Fatma İzol
Hitit tarihine göz attığımızda kadın tanrıça tapınımı ile karşılaşıyoruz. Qal, qaliçelerin ve halkın Hepat adında kutsal bir kadına kurban kanı ve hediyeler sunduklarına tanık oluyoruz. Hepat; Kheba veya Khepat, Hurrilere göre yaşayan her şeyin annesi olarak bilinen ana tanrıçadır. Aynı zamanda tüm tanrıların da ana kraliçesidir. Krallar savaş veya barış ilan ettiklerinde “Hepat annemiz, kraliçemiz böyle emir verdi” diye bu kararı aldıklarını ifade ederler. Bu kutsal ana kadının heykellerini; kuş uçmaz kervan geçmez sandığımız dağlara oydukları gibi şehrin girişlerine korunduklarına inanarak koymuş ve meydanlara, önemli yönetim binalarının önlerine, evlerde mutfak olarak kullanılan alanlara da yerleştirmişlerdir.
Doğrusunu isterseniz Ana Tanrıça Hepat’in ismi çok dikkat çekicidir. Bana göre Xerabreşk (Göbeklitepe) başlangıçlı dinler tarihinin içinde geçen tüm kavramların Kürt dili üzerinden çözümlenmesi bizleri en bilimsel sonuçlara götürecektir. Ben de öyle yapacağım. Hititlerin dünyada ilk hece sistemini kullanan halk olduğunu bildiğimize göre Hepat’ın Khepat ismini dilsel açıdan çözümleyelim; Khe=qal, pat=fat=>qalfat. Türkçeye çevirdiğimizde yaşlı fat= bilge fat veya Ana Kraliçe Fat anlamına gelen bir birleşik isim ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu heyecan verici bilgi bir kenarda dursun, biz günümüzde bu kadın ile dünyanın neresinde ve hangi kültürde karşılaşıyoruz ona bakalım.
Şengal Êzidi tapınağı Laleş’te, adı Pira Pat olan bir kadın için kandil yakıldığını ve o kandil önünde saygı ile eğilindiğini görüyoruz. Kürt Êzidi cemaati içinde halen bu kadının itikadının takipçisi olan müritleri olduğunu bilmek ise bizde apayrı duyguların uyanmasına neden oluyor. Bu kadar ile de kalmıyor, Alevi cemaatinin de Pira Fat adında bir kadın için Dersim’de kandil yaktıklarını ve bu kadına biat ettiklerini günümüzde takip edebilmekteyiz. Kim bilir belki de Hz. Fatma da bu kadınların bir iz düşümüdür!
Dünyadaki tüm canlıları doğuran ve her şeyin, herkesin ana kraliçesi olan Pira Pat’ın ya da Hepat’ın tapınaklarında sadece magi-bekçilik yapabilen erkek müritlerin zaman içerisinde dinsel öncülüğü kadından alabilmek için oluşturdukları gizli erkek kardeşliği örgütlenmesinin adı ise daha dikkat çekicidir. Bu ismin yine Kürtçe olması Kürtlerin dinler tarihindeki rol ve misyonunun ne kadar güçlü olduğunu gün yüzüne çıkaran çok önemli bir ögedir. Adı Bra-him olan bu kökten kardeşlik örgütlenmesi her ne kadar İbrahim Peygamber ile somutlaşsa da özünde sonraki tüm peygamberlerin bu gizli örgütün içinde eğitime tabi tutulan müritler olduklarının açık emarelerini tarihin birçok kaydında görebilmekteyiz. Anasına ihanet eden bu zendi-yenilikçi grup yeni dünya düzenini kadın dünyasına karşı oluşturmanın ve kadın tanrıçalığını alaşağı etmenin planlarını Zarahustra -Güneşin takipçileri adı altında yürütmeye başladılar. Bakire doğum yapma yeteneğine sahip olan homomorfik- çift cinsiyetli yaratıcı kadın ana Hepat’ı kutsal Meryem ile özdeşleştiren ve Brahimi-İbrahimi gizli kardeşlik örgütlenmesinin belki de siyasi ayağını oluşturan Masonik örgütlenmelerin kendilerini dul kadının oğulları olarak ifade etmeleri sizce de dikkat çekici değil midir? Laleşa Piroz-Kutsal Laleş’in Xatuna Pira Pat qaliçesi yoksa daha sonraları Masonik örgütlerin Meryem Anası’na dönüşen kadının ta kendisi midir?
Bu konuyu biraz açmakta yarar var. Bakire doğum yapan kutsal kadın ile çiftleşmek yoluyla çocuk doğuran kadın arasında ayrım yapan bu örgütlenme, toplumda kadını bilinçli bir biçimde gözden düşürme planlarının birinci basamağını yürürlüğe koymuşlardır. Bu başlangıç daha sonraları kadın ile çiftleşmenin avam kişilerin davranışı olarak algılanmasına ve toplumda abartılmış, doğal olanın ötesinde aynı cins çiftleşmenin önünü açmıştır. Kadınlar; düşkün, fahişe, cadı, uğursuz ilan edilmiş, tüm siyasal ve dinsel kurumlardan beş bin yıllık süreç içerisinde 1. Cinsel kırılma olarak adlandırarak anlattığımız olay ve olgularla peyder pey yenilgiye uğratılarak, evlilik adı altında erkeğin mülkiyetine sunulmuştur. Kadın ana, bilge kadın, tanrıça ana Pat’a ait toplumsal varlık ele geçirilmiş, bütün kurumlar bir bir ortadan kaldırılmış, Pira Pat’ın müridi olan xwaşıkesti öncü kadınlar, bilgisiz bilgelikten uzak cahil güruhlar tarafından lime lime doğranmıştır. İskenderiye kütüphanesinin Piri ve Hepat-Pira Pat’in takipçisi-müridi olan Hypatia bunlara verebileceğimiz en iyi örnektir.
