Depremde en fazla etkilenen yerlerin başında gelen Semsûr’un köylerindeki durum şehir merkezinden farksız değil. Birçok köyün yerle bir olduğ bölgede devlet korucu olan köye yardım götürürken diğer köyler ise 9 gündür kaderine terk edilmiş durumda
Reyhan Hacıoğlu – Semsûr
Enkazlardan yolda yürümenin bile zor olduğu Semsûr’da depremin üzerinden 9 gün geçti. Su yok, elektrik yok… İlk günler gıda ağırlıklı gelen yardımların arasında artık top top kefen geliyor kente… Deprem bölgesinde duyduklarımız ise daha korkunç. Örneğin bir doktor, ikinci depremde çıkarılamadıkları için sadece bir hastanede 35 bebeğin öldüğünü duymak gibi.
Depremde görmezden gelen yerlerin başında gelen köyler, şehir merkezi ve ilçelerden farksız değil. Bölgede HDP’li bir ekip köy köy dolaşıp ihtiyaçları belirliyor. İmkan bulmuşken bende ekiple Çelikhan köylerine gittim.
İlk göze çarpan AFAD
İlk durağımız Palanlı köyü oluyor. Köye girer girmez dikkatimi çeken ilk şey AFAD çadırları oluyor. Bunu görenler bu duruma şaşırmıyor değil. Merkezde halka yetişmeyen AFAD dağ köyüne kadar geldiyse demek çalışıyorlar(!) diyesi geliyor insanın. 2 kişinin hayatını kaybettiği köyde yardım depremin 3’ncü günü gelmiş. Köydeki birçok aile soğuk havadan korunmak için ilk 3 gün inekleriyle aynı yerde kalmış. Köyden ayrılmadan önce köyün korucu köyü daha doğrusu çadır sahiplerinin korucu olduğunu öğreniyoruz. Devlet korucusunu korumuş meğerse… Birçok yere yetişmeyen çadırların hikmeti buradan geliyormuş meğer.
Devlet değil halk yetişti
Ardından çıkıp Aksu köyüne doğru yol alıyoruz. 11 kişinin hayatını kaybettiği köye henüz bir yardım ulaşmış değil. Yıkılan evlerin enkazı yerde. Devletin görmediği köye bölgeden gelen gönüllüler tek uğramış ve yardımda bulunmuş. Onlar da sadece gıda bırakabilmişler. Evler yerle bir olmuş. Çadır ise bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar. Onu da karakoldan edinebilmişler. Köydekiler de “Bize devlet değil halk yetişti” diyor haliyle. Kızgınlar, öfekliler bu kadar yaşananlar karşısında.
Devletli ve devletsiz iki hal
Ardından çıkıp Recep Köyüne gidiyoruz. Köyün girişinde yaşlı bir teyze bizi yardıma gelen bir ekip olarak düşünmüş ola ki başladı “Devlet elinden geleni yapıyor. Bize bakıyor” diyerek devleti övmeye koyuluyor. Yanımızda bulunan bir arkadaş “Teyze biz devlet değiliz” deyince bir rahatlayıp yaşadıklarını anlatıyor. 32 kişinin yaşadığı köyde 3 ev yerle bir olmuş durumda. Köyün dört yaralısı var ve onlara da ilk yetişen gönüllüler olmuş.
Çok şükür kurtulduk
Köylüler el birliğiyle bir çadır kurmuş ve herkes orada ısınmaya çalışıyor. Kemaramızı çadıra çevirdiğimizde köylüler, “Çek, çek Erdoğan’a, Soylu’ya gösterin” diyerek yaşadıkları trajediyi anlatıyor.
Buradan ayrıldıktan sonra ise üç köye daha uğruyoruz. Oralarda fazla bir hasar yok. İhtiyaçlarını öğrenip geçiyoruz. Konuştuğum hemen herkesin derdi ortak. “Çok şükür kurtulduk” diyorlar. Cenazelerini bulanlar ise kendilerini şanslı sayıyor.
Peki ya şimdi?
Dağ köylerinde hava daha soğuk ve elektirik hala yok. Enkaz için bile 9 gündür uğramayan “devletin” kendilerini ne zaman hatırlayacağını kestirmek zor. Köylüler ölülerini kendileri gömmüş, çadırlarını kendileri kurmuş. “Peki ya şimdi?” sorusu ise akıllarındaki en büyük soru işareti.