6’lı masanın Millet İttifakı’na dönüşünü de ilan eden mutabakat metni 30 Ocak’ta kamuoyu ile paylaşıldı. Bu metin için 6’lı masa bir yıl boyunca 11 toplantı gerçekleştirdi. Metin ülkenin demokratikleşmesi reçetesi iddiasını taşıyordu.
Metin açıklandı ancak içerikteki tespit ve çözüm önerileri bakımından ülke gerçekliğinden ve ülkenin sorunlarına çözüm getirmekten uzaktı. Millet İttifakı her ne kadar bu metni demokratikleşme metni olarak tanımlasa da Cumhur İttifakı bu metni ‘ihanet belgesi’ olarak tanımladı. Emek ve Özgürlük İttifakı da metnin yetersizliği nedeniyle pek gündemine almadı ve ülkenin demokratikleşmesi için kendi çalışmalarına yoğunlaşmasını sürdürdü.
Doğrusu bu metin ülkenin demokratikleşmesine katkı sunmakta yeterli olmadığı gibi ‘ihanet belgesi’ de değildi. Bu nedenle ülkenin demokratikleşmesi için eski adı ile 6’lı masaya yeni adıyla Millet İttifakı’na belki de şunu söylemek gerekir. Ülkenin demokratikleşmesine katkıda bulunmak için demokrasinin çiğnendiği veya rafa kaldırıldığı yerden başlamak gerekir.
Demokrasi nerede çiğnendi, nerede rafa kaldırıldı?
Bu tespiti yapmadan ve bu tespit üzerine demokratik, cesur, realist bir tutum almadan sadece demokrasi eksikliği nedeniyle dönem dönem ortaya çıkan sorunlara müdahale etmek ülkeyi demokratikleştirmez. Olsa olsa anti demokratik sistemin varlığını sürdürmesi için nefes almasını sağlamak olur.
O nedenle toplum Millet İttifakı’na restorasyoncu muhalefet diyor ve Cumhur İttifakı’nın politikalarından illallah etmiş olsa bile Millet İttifakı’na gerekli ilgiyi göstermiyor.
Millet İttifakı ülkenin demokratikleşmesine katkıda bulunmak istiyorsa ‘sistemi restore etmek’ yerine sistemin demokratikleşmesi için toplumun talebini görmezden gelmemesi ve ülkenin çok kimlikli, çok kültürlü, kadını, emeği, gençliği, yoksulluğu dikkate alan çoğulcu ve radikal demokrasiyi inşa etmek için kollarını sıvamalıdır. Tekçi cumhuriyeti restore etmekten vazgeçmelidir.
Topluma sadece vasat bir demokrasi taahhüdünde bulunmak, toplumu ikna etmeyeceği gibi ülkeyi de demokratikleştirmeyecektir. Nitekim 1876’dan bu yana bu coğrafyada iktidara gelmek isteyen bütün partiler/özneler liberal demokrasi vaatleri ve özgürlükçü söylemlerle yönetme gücünü elde etmişlerdir. Ancak Türkiye toplumu partilerin/öznelerin iktidara geldiklerinde ise koltuklarını korumak için muhafazakarlaştıklarını ve otoriterleştiklerini fazlasıyla tecrübe etti. Bunun en son örneği Erdoğan ve AKP’sidir.
Bugün toplumun büyük çoğunluğu 2002’deki Erdoğan ile 2023’teki Erdoğan’ın aynı Erdoğan olmadığını söylemektedir. Bu tespit doğru ama eksiktir. Erdoğan da 1876’dan bu yana gelen iktidarlar gibi özgürlükçü söylem ve liberal vaatlerle iktidara geldi. Zamanla gerçek kimliğiyle buluşup otoriterleşti.
Ülkenin liberal demokrasi söylemleriyle iktidara gelip otoriterleşecek muhafazakâr öznelere ihtiyacı yoktur. Bu ülkenin; anti demokratik ve eşitsizlik üzerine inşa edilmiş adaletsiz politikalarını ortadan kaldırıp barışı inşa edecek öznelere ve iradeye ihtiyaç vardır.
Bunu soyut anlatımlardan çıkarıp birkaç örnek vermek gerekirse; Ülkenin temel sorunu; toplumsal sorunların cesaretle ve şeffaflıkla tanımlama ve dile getirme sorunudur.
Cumhuriyetin kurucu zihniyeti tekçilik üzerine inşa edildiğinden; çoğulculuğa karşı etnik/inanç şövenizmini, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı erilliği, halkçı ekonomik politikalara karşı kapitalist neoliberal ekonomi politikalarını, gençliğin toplumsal özne olma talebine karşı gerontokrasiyi ikame etmiştir.
Millet İttifakı’nın toplumsal mutabakat metninde bu hususlara ya hiç değinilmemiş ya da soyut ifadelerle geçiştirilmiştir. Mutabakat metninde etnik şövenist politikaların sonucunda bu ülkede başta Kürtler olmak üzere bütün farklılıkların temel hak taleplerinin görmezlikten gelindiği ilk göze çarpan eksikliklerdir.
Örneğin Millet İttifakı başta Kürtlerin olmak üzere anadilde eğitim taleplerine, kamusal alanda anadilde hizmet alma taleplerine ne diyor, bu konuda çözüm önerisi nedir? Her gün kadınların katledildiği ortadayken İstanbul Sözleşmesi’nin mutabakat metninde olmamasını neyle açıklıyor? Ya da kadınların toplumsal özne olma mücadelelerine kadınların eşit temsiliyet taleplerine nasıl yaklaşıyorlar? Gençlerin toplumsal özne olma taleplerine nasıl bakıyorlar, gençlere vaatleri ‘bedava internet/harçlık vb’ olmaktan öteye ne zaman geçecek?
Özetle Millet İttifakı’nın toplumsal mutabakat metni toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak, mevcut rejimi restore etmekten öteye geçmeyen, sorunun kaynağına neşter atmayan ve sorunları görmezlikten gelen bir metin olmuş.
2023 seçimlerine partilerin/ittifakların programlarının etkisi olacağı açıktır. Şimdiye kadar açıklanan Cumhur İttifakı’nın seçim programı ile Millet İttifakı’nın seçim programı ‘başkanlık ve parlamenter sistem’ tanımlaması dışında neredeyse birbirlerinin tekrarı olmuşlar. Bu da toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.
Tam da bu nedenle Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 3. Yol olarak tanımladığı siyaset önem kazanmaktadır. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim programı toplumsal barışın sağlanması ve Cumhuriyetin demokratikleşmesine katkı sunacağı için ve yine toplumun “benzer iki bloka” muhtaç olmadığını göstermesi açısından şimdiden önem kazanmıştır.