Erkek kökten gizli kardeşlik örgütlenmesinin siyasal ayağı Masonlar; yönetimden düşürdükleri bilge kadınların yerine, oluşturdukları gizli tarikatlar içinde yetiştirdikleri erkekleri yönetimlere ve dini öncülüğe atama yetkisine sahip oldular. Ortak noktaları kadın düşmanlığı olan ana tanrıçanın erk oğulları her alanda söz sahibi olarak ülke yönetimlerini ve inanç sistemlerini ele geçirdiler, kavramların içini boşalttılar…
Bir ananın oğlu oldukları halde kadın düşmanı Mason örgütlenmesini Gladio örgütlenmesinden ayrı düşünmek konuyu eksik anlamamıza neden olacaktır zira Gladio kontra örgütlenmesi bir nevi Mason yapılanmasının zor-güç ayağıdır. Masonlar bir ülke yönetimine kendi çizdikleri çerçeveye uygun olmak koşulu ile getirmek istedikleri kişileri o ülkenin başına koymakta problem yaşadıklarında Gladio devreye girerek zor yolu ile olaya müdahale eder ve Masonların isteklerini yerine getirir. Bugün dünyayı yöneten belli başlı devlet başkanları Mason örgütü içerisinde verilen dini eğitime tabi tutulurlar. Bu Brahimi gizli kardeşlik örgütünün siyasi ayağı örgütlenmenin en üst seviyesini oluşturmaktadır. Zira bu örgüt dünyayı yönetmekle görevlendirilmiş en üst akıldır. Devlet başkanları ise üst aklın verdiği görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Bu üst akıl her daim kadınların erkeğin denetiminde olması gerektiğini ilke edinmiştir. Ülkelerin anayasaları kadın ile ilgili konularda bu aklın yasaları ile özdeş olmak durumundadır. Kökten din kardeşliği örgütünün siyasi ayağı Masonlara biat etmeyen, inancı, itikadı ne olursa olsun hiçbir lider dünyada önemli pozisyonlara getirilmez ya da bu örgüte rağmen gelemez, farklı perspektiften bakanların başına bir iş ya da işler getirilir. İşte Öcalan’ın ağır tecridini bu çerçeve içinde çözümlememiz zorunludur.
Abdullah Öcalan, demokratik modernite fikriyatı ile bu gizli erkek kardeşliği sisteminin düzenini bozmuş, ilerlemek istedikleri yolda tabiri caiz ise yılanın deliğine çomak sokmamış, gövdesi ile dalmıştır. Kadının merkezde olduğu bir sistem oluşturmak için harekete geçmiş, kadının bedeninin kendisine ait olduğu tanımlamasını yapmıştır. Bugün Avrupa yasalarında bile kadın çocuk doğurmakla zorunlu tutulmuş iken, Abdullah Öcalan’ın bunu kadının isteğine bırakmış olması, kadının bedeninin kendisine ait olduğu vurgusu yine yeniden Ana Tanrıça Pat’ın sisteminde olduğu gibi kadınların toplumda biricik olmalarını sağlayacak ve yeni dünya düzeni adı altında oluşturulmaya çalışılan, topluma hizmet etmeyen, kutuplaştıran, yoksullaştıran, köleleştiren bu ahlaksız düzenin sarsılmasına yol açacak ilkelerin tekrar Pira Pat’ın çağdaş oğlu Öcalan tarafından yaşamsallaştırılması ağır tecridine yol açan birincil etmen olmuştur. Tutuklanmasına dünyayı yöneten devletlerin işbirliği ile karar verilmiş, bu çerçevede Öcalan’a Ana-Ata dinini yeşertecek bir karışlık mekan bırakılmamıştır. Geri adım atması için; yeni doğan bebekleri kadınların vaftiz ettiği, bolluk bereketin kapılarını açması için yılda bir kez Laleş’in içini köşe bucak dolaşarak tütsüleyen ve kandil yakma ritüellerini kadınların yaptığı, soyun kadın ve erkekten sürdüğü eşitlikçi dünyadaki tek monoteist din olan Kürt Êzidi cemaati üzerine Masonik Gladio’nun saldığı DAİŞ ile yine kadınları hedef almış, kadın soyu üzerinden bir kırım yaşatılmaya çalışılmış, Kürtlerin kök hücresini inandıkları anacıl kadın sistemi üzerinden vurdurmuşlardır. Pira Pat’ın çocuklarını Kobani’de düşürmek istemişlerdir.
Belli ki Pira Pat’in çağdaş oğlu Öcalan CPT örgütünü de oyunun bir parçası olarak görmüş ve tutum almıştır, yine de gerçeği bilemiyoruz. Tecrit çok ağır, pazarlık zor. Öcalan, Kürtler, Pira Pat’ın çocukları ve Armageddon Armageddon Armageddon bu olsa gerek.
*Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) PM Üyesi