Semsûr’da ölüm sessizliğinin çöktüğü yüzlerce apartman biri olan Tuncaylar Apartmanı. Enkazın altından çıkarılmayı bekleyen 8 kişinin kaldığı bu apartmanın önünde yas ve hüzün artık öfkeye dönmüş durumda
Semsur… Depremin 7.7 ve 7.6 şiddetinde vurduğu, “sahipsizliğin” ise yerle bir ettiği şehir. Bugün depremin 5’inci günü. İlk üç gün ölüm sessizliğinde olan şehirde bugün distopya görüntüsü hakim. Her taraf çalışmayan araçlarla dolu. Yıkılan binaların enkazları başında ağıtlar yakılıyor. Eksileri bulan soğuklarda “yakınlarımdan güzel bir haber alırım” umuduyla ateş başında bekleyen aileler… Tek tük çalışmanın sürdüğü binalarda “Sesimi duyan var mı?” çığlıkları…
Vali ayrıcalığı: İnternet
Sizi duyan var mı bilmiyorum ama Semsûr halkını, halklardan başka duyan yok. Bütün imkanların kısıtlı olduğu şehirde hala en özel imkanı olan yerler resmi kurumlar(!) Valilik gibi. Şehirde olmayan internet şebekesi ne hikmetse burada iyi çekiyor. Haliyle günde iki defa uğrar olduk.
Tuncaylar Apartmanı
5 gündür önünden geçtiğim Tuncaylar Apartmanı ise artık yazılmaya hak ediyordu. Bir sıra yok elbette ama bütün enkaz altındaki şehirde insan neye yetişeceğini bilmiyor. İlk üç gün öylece duruyordu, yıkıntılar içinde. Oğlu ve torunları içeride olan annenin ve akrabalarının dışında kimse yoktu. Her geçişimde yaktığı ağıt kulağımda çınlıyordu. “Berxêmi tê da maye”.
Yas ve hüzün
Tesadüfen dün iş makinesinin geldiğini gördüm. Hadi bir umut çıksınlar artık dedim. Bu sabah yani 5’inci günde gördüğüm ise çalışmayan bir vinç ve yine annenin çığlıkları…Evet; hikaye Tuncaylar Apartmanı. 8 sağ çıkan, 6 ölü ve hala enkazın içinde 8 kişi olan apartman. Yas ve hüzün artık öfkeye dönmüş durumda Semsûr’da. Enkazın arasında Öndül ailesinden 4 kişi bulunuyor. Annemin oğlu Adil, kızları Azra ve Özlem, eşi Rabia. Bir kızı ise balkondan çıkıp kurtuluyor…
AFAD yok
Ve o sırada dün gördüğüm vincin sırrı ortaya çıkıyor(!) Meğer enişte inşaat mühendisi ve onun çabasıyla geliyor gelen de. Ekipleri soruyorum, en az 5 farklı ekip gelmiştir diyorlar. Her gelen bir diğer “profesyonel” ekip gelsin diye bakıp gitmiş. Gelenler balyozla gelmiş. Adil’in kardeşi, “Bende de balyoz var. Bende bağırabilirim onlar gibi” diyerek öfkesini dile getiriyor. Oda tanık olduğumuz duruma işaret ediyor. “AFAD yok gönüllüsü var. Yelek giymiş gelmiş. Ellerinde hiçbir şey yok ki bana hayrı olsun.”
Devlet yok millet var
Aileden biri öfke ile “Hani birdik, hani büyük devletti. Sahipsiz, sahipsiz Adıyaman. Yayınlayın da duysunlar. Kimse görmedi. Vali hasar yok dedi, herkes inandı. Kimse gelmedi” diyor. Adil’in kardeşi ise dayanışmaya vurgu yapıyor. “Devlet yok millet var” diyerek. Herkese teşekkür ettiğini de yazmamı istiyor. Biraz yanlarından kalıp ayrılıyorum. Bakalım yarın ya da akşam bu yoldan geçtiğimde durum ne olacak…
İnsanlar öfkeli
Tuncaylar Apartmanı’ndan yazdım size. Burada hava soğuk, insanlar öfkeli. Ve şehirde iki gündür dikkat çeken tek şey uluslararası basının gelişi oldu. Dün Güney Kore ve Gürcistan bugün de DW Türkçe ekibi sahadaydı. Yani devlet geldi, medya geldi…
Artık çok duyarsınız Semsur’u! Tuncaylar Apartmanı’ndan yazdım size. Valiliğe giderken sağda, yeşil bir bina. 5 katlı. Ola ki bir gün yolunuz düşerse görün…