanal medya paylaşımları suçlama konusu yapıldı. Nazlım’ın evine yapılan baskında elde edilen tek delil ise çalıştığı MA’nın muhabirlik kartı oldu.
Gazeteci Diren Yurtsever’in gazetecilik faaliyetleri kapsamında takip ettiği açıklamaların da dikkat çektiği iddianamede, çekilen görüntülerde Yurtsever’in elinde MA mikrofonu olması da delil olarak sunuldu. İddianamede, Yurtsever’in haber kaynaklarıyla telefon görüşmelerine ise “subliminal mesaj içerikli konuşmalar yaptığı” yorumu yapıldı.
15 yıla kadar hapis istendi
Delil arayışını sürdüren savcı, iddianameye gazeteci Zemo Ağgöz’ün öğrenci olduğu dönemde SGK’lı olarak çalıştığı işyerlerinin kayıtlarına da verdi. Yine Ağgöz’ün evine yapılan baskın sırasında tutuklu yazar Bager Sayak’ın kaleme aldığı ancak henüz yayınlanmayan kitabı, iddianamede PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ait olduğu iddia edildi.
Delillerden yoksun iddianamede, PKK/KCK tarihine üç kez, gizli ve açık tanıkların gazetecilerle ilgili olmayan beyanlarına 2 kez yer veren savcı, gazetecilerin “örgüt üyesi” olduğunu iddia etti. Savcı, 11 gazeteci hakkında ayrı ayrı 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep etti.
İddianame, Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Haber: Özgür Paksoy / MA